Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Severim...(II)

Severim...(II)
 

Daha önce bahsetmiştim galiba, ben şehir merkezinde yürüyüş yapmayı severim. İstanbul'un yokuşlarından inip çıkmayı ve denizi önce bir tepeden görüp sonra aniden sahilde bitmeyi severim. Vapurların yanaştığı anı ve yanaşırken tüm yolcuların iniş tarafına toplaştıkları zaman vapurun eksenin hafif yatmasını izlemeyi severim. İnsanların kovandan dışarı akın akın uçuşan arılar gibi vapuru terketmeye başladıkları anda iskele çıkışındaki simitçinin seri hareketlerle gelen insan seline hizmet vermek için hazırlık yaptığı ana şahit olmayı da çok severim

Karaköy'den Eminönü'ne yürümeyi severim. Fırsatım olsun her gün köprüden yürüyerek geçeyim isterim. Mevsimlerden yazsa yolumun üstündeki bir mısırcıdan sütlü bir mısır almayı, kışsa kestane almayı severim. Kestanecinin üşümemek için ellerini ateşe doğru tutmasını, ben ona yaklaşınca ısınma işini erteleyip bir eline kese kağıdını, diğerine maşasını alıp kestaneleri çabucak kesekağıdına doldurmasını severim. Sonra o kestanelerin kabuklarını soymayı ve soyarken parmaklarımın hafifçe yanmasını da severim.

Sokak satıcılarının kışın üşümemek için kat kat giyinmelerini ve sıcak çay bardağına elleriyle sıkı sıkı sarılmalarını severim. Biraz da üzüldüğüm için üşüdüklerinden ötürü, onlardan alışveriş yapmaya gayret ederim.

Şişli'den başladığım yürüyüşün Eminönü'ne ulaştığım vakit ben de sanki bir Avrupa şehrinden bir şark şehrine ulaşmışım gibi bir his yaratmasını severim. Mekanlar ve insanlar o kadar farklılık gösterir ki, sanki yürüdüğüm yol 20 km değil, 300 km gibi gelir.

Oryantelleşen yürüyüşüm sırasında karşıma çıkan kapalı bir genç kızın yaptığı hafif makyajla gözlerinin tüm güzelliğini ortaya çıkarmış bir şekilde kendine güvenen adımlarla yanımdan geçmesini severim. Dışarıya açılan tek penceresi olan gözlerinin, canlılığını ve genç kızlık enerjisini hiç bir örtünün kapatamayacağını fark ettiğim ana bayılırım. Bilinçli veya bilinçsiz bir tercihle karşı cinsin tüm dikkatini bir dişinin en etkileyici tarafına çekmesinin, hemcinslerine karşı yapılan büyük bir haksızlık olduğunu düşünürüm.

Sirkeci'den trene binmeyi severim. Yakında kaldırılacak olan seferlerden mümkün mertebe istifade etmek isterim. Yavaşça ilerleyen trenin manzarasındaki eski evlere ve dar sokaklara bayılırım. Yedikule'de inmeyi severim. 8 yaşıma dek beni tıraş eden, dükkanında kanaryaların şakıdığı koyu Ecevitçi berberimin önünden geçmeyi ve berberden sokağa yayılan sabun kokusunu teneffüs etmeyi severim.

Eski evleri severim. Trabzanlardaki ağaç oymalarına dokunmayı ve o oymaları yapan küpeşte ustasının nasırlı ellerini hayal etmeyi severim. O eski evlerin arasında geçip dedemin evine, bir diğer deyişle benim çocukluğumun geçtiği eve varmayı severim. Anneanneme ve dedeme sarılmayı severim. Onların beni her seferinde sanki yıllardır görmemişlercesine coşkuyla karşılamalarına bayılırım.

Mutfaktan gelen mis gibi muhallebi kokusunu severim. Muhallebi pişerken dibi tuttuğundaki nefis kokusunun kapı aralığından ve açık bir pencereden sokağa ve komşu evlere ulaştığı anı düşünmeyi severim. Anneannemin bu güzel koku sebebiyle komşuların hakkını ayırdığını gördüğüm ana bayılırım. O anda ben adeta yeniden doğarım. Anneannem bu kadar saf olmayı bana da öğretsin isterim.

K.

Not, yazıyı tamamlamda bana yardımcı olan arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler.

Severim ; http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=18131

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..