Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '13

 
Kategori
Engelli Eğitimi
 

Sessiz sakin bir röportaj… İpek Fetullahoğlu - Ferhan Petek röportajı

Sessiz sakin bir röportaj… İpek Fetullahoğlu - Ferhan Petek röportajı
 

Bursa’da eğitmenlik belgesi olan ilk “İşaret Dili Eğitmeni” İpek Fetullahoğlu ile sessizlikleri konuştuk…

Burnumuzun dibinde neler oluyor bitiyor haberimiz yok! Dünyanın magazinini sürekli aynı haberleri veren paparazzi programlarından takip ediyoruz ama kendi şehrimizin belediyelerinde neler oluyor, nasıl duyarlı adımlar atılıyor ve engelleri kaldırmak için ne mücadeleler veriliyor hiçbir fikrimiz yok. Ben kurcaladım bir şeyleri bu hafta. Deştim, gittim, aradım, buldum ve de Bursa’da İşitme engelliler federasyonundan eğitmenlik belgesi alan ilk işaret dili eğitmeni olan İpek Fetullahoğlu’na kadar ulaştım.

Eh hazır bulmuşken de sordum da sordum…

Ferhan PETEK

Ne kadar aktif bizim ülkemizde işaret dili? Ne kadar öğrencisi ne kadar öğretmeni var?

Öğretmeni yok maalesef henüz. Yalnızca benimle başlayan federasyondan eğitmenlik belgesi alan “işaret dili eğitmenleri” var. Gerçi M.E.B. katkıları ile yavaş yavaş öğretmenlik konusunda da ciddi adımlar atılıyor gelişmeler var. Ama bu eğitimin üniversitelerde bölüm olarak da verilmesi peşinde olduğumuz bir hayal.

Siz? Kaç kişisiniz siz? Neredesiniz?

Ortalama 20 kişi kadarız. 20 tercüman var Bursa da. Bursa’da eğitmenlik yapan işaret dili eğitimi veren vardı önceden ama eğitmenlik belgesi alan yoktu. Benimle başladı bu durum şimdi hedefimiz bu işe gönül vermiş herkesin yavaş yavaş resmi olarak bu işi yapabiliyor hale gelmesi.

Peki nasıl geldiğiniz bir araya? Her toplanmayı tetikleyen ciddi bir sebep vardır. Sizin sebebiniz neydi?

Ortak bir amacımız vardı tüm bir şekilde bir araya gelen insanlar gibi bizim de. Bu da bizim tabirimizle “ana dilimizin” işaret dili oluşuydu. Aileleri işitme engelli olan bizim gibi kişiler bu konuya ister istemez ilgi gösteriyor zaten.

Her şeyin başlangıcı da böylece belli oluyor işte. Genetik bir durum mu yoksa bu durum?

Yok hayır genetik değil. Yani çok nadir de olsa bütün üyeleri işitme engelli olan aileler var gördüm ama çok düşük bir ihtimal bu. Zaten işitme engelli olmak hem doğuştan gelen hem de sonradan herhangi bir sebeple ortaya çıkabilen bir durum. Mesela benim annem doğuştan işitme engelli. Ama babam küçükken geçirdiği bir ateşli hastalık nedeni ile işitme engelli olmuş. O zamana kadar öğrendiği konuşması da hala duruyor konuşabiliyor. Ama duyamıyor tabi.

Peki, madem sonradan da olabilecek bir durum sizin için böyle bir risk var mı?

Yok. Belki benim çocuğum eğer genetik olma ihtimali azıcık da varsa bir şekilde bu riski taşıyabilir. Tabi bu da beni zaman zaman düşündürüyor endişelendiriyor ama yapacak pek bir şey yok.

Ve siz aileniz ile işaret dili ile anlaşıyorsunuz. Bu yüzden de ana dilinizin işaret dili olduğunu söylüyorsunuz. Peki, işaret dili doğuştan öğrenilen bir şey değil aileniz nasıl öğrendi?

