Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

13 Aralık '12

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sevgi eğitimi

Bu toplumu anlamak için bence şu çekilen dizilere şu filmlere bir göz atmak lazım.

Dikkat ettiniz mi hemen hemen her dizi de bir kin nefret ve şiddet var, insanlar birbirilerini gırtlaklıyor, bıçaklıyor, gazlıyor, dövüyor memlekette hiç polis güvenlik yokmuş gibi rahatça öldürebiliyor.

Henüz yayında mı bilmiyorum ama bir şekilde izleme imkânına sahip olduğum hükümetin de çok beğendiği ve desteklediği “Fetih 1453” diye bir film var. Milyarlarca para harcanmış, Allah var, görsel olarak müthiş sesler, renk, efekt harika. Ancak savaşlar kan, kavga, dövüş, sadizm, din sömürüsü öylesine ağırlıklı ki, herkesin elinde bir balta bıçak kılıç, elinde bir ok sırtında sadak ortalık ateş barut içinde…

Uluslararası insanların kin ve nefret gösterisi, tarihi çarpıtma ve kana şiddete resmen davet…

Şimdi birileri çıkıp ecdadımızın kahramanlığından yaptıklarından neden gocunuyorsun diyecektir, desinler atalarımızın ayıplarıyla hatalarıyla övünmenin nesi iyi ki? Bu insanlar hiç mi hata yapmıyorlar acaba?

Nefretin temel besini “sevgisizliktir”. Şiddetin ana kaynağı da insanın  “kendini sevmemesidir.”

Kin ve nefretimizi sevgi fukaralığımızı ancak şiddet uygulayarak tecavüz ederek yaralayarak hatta öldürerek kapatmaya çalışıyoruz yani bu dürtülerimizi bir nevi tatmin ediyoruz. Seyrederken de aynıyız.

Bir insanın başkasını sevmesi için öncelikle kendisini sevmesi gerekir. Kendisini sevmesini beceremeyenler başkalarını da asla sevemez. Bir insanın da kendisini sevmesi için öncelikle kendisiyle “barışık” olması kendinden emin olması kendine güvenmesi gerekir. Kendi sorunlarını aşamayan fiziksel be psikolojik olarak kendinden memnun olmayıp kendini sevemeyen bir insandan başkalarını sevmesi ve başkalarına sevgi vermesi beklenemez.

Yanında çiçek olmayan yanında çekiç çivi olmayan nasıl bunları istediğiniz de veremezse insanın içinde sevgi yoksa “sevgi” veremez, o yüzden de başta kendisi olmak üzere hiçbir şeyi hiçbir kimseyi de sevemez. Bunun için de doğrudan doğruya insanı suçlamak da doğru değildir çünkü insanın en büyük özelliği bir akla aklın da öğrenme yetisine sahip olmasıdır. Yani “Sevgi de öğrenilir”

Bir insan ailesinden veya eğitim aldığı okulundan sevgiyi öğrenmemişse diğer kaynaklardan ya da insanlardan kin nefret ve şiddeti karamsarlığı öğrenmişse kendisi de ancak bunları verebilir.

Kendini ve hayatı sevmeyen dünyayı iyi kötü siyah beyaz gibi kalın çizgilerle ikiye ayıran, yeniliğe ve değişime çağa medeniyete kapalı, kabahati sürekli başkalarında arayan, kendi işini değil de başkalarının işini yapmaya çalışan, sürekli karamsarlığı çaresizliği yaşayan bir insanın aklında sürekli olarak “yarının bugünden daha kötü olacağı” düşüncesi vardır. Bunu düşünen bir öğretmen bile olsa emin olun bunu bir şekilde mutlaka öğrencilerine aktarır. Bu şu demektir hem insanlığın hem de öğrencinin umutlarını değil geleceğini de karartmaktır. Neyse ki bundan başarılı olamazlar çünkü günümüz gençliği hatta insanlık artık sadece sevdiklerinden etkilenmeye başladı. Gençlerimiz bu tip insanlardan kaçıyorlar.

Zaten öğretmenlerimiz de bunun farkına vardılar, bu kafa da olan öğretmenler öğrencilerim beni neden sevmiyor diye düşünüyorlar. Ve biliyorlar ki bunlara hakkı yoktur…

Ben İlkokul öğretmenlerim dâhil tüm öğretmenlerimi hatta son yıllarımda görmeye başladığım hukuk eğitimimdeki hocalarımı bile hatırlıyorum, onları sevgi ve saygıyla yad ediyorum. Onlardan biri veya bir kısmıyla karşılaştığım zamanlarda gözlerindeki ışıltıyı dudaklarının kenarındaki gülümsemeyi ve mutluluğu fark etmiyor muyum?

Ellerinden öptüğüm, kendilerini buyur ettiğimde,  saygı ile selamladığım da,  oturduğum makamı gördüklerindeki düşüncelerinin güzelliğini fark edemiyor muyum?

Şu sevginin saygının güzelliğine bakar mısınız onlar bana sevgi vermişler ben onlara saygı ve sevgi olarak geri veriyorum. Bunu yaşamayan öğretmenlerimiz varsa lütfen kendilerini sorgulasalar iyi olur diye düşünüyorum.

Kısaca kendini ve hayatı seven iyimser iyiye ve güzele doğru gelişmeye ve değişmeye açık bir insan kesinlikle başkalarını da sever hatta dünyadaki her şeyi sever…

Ben her zaman söylerim eğitim dünyamız da sevginin temel kaynağı öğretmenlerimizdir, bu nedenle de öğretmenlik çok zordur, marangozluk elektrikçilik kaynakçılık sevgisiz yapılabilir ama öğretmenlik asla sevgisiz yapılamaz…

O yüzden de kesinlikle yazıyorum; “Sevgi de öğrenilir…”

Sevecek kadar yüreğiniz öğrenecek kadar zamanınız olsun efendim…

Erdoğan Özgenç

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..