Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '09

 
Kategori
İnançlar
 

Sevgi..

Sevgi..
 

Sevgi hayatın kaynağı ve varlığın özüdür. İnsanları birbirine bağlayan en kuvvetli bağdır. Kuvvetli bir görüşe göre; Evrende ilk yaratılan sevgidir. Dolayısıyla evrende olan canlı-cansız herşey sevginin, muhabbetin çocuklarıdır. Kainatta bulunan herşey de sevgi vardır.

Zira sevgi, kabul etmek, paylaşmak ve bağrına basmaktır. Ağaçlar sevgi ile çiçek açar, sevgi ile meyve verir. Toprak, tohumları sevgi ile bağrına basar, sevgiyle besler ve yeşertir. Hayvanlar yavrularını sevgi ile sarar ve büyütür.

Kainatta bulunan her şeyde sevgi olurda bütün bu sevgileri yaratan Rabbimizin en büyük eseri olan insanda sevgi olmaz mı? Elbette olur.

Ancak insandaki sevgiyi doğru anlayıp uygulamamız gerekir. Zira insan varlıkların en şereflisidir. Allah (C.C.) herşeyi yaratmış ve insanoğlunun hizmetine vermiştir. İnsan, canlı ve cansız bütün yaratıkları kullanıp idare edebilir. Ama diğer canlı türlerinin hiçbiri insanı kullanamaz. İşte insan böylesine değerli bir varlıktır. O halde insanları sevmek insani ve dini bir görevdir.

İnsanları sevmek; onlara değer vermektir. Haklarına saygı duymaktır. Gerektiğinde onlara yardım etmektir. İnsanları sevmek; onların mallarını, canlarını, ırzlarını, akıllarını, inançlarını korumaktır.İnsanları sevmek; sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşmaktır. Bütün bu saydığımız hususlarda din, dil farklılığı söz konusu değildir.

Yaşamında bizler için en iyi örnekleri barındıran Fahr-i Kainat Önderimiz, Peygamberimiz Hz.Muhammedi-nil Mustafa (S.A.V.) Efendimiz; Kureyş müşriklerine kıtlık zamanında yardımda bulunmuş ve bunu teşvik etmiştir (1). Ayrıca Mescidin önünden geçen bir Yahudi cenazesini görünce ayağa kalkmış, Sahabeden biri bu duruma hayret ederek; Ya Rasûlallah, o Yahudi cenazesi dediğinde, sahabeye dönerek; “Olsun. O da insan değil mi? demiş ve insanlara duyduğu sevgiyi, saygıyı ümmetine böylece göstermiştir"(2).

Hz. Mevlâna’nın da ifade ettiği üzere, Sevgi; acıyı tatlıya, toprağı altına, hastayı şifaya, zindanı saraya, belayı nimete ve kahrı rahmete dönüştürür. Kin ve nefretten uzak olarak insanlara yaklaşmak insan da önce sevgiyi, ardından da saygıyı getirir. Kişinin seveninin ve dostunun çoğalmasına sebep olur.

Zira Allah-u Teâla Kuran-ı Kerim’de; Peygamber Efendimiz (S.A.V.)'e hitaben bütün Müslümanlara; “Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar etrafından herhalde dağılıp gitmişlerdi bile”(3) buyurarak insanlarla olan ilişkilerimizde nasıl davranmamız gerektiğini bildirmiştir.

Unutmamız gerekir ki; Biz bu dünyaya birbirimizin kalbini kırmaya değil, Salih ameller işleyerek, hakka uymaya, birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmeye geldik.

Bizlerde sevgili Peygamberimizin ümmeti olarak; sevgi penceremizi açık tutmalı, aramızdaki sevgi ve muhabbeti arttırmalı, bir binanın tuğlaları gibi birbirimize kenetlenmeliyiz.

Yunus Emre’nin dediği gibi;
Yaratılanı severiz,
Yaratandan ötürü (4
) diyebilmeli, başkasından beklediğimiz hoşgörüyü önce bizim başkalarına göstermemiz gerektiğini hatırlamalı ve karşılıklı kutsallarımızın da olabileceğini göz önünde bulundurarak; sevgi beslemesek bile en azından saygılı olmaya, kendimiz gibi düşünmeyen insanlarında bu yeryüzünde var olduğunu, kıyamete kadar da var olacağını unutmadan yaşamımızı sürdürmeye devam etmeliyiz.

Unutmamalı ki; fani olan bu dünyadan bir gün göçüp ahiret yolculuğuna çıkacağız. İşte çıkacağımız o yolculuk bizleri, Ebedi hayata ve hesap gününe götürecek, bir gün hesaba çekileceğimizi aklımızdan hiç çıkarmadan yaşamamız dileğiyle...

Sağlıcakla Kalın...

DİPNOTLAR:
1-İslam Tarihi, Mekke Dönemi, S. 338 M.Asım KÖKSAL
2-Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI.
3-Ali İmran Suresi, Ayet: 159.
4-Faruk K. Timurtaş, Yunus Emre Divanı, S. 79.

 
Toplam blog
: 108
: 2366
Kayıt tarihi
: 05.04.08
 
 

1972 Haziranında  Eskişehir'de doğdum. Edirne'de ikamet ediyorum. Duygu ve düşüncelerimi yazıya d..