Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '20

 
Kategori
Siyaset
 

SESSİZLİĞİN ÖLÜMCÜL SESSİZLİĞİ

Kendi kendine başkalarına ihtiyaç duymadan yaşamak zor hatta belki de imkânsızdan da ötedir.  Sıradan halk kitleleri ise belirlenen politikalara katkılar yapmaktan çok günlük hayatın keşmekeşinde boğuştuklarından neler olup bittiğinden bile haberdar değillerdir. Kendilerine verilen bilgiler doğrultusunda yaşar giderler. Söz konusu devletler o kadar çoktur ki bu İstanbul’da yaşayıp boğazı bir kez olsun geçmemek gibidir. Herkes kendi dünyasında yaşar, günlük olayların içinde vakit geçirmesi için o kadar fazla oyalayıcı eğlence vardır ki televizyon ve internet, spor, politika bunlardan daha da önemlisi kendinin farkına varamadan yaşayıp giden çoğunluklar içinde insan adeta kayıp bir nesneye dönüşmüş durumdadır.

Düşünmek, neler oluyor diye kafa patlatmak da her şeyin aslında kurgu olduğunu anladıktan sonra geriye kalan sonsuz huzursuzluktan başka bir şey değildir. Yazarlar sahtedir, politikacılar aslında göründükleri kişiler değildir. Sahne önünde bağıran çağıran insanın aslında ne dediğini, ne demediğini anladığınız zaman büyük hayal kırıklığı yaşarsınız. Bilmek anlamak da işe yaramaz, anlamanız anlatmanıza engeldir. Çünkü muhtemelen anlatıcılar arasında değil, çoğunlukla dinleyiciler, izleyiciler safındasınızdır. Safınızı belirleyenler size hükmetme hakkına da sahiptir.  Bunun farkında vardığınızda ne kadar da değersiz olduğunuzun bilincine varmanız sizi mutlu kılmaz, mutsuz da kılmamalıdır, çünkü dünyada bırakın insanları, devletler bile kayda değer söz söyleme hakkına sahip değildir. Bu tekel çokça uzun zamandan beri, muhtemelen de dünya kuruldu kurulalı, bu hak seçkinlerin hakkıdır.

Bizler edilgen bir şekilde yaşayan insancıklarız. Devletler bu durumdayken bizlerin farklı olması beklenemez. Hali hazırda birçoğumuzun hayatı günlük olayların keşmekeşinde yok olur giderken, farkında olduğumuz durum ve şeyleri üstü kapalı bir şekilde de olsa paylaşmak gerekli değil, zaruridir. Söylenmeyen şey ne kadar değerli olursa olsun doğmamıştır. Doğmayan şeyin doğurması yokun yokluğu bir iz bırakmaz. Var ve ortaya çıkmayan şeyin güzelliği de takdir edilmez. Güzel veya çirkine karar veren bir avuç elite rağmen iyi ve güzele inat standart dışı bir şeyler yapmak lazım. Standart kelimesi adı üstünde kâr ve zararı esas alır. Her zaman işimiz aslında ona bağlı olsa da direk bağlı olmak zorunda değil. Bir şeyler yapmak lazım denir ve yapılır. Boş durmaktan iyidir. Boşluğa dâhil olmadan bir faninin izi; sözüdür, yazısıdır eseridir. İyilisi kötülüğü getiri götürü hesabı yapılmadan yapılan şeylere de zaman ayırmak lazım. Ne de olsa sıfırlanıyor hayatlar, yenilere yer açmak üzere her an….

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..