Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '16

 
Kategori
Söyleşi
 

Sevgi dersi-2

Sevgi dersi-2
 

dersimizden son kare


Çelik- sevgi ile ilgili yaptığınız çalışmalar neler ve sizi bu çalışmalara iten özel bir neden var mı bir çocukluk anısı gibi mesela?

UĞUR- Çocukluk anısı yok. Çocukluğum çok güzel geçmiştir ama sevgi dersi vermeye beni iten özel bir anım yok. Ben sevgi dolu bir ailede büyüdüm. Özellikle annemle çok muazzam bir sevgi dolu ilişkimiz var, babamla da öyle. Yirmi yıldır evli olduğum eşimle de her gün birbirimize kalpler, sevgi cümleleri göndeririz, her gün sımsıkı sarılırız. Üniversiteye başladığım zaman ailemden ayrı kaldım. Ankara’dan İstanbul’a gittim. Etrafımdan çok az sevgi görebildim; Arkadaşlarım dışında. Hocalarımdan, okulumda kimseden ben ciddi bir sevgi görmedim. Bana hayatı ya da sevgiyi öğretecek kimse olmadı, ben bunun çok büyük miktarda ihtiyacını yaşar iken. Bunu giderememek zor oldu. Kitaplarla, deneme yanılma yoluyla bir şeyler öğrenmeye çalıştım. Üniversiteden mezun oldum. Ömrüm şantiyelerde geçti. Oralarda da belirli düzeyin üstünde, bu konularda yol gösterecek yardımcı olacak kimse pek olmadı ve ben hep bekledim ki birileri bu konularla ilgili bir şeyler yapsın bir eğitim programı açsın bir şeyler yazsın çizsin falan. Fakat üniversite öğrenciliğimden itibaren; sevgiye dair, aşka dair, hayata dair, mutluluğa dair planlı, programlı, deliler gibi kitaplar, araştırmalar, makaleler okudum. Ondan sonra Sevgi Dersi’nin tamamında yaptığım uygulamaları, küçük küçük normal derslerine girdiğim öğrencilerime yaptım. Gazi Üniversitesinde, Ahi Evran Üniversitesinde yaklaşık on yıl boyunca. Sonra bunların arasından seçme yaptım ve muhtelif uygulamaları geliştirdim. Çünkü sonuçlarını biliyordum. Öğrencilerime 5-6 tane kitap yazdırdım. Üniversite Öğrencisinin Sözlüğü, Üniversite Öğrencilerinden Şiirler, Üniversite Öğrencilerinden Denemeler, Üniversite Öğrencilerinden Okuma Notları ve Sevgiye Dair isimleri ile yayınladık evlatlarımızın üretimlerini. Şimdi de son olarak “hayata dair yazılar” yazıyorsunuz. Gazetelerde basılıyor. Bu anlattıklarımın çoğu da gazetelerde basılmıştır. İmkan bulursak, para bulursak ve bir miktar daha yazıyla destekleyebilirsek gelecek dönem yine bu dersi alacak arkadaşlarınızın yazılarıyla belli bir hacmi bulursa bunları da kitap yapmak isterim. Bunun sonu yok, olmamalı da. Bunların dışında her öğrenciyle değil ama az sayıda öğrenciyle ilgilenebiliyorum. Her dönem birkaç öğrenciyi daha iyi yetiştirmek, onlara bildiriler hazırlatmak, konferanslarımda çıkartıp sunumlar yaptırmak, aileleriyle görüşüp konuşarak farklı şehirlere kongrelere ve sempozyumlara benim verdiğim eğitim seminerlerine ve benzeri yerlere götürüp getiriyorum. Mesela önümüzdeki Nisan ayında Alanya’da bir sempozyuma iki tane kız öğrencimi götüreceğim. Bir tanesi ile bu sevgi dersinde size yaptığımız anketlerin sonuçlarını değerlendiriyoruz. Bir diğeri ise inşaat mühendislerinin meslek hayatlarındaki tatminleriyle ilgili anket çalışması yapan bir kızım. Onları götürüp orada sunum yaptıracağım. Türkiye’de uluslararası bir sempozyumda ilk defa bildiri hazırlayıp sunan üniversite lisans öğrencileri olacaklar bu kişiler. Alacağım onları, götüreceğim valiye, belediye başkanına, rektöre ödüllendirilmelerini sağlayacağım. Becerebilirsem tabii. Daha önce Meslek Yüksekokulu öğrencilerine yapmıştım bunu. Şimdi de lisans öğrencilerime yapacağım. Sevgiye dair çok şey yapıyorum ama şu an aklıma gelenler bunlar.

