Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '11

 
Kategori
Psikoloji
 

Sevgi eksikliği

Sevgi eksikliği
 

sevgi eksikliği sebebiyle mutsuz kişi


Her yeni günün sabahında şükrederek gözlerimi açarım.

Afrika'da siyahi bir ailenin ferdi olarak dünyaya gelebilirdim. Çok imkanlardan yoksun, mücadeleler içinde geçen bir yaşam içinde kendimi bulurdum.

Gün-güneş yüzü görmeyen kuzey ülkelerinde değil, en güzel enlemde yerini alan ülkemizde doğmak ve bu ülkede yaşıyor olmak bile büyük şans...

Çetin kış şartlarının hüküm sürdüğü doğu bölgesinde de olabilirdim. Çünkü doğduğum âna kadar seçme hakkım yoktu... En güzel iklimin hüküm sürdüğü bölgelerde bulunmak da kaderimin bana lütfu...

Eğitimli ve memur bir ailenin çocuğu olmak ayrı bir  şans... Çünkü, böyle bir ailenin önceliği  eğitimdir.

Az sayıda kardeşlerimin olmasına şükrediyorum. Ya 10-11 kardeşten birisi olsaydım... Yeterince ilgi ve sevgi göremeyeceğim için sevgi göstermesini de bilemezdim. Çoğunlukla  çok çocuklu ailelerin çocukları sevgi eksikliği  içinde büyürler. Karınları acıktığında anne-baba çocuklarını beslerler, doyururlar ama ya sevgi açlığı?

Sevgi açlığı bir şekilde giderilir: karşılıklı sevgi alış-verişi ile...

Anne babalar yeterli ilgiyle evlatlarını sevecekler, evlatlar da anne babalarını...

Dört dörtlük insan yok ama her insanın güzel bir tarafı mutlaka vardır. Yetişkin olduklarında o güzel tarafını görüp, diğer insanları da sevecekler ki karşılığında sevgi görebilsinler.

İnsan yaşamında sevgi alış-verişi  çok önemlidir. Saygı oluşur, kıymet bilmek gibi yüce duygular gelişir ve takdir duyguları ile yaşam anlam kazanır.

İnsanların hangi psikolojik ortamda büyüdükleri, genelde bakışlarından anlaşılabilir.

Sevgi ile büyüyen çocukların/kişilerin gözleri ışıl-ışıldır, mütebessim bir yüzde, gözlerinin içi  gülümser adeta, hiç konuşmasa da,  "ben sevgi doluyum"  dercesine...

İlk tanıştığınız kişinin gözlerine bakın, "yeter". Gözler çok şey anlatır ve asla yalan söylemezler.

Sevgi eksikliği içindeki kişilerin gözleri parlamaz, bakışlarında canlılık ve  ışıltı yoktur. İçinizden  "ne kadar ruhsuz kişi"  dersiniz...

Bu kişiler, toplumla iletişimde başarılı olamazlar. Mutsuzdurlar. Evliliklerini yürütemezler. Kıskançtırlar, başkalarının başarılarını ve mutluluklarını kıskanırlar.

Haşindirler... Muhataplarını kırıp incitmekten adeta haz alırlar...

Bencildirler. Düşünce merkezlerinde kendilerinden başkasına  yer yoktur...

Şiddet yanlısıdırlar. Yakın çevrelerine, çocuklarına bilhassa  eşlerine  şiddet uygulamanın  gerekliliğe inanırlar.

Agresiftirler. Saldırgan hareketlerle üstünlük kurabileceklerini zannederler...

Toplumda kendilerini kabul ettirme, öne çıkma ve sivrilme arzusu içinde olurlar ama iletişim eksikliği buna manidir.

Sansasyonel olma yollarını da denerler. Kendinden bahsedilmesi bile yetecektir bu kişilere... Çünkü hiç ilgi görmemişlerdir. Bu onların kusuru değildir doğal  olarak...

Ne gariptir ki, topluma dahil olmak ve dışlanmamak arzularını açıkça ifade etmelerine rağmen kendilerini  normal  görürler. Hayatları, hayıflanmalar içinde, kendilerine örnek alabilecekleri bir model arayışıyla geçer, gider...

Sevgi eksikliği içinde büyüyenler çoğunlukla suç işlemeye hazır haldedirler. Çünkü çok yönden eksik kişilerdir. Özellikle emniyet teşkilatımız bu çocuklara ve gençlere "potansiyel suçlu" gözüyle bakmaktadırlar.

Bir sorun sebebiyle psikologa gittiğinizi varsayalım. Tahminimce başlangıçta şu soruların sorulması gerekecektir:

- Kaç kardeşsiniz? Cevap çoklu kardeşler ise eksi 1,

- Anne-baba eğitimi, işi? Eğitim yok, bulursa işi oluyor. Eksi 1 daha

- Ailenin gelir düzeyi? Ortalamanın altında ise eksi 1 daha...

- Gelecekten beklentileriniz? Olması mümkün olmayan ütopik şeyler... Eksi 1 daha...

- Parçalanmış ailenin çocuğu olmak yine eksi 1 ...

Ve devam eder gider zannımca...

Anne-baba olarak çok çocuk sahibi olmak amaç olmamalı. Sevgiyle bakabilecekleri sayıda ve nitelikli olarak topluma kazandırabilecekleri  kadar çocuk sahibi olmalıdırlar.

Yani çok çocuk değil, nitelikli çocuk...

Fiziki ihtiyaçların temini kadar ruhsal doyumun yani sevgi açlığının giderilmesi  çok önemlidir. Ne yazık ki, pek çok ailelerde bu durum önemsenmez...

Ama çocuğun büyüyünce  başarılı ve mutlu olması, bu ihtiyacın giderilmesine bağlıdır.

Selam ve saygılarla...

Yurdagül Alkan.

 

 

 
Toplam blog
: 344
: 1671
Kayıt tarihi
: 09.04.09
 
 

Özel bir finans kuruluşundan emekliyim. Hayatın her aşamasını acısıyla tatlısıyla yaşamış biri ol..