Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Sevdiklerimize yaşarken gidelim..

Sevdiklerimize yaşarken gidelim..
 

Sevgi her şeyden önemlidir


Bu yazıma eşim Elif’in kısa bir anısından yola çıkarak kaleme aldığı duygularını konuk ediyorum. Yani kendi yazılarımı koyacağım yeri ona veriyorum. Malum hayat paylaşınca güzeldir. Almak kadar vermesini de bilmek gerek. Ben de sevgili eşime köşemi bayram hediyesi olarak veriyorum. Onun yazısı ise çok daha değerli ve herkes için anlamı olan duygu yüklü sözler içeriyor… Bu arada İslam aleminin mübarek Kurban Bayramı’nı da kutlar sağlık ve huzur dileriz..

SEVDİKLERİMİZE YAŞARKEN GİDELİM..

“İşten çıkmış, eve doğru dalgın dalgın yürüyordum. Birden onu gördüm. Gözgöze geldik. Gülümsedi.. Dökülen dişlerinin yerindeki boşluk dikkat çekiyordu.

O an içimde bir sıcaklık hissettim. Tanıdık bir gülüştü bu. Gözümün önüne babaannem geldi.

Onu birkaç ay önce kaybetmiş olmanın verdiği acıyı hissettim yüreğimde. Ona öyle çok benziyordu ki.

Eğilip, ‘kolay gelsin teyze’ dedim.

‘Sağol yavrum.’ diye karşılık verdi.

‘Kaç yaşındasın?’ diye sorduğumda, farklı bir cevap aldım.

Gurur dolu bir yüz ifadesiyle,

‘Yüz yaşıma on altı yıl var’ dedi.

Bir an şaşırdım, matematik işlemi yapmak zorunda kalmak beni biraz gerdi. Matematik işlemleriyle aram oldum olası pek iyi değildir zaten..

84 yaşındaydı.

‘Vay be!’ dedim içimden. Yüz yaşına kadar yaşamayı hedef koymuştu belki de kendine.

O yaşta, o soğukta neden çalıştığını sordum.

‘Çocukların yok mu teyze, sana bakmıyorlar mı? dedim.

Evdeki hasta kızından bahsetti,

‘Kırk yaşında bir kızım var ama hasta, evde yatıyor. Ben de ne yapayım, gidip dağdan kestane, ebegümeci, kuzukulağı, yeşillik toplayıp, burada satıyorum’ dedi.

‘Bugün hiç satış yaptın mı?’ diye sorduğumda,

‘Hee, bugün yaptım. Dün hiç satamamıştım.’ diye karşılık verdi.

Kestanelere baktım, kimi kurtluydu.

‘Bir kilo ver teyze.’ dedim.

Oturduğu yerden kalktı, ağır adımlarla karşıdaki manavın önünde asılı duran poşetlerden bir tane koparıp, geldi. Gülümsedim.

Öyle doğal, öyle tatlıydı ki.

Kastaneleri poşete doldurdu, tartısı yoktu. Ben, ‘yeter’ dedikçe o daha fazla koydu.

‘Borcum ne kadar teyze?’ dediğimde,

‘Para istemez, al götür, bunları’ dedi.

Eline, kestanenin değerinden daha fazla bir parayı tutuşturdum.

Satış yapmış olmanın mutluluğu yüzünden okunuyordu, vedalaştık.

Yürürken aklım onda kaldı.

Babaannemi düşündüm. Köye ancak bayramdan bayrama giderdik. Biz geleceğiz diye gece yarısı kalkıp, börek pişirip, yemek yapardı. Her bayram aynı menü bizi beklerdi. Kuru fasulye, labada sarma ve börek. Her defasında onu kapıda, bizi beklerken bulurdum.

Bir an o günleri özlediğimi hissettim. Gözlerim doldu. Bu bayram gidip, elini öpemeyecektim. Öpüp, sarılamayacaktım. Maviş gözlerine bakamayacaktım. İçimde kocaman bir boşluk oluştu, sanki çocukluğum da onunla gitmişti.

‘Sevdiklerimizin değerini, neden onları kaybedince anlıyoruz?’ diye sordum kendime. Yaşarken onlara gereken değeri neden veremiyoruz? Bayramı bayram yapan sevdiklerimizle bir arada olmak değil mi?

Bu bayram vazgeçin tek başınıza tatil yerlerine gitmekten, eğer yaşıyorsa büyükleriniz, gidip ellerini öpün, hayır dualarını alın. Onlara sarılın, öpün.

Çok geç kalmadan..”

 
Toplam blog
: 121
: 1472
Kayıt tarihi
: 23.08.07
 
 

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum. 28 yıllık g..