Çelik- Sizin bize derste sorduğunuz soruyu şimdi de ben size sorup sizin görüşünüzü öğrenmek istiyorum, “sevgi öğrenilebilir mi?” yada “öğretilebilir mi?”.

Uğur- Her Allah’ın kulu insanoğlu dünyaya geldiği andan itibaren muazzam bir sevgi potansiyeli ile varlık bulur, cisim bulur. Bu andan itibaren sevgiyi ona en yakından, en önce ve sürekli olarak öğreten iki kaynak anne ve babadır, yani ailesidir. Ondan sonra okuludur. Bilimsel olarak sevgi öğretilebilir mi? Evet. Sevgi öğrenilebilen bir şeydir. Yalnızca sevgi potansiyeli olması insanın sevgi dolu ilişkileri doğru, güzel sıkıntısız yürütmesi, sevgisini geliştirmesi olumlu şeylere tahvil etmesi için yetmez. Bir eğitimden geçmesi ondan sonrada kendi kendini sürekli eğitmesi gereklidir. Dolayısıyla öğretilebilir. Ve sevgi öğrenilebilir mi evet öğrenilebilir. Sevgisiz ortamda bile büyümüşse insanlar, doğru öğretilerle, ikna ile, örnek göstererek, sevginin sebep olduğu güzellikleri, olumlu sonuçları  belleterek öğretilebilir-öğrenilebilir tabii ki. Bizde onun için zaten sevgi dersi vermeye cüret ettik.

Çelik- Sevgi aynı zamanda toplumu ilgilendiren ve kapsayan sosyolojik bir konu mudur ve bunun üzerinde araştırma yapıp incelenebilir mi? Nasıl?

Uğur- Sevgi yalnızca psikolojik bir şey değildir tabii ki sosyolojik tarafı vardır. İnsan sosyal bir varlıktır dolayısıyla tek başına olamaz. Zaten sevmenin temeli de yalnızlıktan gelmektedir. Yani yalnız olmama güdüsü insanın, sevme sevilme ihtiyacı hem de yaşamsal ihtiyacını getiriyor. Dolayısıyla ifade ettiğin doğrudur. Herkesin bunu öğrenmek ve gelişmek için çaba harcaması lazım. Dün yaşadığım bir örnek: Ankara’da hediyelik eşya fuarında; emekli olmuş yaşlarda bir hanım yanında annesi olan başka bir hanım ile yüzleri asık bir vaziyette insanları ite kaka gidiyorlardı. Bende dedim ki gideyim bu insanlara bir iltifata bulunayım da yüzlerini gülümseteyim. Daha genç olana gittim, diyeceğim ki “yanınızdaki hanımefendi sizin anneniz mi?” Oda muhtemelen evet diyecek çünkü benziyorlar. “Ama korkmuyor musunuz bu kalabalığa bu güzel bu cici hanımefendi ile çıkmaya ya kaçırırlarsa ne yaparsınız?” diye iltifatta bulunacağım.  Gittim, hanımefendiye güler yüzle (gayet de güzel giyimliyim) dedim ki, “af edersiniz, size bir soru sorabilir miyim?”. Kadın bana çok ters bir şekilde “ Hayır soramazsınız. Sizin sorunuzla uğraşacak durumum yok benim, gidin başımdan!” dedi ve kovdu beni. Bende özür diledim ve çekildim. Dün öğleden sonra saat 2’den beri bu olay üzerine düşünüyorum. Beş karış suratla insanların arasına gezmeye gelmişler. Çok ciddi sevgi ihtiyaçları var. Onlar talep etmediği halde bunun farkında olup güzel bir jestle yüzlerini gülümsetme niyeti ile giden bir kimseyi de tersleyerek, bundan mahrum kaldıklarından onlar için üzüntü duyuyorum. Ama kendi adıma duymuyorum, çükü ben sevgi dolu bir edimde bulunmaya çalıştım. Çoğunlukla insanlar buna açık oluyor, bazen de olmuyorlar. Bu beni benzer tutumlarda bulunmaktan alıkoymuyor, koymaması için çabalıyorum. Günlük yaşamımızdaki olaylarda da, çevremizde de; ama bilimsel olarak da incelenebilecek çok geniş bir konu sevgi. Yalnızca benim uluslararası sempozyumlarda sunulmuş üç-dört bildirim var bu konuda.