Konuşmak da doğuştan değil sonradan öğrenilen bir şey. Aileniz Türk ise Türkçe anadiliniz olur. İngiliz ise İngilizce öğrenerek büyürsünüz bizimkiler de işitme engelli olduğu için anadilimiz işaret dili oldu. Ailemin durumları nedeni ile içinde oldukları bir dernekleri vardı. Duyum İşitme Engelliler Eğitim ve Kültür Derneği’nin başkanı Recep Şahin’in katkıları ile bu işaret dili eğitimleri başladı. Sonra Türk İşitme Engelliler Federasyonu da destekledi ve biz anadili İşaret Dili olanlar bu eğitimleri vermeye başladık. Çünkü düşünün bir İngiliz ne kadar Türkçe Öğretmeni olabilir. Bu yüzden eğitimleri yapan kişilerinde bizden olması bizim gibi olması gayet doğaldı.

Tercümanları biliriz. Hatta televizyon programlarından, bazı organizasyonlardan haber bültenlerinden.

Evet, hatta Okan Bayülgen de sağ olsun bir dönem böyle bir girişimde bulundu. Programda tercüman kullandı işitme engelliler için. Zaten gelişimi de ihtiyaç üzerine doğdu. Eskiden işaret dili yoktu doğal olarak eğitimi de yoktu. İşitme engelliler dudak okuma duyabilen insanlar gibi olmaya teşvik ediliyordu. Oysa artık Recep Şahin in başkanı olduğu bu bahsettiğim dernek ile başlayan eğitimlere federasyondan gelen katkılar sonucu durum M.E.B.’e gitti ve resmi olarak ihtiyaç duyulan kurumlarda, hastanelerde, adliyelerde, işitme engelliler arasında olan davalarda kullanılmak üzere tercümanlar oldu. Memurların talepleri doğrultusunda işaret dili eğitimleri başladı. Devlet kurumlarına da girişi böyle oldu. Ve bu olay halk eğitim merkezlerine kadar gitti.

Eğitim alarak bu dilin eğitimini verebilmek mümkün olur mu peki?

Ben dediğim gibi doğuştan aile sebebiyle bu dili öğrendim ve eğitimini veriyorum. Kendimi bildim bileli bu durumun içindeyim. Ama sonradan alınan eğitimle verilen eğitim ne kadar başarılı olur bunu bilemem. Bunun da üzerine çalışmalar var yapılıyor. Duyarlılık son derece arttı her geçen gün artıyor ve durumdan gelişmelerden gayet memnunuz.

Şu anda aktif olarak eğitim verdiğiniz bir kurum bir yer var mı? Belediyelere bağlı olarak mesela? Bu eğitimi almak isteyenler ne yapmalı nasıl oluyor sınıflar nasıl oluşuyor?

Ben en son Gemlik’te memurların talebi ile oluşan bir sınıfa eğitim vermiştim. Şu anda ise çok güzel bir gelişme yaşandı ve büyük diyebileceğimiz bir adım atıldı Mudanya Belediyesi aracılığı ile. Son 5-6 aydır bu konu üzerine görüşmeler çalışmalar yapılıyor ve sonuçlandı nihayet. Uludağ Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin aynı okulda okuyan ve de belediye de çalışan bir arkadaşlarına böyle bir eğitim ile ilgili soru sorup neden yok demeleri üzerine Belediyeye proje olarak sunuluyor. Mudanya Belediyesi de bunu onaylayarak Halk Eğitim Merkezi ortaklığı ile sınıf açılıyor. Hatta 12-13 Şubat gibi ilk dersimize de başlayacağız.

Yine memurlara mı peki? Kimler katılabiliyor bu sınıflara?

