Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '12

 
Kategori
Öykü
 

Sessiz bir geceydi

Sessiz bir geceydi
 

Sessiz bir geceydi... Penceren yanına oturmuş yağmuru seyrediyordu… Duyduğu sadece yağmur damlalarının pencereye vuran sesiydi.

Kadın zorlanarak kalktı yatağından, uykusu kaçmıştı. Mutfağa gidip bir bardak su içti, balkona çıktı, derin bir nefes çekti içine. Üşüdü, ağrıları başlamıştı yine. Tekrar yatağına dönmeyi düşündü ama, biliyordu uyuyamayacaktı. Biraz oyalanmalıyım dedi kendi kendine... En iyisi bir şeyler yazıp karalamaktı… Bir sürü düşünceler bürüdü beynini. Kurtulmalıydı bu örümcek ağları gibi beynini saran olumsuz düşüncelerden… Şiir yazmayı denedi sevdiğine. Onu da yazamıyordu artık çok uzun süredir... Aşka hüzün anlar yaşanıyordu zaman zaman… Hayata karşı cevapsız ama bir o kadar da çok özeldi aşka ait duyguları…

Bu gece yine tedirgindi. Yazdı, yazdı yazdı… Ama hiç biri hissettiği sevgiyi anlatamıyordu… Dönüp dönüp okuduğunda yine içine sinmedi. Başını kaldırdı ve boş gözlerle geceyi seyre daldı…

Yağan yağmurdan yerlerde biriken sularda, karşıki okulun ışıklarının yansıması ve sabah ezanının sesiydi en son gördüğü ve duyduğu... Öylece başı pencere kenarında uyuyakaldı…

Aradan çok geçmemişti ki, üzerinde eşofmanları, ayağında terlikler kendini dışarıda, yağmurun altında buldu. Yürüdü yürüdü… Aslında karanlıktan hiç korkmazdı, karanlık geceler en sevdiği zamanlar olmuştu hep. Ama bu gece ruhu geceden daha karanlıktı, bu yüzden gözleri bir ışık aradı sokaklarda. Çokta üşümüştü ama ayakları onu ışığa götürmeliydi, hiçte geri dönesi yoktu. Sonunda bir ışık gördü uzaktan. Bir sokak lambasıdır bu sanırım diye mırıldandı. Bir an önce gideyim aydınlığına diye geçirdi aklından. Hızla oraya gitti. Çömeldi oturdu direğin dibine. Çok yorulmuş, bitkin düşmüştü. Ama ışığa ulaşmanın huzuru vardı içinde.

Bir ses fısıldadı kulağına aniden: “Rüyadasın sakın şaşırma… Gözlerindeki bakıştan, yüreğindeki yangından anladım ben seni. Bu yangını söndürecek HAYATININ ANLAMI bir nefes kadar yakınken sana, sen uzanamıyorsun ona... Unutmamalısın ki, bir gün gelip hayatına dönüp baktığında ‘ahh keşke‘ deyip de pişman olacağın şeyler, yaptıkların değil yapacaklarından ibaret olacaktır…”

Kadın gördükleri ve duydukları karşısında şoka girmişti... İçinden geçenlerin bu denli doğru telaffuz edilmesine bir türlü inanamıyordu. Böyle garip bir ruh halindeyken, sokak lambasının ışığı söndü. Sokaklar ıssız, üstü başı iliklerine kadar yağmurdan sırılsıklamdı .

Ama yüreğinde bir sıcaklık hissediyordu, yüreği sıcak olan üşür müydü ki...

Güneş ışıklarıyla, pencerenin kenarından saçlarına yavaş yavaş elini uzatıp okşarken uyandı… Karanlıktan çıkmış uykulu gözlerini gün ışığına alıştırmak için birkaç kez kırptı ve elleriyle ovuşturdu... Sırılsıklam terlemişti...

Dışarıdan hayatın sesleri çalınıyordu kulağına... Okulun zili, arabaların sesi ve aşkın nefesi… Aniden kalktı pencerenin kenarından, dilinde, aklında “Unutmamalısın ki, bir gün gelip hayatına dönüp baktığında, ‘ahh keşke…‘ deyip de pişman olacağın şeyler, yaptıkların değil, yapacaklarından ibaret olacaktır.” sözleriyle tele uzandı eli.

- Günaydın aşkım, ömrüm, bitanem ! Seni çoookk seviyorum... Her şeyimsin… Hayatımın anlamı…

Tuba Mimoza Sarışın… 11 NİSAN 2011

 
Toplam blog
: 20
: 1693
Kayıt tarihi
: 02.03.12
 
 

Sanat ve Edebiyat penceremden sizlere seslenmeye çalışacağım....   BİYOGRAFİ : 1966 yılın..