Çelik- İnsanlar bunun farkında değil galiba bunun asıl nedenin sevgisizlik olduğunun.

Uğur- İşte farkında olmak lazım. Öğretilebilir mi öğretilebilir ama bu şekilde davranırlarsa bu insanlar hep, sevgi görmemekten yakınıp, içlerine kapanıp bu hayatı da yaşamayı istemeyip ama ondan sonra kendilerine sunulan sevgiyi de tersleyerek bir hayatı tamamlamaya uğraşacaklar. Onların yaşadığı bu hayat ne kadar güzel bir hayattır ne kadar yaşanılasıdır… Tercihi sana bıraktım.

Çelik- İnsanlar onlara, örnek veriyorum; ”depresyondasın, bir doktora git” falan dediklerinde “hayır ben hasta değilim” demeleri gibi, “ sevgi eksikliğin var” dediklerinde de “hayır  benim öyle bir eksiliğim yok” demeleri gibi.

Uğur- Eleştiriye, öğrenmeye açık olmalıyız. Birinin yüzüne karşı “sevgi eksikliğin var” demek tabii ki doğru bir şey değildir. Fakat böyle bir kimseye bol miktarda sevgi dolu davranışlarda bulunmak ve onun da benzer davranışlarda bulunmasına imkanlar hazırlamak iyi bir yol olabilir. Sevgi dolu ilişkiler için aktif olmamız gerekir. Profesyonel destek gerektirebilecek konularda ise işi bu alanın uzmanlarına bırakmak bizler için doğru olanıdır diye düşünüyorum.

Çelik- Katılıyorum. Bunun için bizimde bir şeyler yapmamız gerekiyor aynı zamanda. Sevgi dersinin önemi ve amaçları nelerdir?

Uğur- Sevgi dersinin önemi çok büyüktür. Öyle iki üç kelime ile anlatılacak gibi de değildir. Özellikle 18-22 yaş arasında (hayat deneyimi bazında) hata yapmaya çok açık, farklı görgü ve kültürdeki ailelerden gelmiş, genç insanların, geleceğimizin teminatlarının; maalesef bilgiye değil deneme yanılmaya dayalı ilişkisel yaşamlarında ciddi başarısızlıklar yaşanabiliyor, üzüntüler yaşanabiliyor. Bu konuda bilinçli, tutarlı, amaçlı, davranışlar yapmaları lazım. Sevgi dersi onlara bu konuda biraz faydalı olmak için kurgulanmıştır. Sevgi dersinin içinde kişisel gelişim, kendini tanımak için bir takım analizler yapabilmek, düşünme sistemleri geliştirmek, farklı bilgileri bir araya getirip yeni bilgilere varmak doğrultusunda alıştırmalar ve ödevler çalışmaları da yapılmaktadır. Ama buna katılımın oranı, niyeti, ciddiyeti, devamı öğrencilerin sorumluluğundadır. İzlenim olarak baktığım zaman ben kendilerine sunulan bu imkandan benim arzu ettiğim düzeyde istifade edemediklerini görüyorum üzüntüyle. Ama bizim de yapabileceğimiz şeyin bir sınırı var. İstemeyene zorla bir şey yapılmaz (yaptırılmaz). Talep edene verebilirsin.