Şu anda bu kur için sınıf doldu. Sayı tamamlandı. Memurlardan ve öğrencilerden oluşuyor bu sınıfımız. Ama yeni açılacak kur için talepte bulunabilir isteyen herkes. Tek yapmaları gereken ise kimlik numarası ile Mudanya Halk Eğitime gidip başvurmaları. Zaten aklınızda bulunsun herhangi bir halk eğitime gidip 15 kişilik bir sınıf oluştuğu her durumda hemen bu eğitim başlıyor. Yani belirlenen sayı olan 15 kişiye ulaşıldığı takdirde bütün halk eğitim merkezlerinde bu eğitim verilebilecek.

Bu harika bir gelişme. Okullara iş yerlerine bu bilgiyi sızdırmak yeterli olur o halde. 15 kişi toplamak bir Pazar pikniği için bile son derece kolay oluyorsa böyle gerçekten gerekli bir eğitim için insanlar seve seve bütün duyarlılıkları ile talepte bulunacaklardır. Madem bu kadar kolay bu iş.

İşte bizim de isteğimiz dileğimiz tam da bu şekilde zaten. Umarım olur. Mudanya ve Nilüfer Belediyelerinde var şu anda bu girişim. Diğer belediyelerde de halk eğitimler son derece çaba gösteriyor önemli adımlar atılıyor. Özellikle son zamanlarda bu konudaki duyarlılık artmış durumda. Çok memnun oluyoruz buna. Her açıdan önemli çünkü.

Ama maalesef bizim duyarlılığımızın herhangi bir olaya karşı hassasiyetimizin sadece o kötü diyebileceğimiz durum kendi başımıza ya da bir yakınımızın başına geldiği zaman ortaya çıkıyor olması işleri biraz zorlaştırıyor olmalı.

İşte o konuda biz de sıkıntıdayız. Unutuluyor çünkü bunun sadece doğuştan gelen bir talihsizlik bir hastalık olmadığı. Bir durum bu sadece. Anormallik eksiklik değil farklılık. Sen duyabiliyorsun konuşabiliyorsun ben de öyle ama o konuşamıyor ya da duyamıyor ya da ikisi birden. Sonradan herhangi bir yaşta herhangi bir sebepten olabileceğiniz ateşli bir hastalık ya da ne bileyim bir kaza sonucu herhangi bir engelimizin ortaya çıkabileceğini düşünemiyor insanlar yakınlarında olmadan.

Zaten tüm engelli denilen insanların önündeki tek engel yine bir insan olmuyor mu? Sadece işitme engelinde değil her konuda.

Kesinlikle öyle. Sonradan olanlar o zamana kadar ki konuşma yetilerini korusa da sonuçta onları duymayı öğretemezsiniz. Onlara artık işitme yetisi yeniden kazandıramayacağımıza ya da konuşmayı öğretemeyeceğimize göre illa ki başımıza gelmeden yakınlarımızda olmadan bu eğitimi herkes alsa olmaz mı? Belki sonradan böyle birini tanıyacaksınız ama sırf aynı dili konuşamadığınız için sıkıntı yaşayacaksınız. Ya da kim bilir belki bu sizin başınıza gelecek.

Benim çevremde hiçbir işitme engelli yok. Olmadı da. Ama bir gün Paris’e giderim diye  Fransızca öğrenmek ya da belki emekliliğim gelince bir Yunan adasına  taşınırım hayali ile Yunanca öğrenmeyi düşünmekten önce işaret dili öğrenmek istediğimi biliyorum. İşte bu yüzden ben de yeni açılan bu sınıfın öğrencilerindenim. Haftada sadece iki gün 6 ay boyunca bu eğitimi alacağım.

Bu ülkede 3 milyon sessiz çığlık var. O çığlıkları duyamasak da onları anlamamak için bizim engelimiz ne?

 
Toplam blog
: 56
: 358
Kayıt tarihi
: 18.06.12
 
 

Köşem Sultan Ferhan PETEK kimdir ki ? Yaşı olmayan kadın. Kendi yaşar, kendi yazar, kend..