Çelik- Öğrencilerinize ders kapsamında ne gibi ödevler vererek onlara sevgiyi aşılamaya çalışıyorsunuz?

Uğur- Esasında bu dönem az ödev verdim. Normalde çok fazla ödev veriyorum. On tane film izlemelerini istiyorum. Her şeyden önce onları yetiştiren anne ve babalarına, onları sevdiklerini ifade etmelerini istiyorum. Gidip tanımadıkları kimselere merhaba demelerini, her gün üç kişiye iyilik yapmalarını, her gün gidip birilerinin yüzlerinin gülümsetmelerini, her gün gidip birilerine faydalı olmalarını kendilerini hatırlatmalarını, yalnız kimselerin yalnızlıklarını paylaşmalarını ödev veriyorum. Ödevleri verdikten sonra bunları uygulamaların ardından kritik ediyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz ve diyoruz ki “bir gün ki, bir haftadaki icraatınızdan memnun değilseniz, daha yarın var öbür gün var daha iyilerini yapabilirsiniz moralinizi de bozmayın. Yılmadan gelişmeye devam edin”. Şimdi biraz önceki örneğe dönersek ben bundan sonra yaşlı iki hanım gördüğüm zaman yine gideceğim, iltifat edeceğim.

Çelik- Anne baba sevgisinin farklılıklarından bahsetmek istiyorum. Hala daha çocuğuna seni seviyorum, seninle gurur duyuyorum, iyi ki varsın demekte zorlanan anne babalar ve aynı zamanda anne babasına bunları söylerken çekinen çocuklar var. Bunun temel nedeni sizce nedir?

Uğur- Bunun temel nedeni; görgü, anane biraz da esasında bizim dinimizde olmayan ama başkalarının çarpıttığı bir takım şeyler. “ Erkek adam sevgi göstermez” ifadesi mesela. Ne gösterir erkek adam? Erkek adam da insandır, erkek adam da sever, erkek adamın da sevilmeye ihtiyacı vardır. Erkek adamın karısını sevmesi, anasını babasını sevmesi çocuğunu sevmesi kadar vatanını milletini sevmesi kadar güzel, onurlu, kutsal bir şey de yoktur. Bunu gizli saklı yapmaya da gerek yoktur. Bizden önceki jenerasyonlarda bu ayıptı ise de iyi bir şey değildir. Yanlışlığı çoktan anlaşılmıştır, bilimsel olarak ispat edilmiştir. Zaten o zamanlarda bu şartlarda bunları yapanlar da memnun olarak severek isteyerek böyle yapmadıklarını ifade ediyorlardı, ediyorlar da hala. Dolayısıyla devir artık o devir değildir. Devir karşısındakini şımartmadan ona duyduğu sevgiyi iyi şeyleri ifade etmek, söylemek, anlatmak, ima etmek, göstermek devridir. Hepimizin buna ciddi ihtiyaçları bulunmaktadır.

Çelik- Özellikle bir çocuğun annesinden basından beklediği ve ona duyduğu ihtiyaç bir arkadaşından beklediğinden daha fazla oluyor.

Uğur- Çocuğun annesi babası tarafından sevilmeye, öpülmeye, okşanmaya ihtiyacı vardır.

 
Toplam blog
: 12
: 243
Kayıt tarihi
: 18.09.15
 
 

İnşaat Mühendisi'yim, yüksek lisansıma devam etmekteyim. Fotoğraf çekmeyi, yeni yerler keşfetmeyi..