Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sevgi emek ister (2)

Sevgi emek ister (2)
 

Sevgi emektir


Eskiden başka türlü mü severdik biz yoksa daha mı hoşgörülüydük bilemiyorum. Ama artık eskisi gibi değil. Devir de değişti, devri yazanlar da. Artık sevgiler de sevgililer de pervasızlaştı. Çok hoyratça ve çok bonkörce yaşanır oldu tüm sevgiler.

Eskiden; annelerimizi, sözlerini ikiletmeyecek kadar çok seviyorduk. Şimdi ise defalarca ve nerdeyse avazı çıktığı kadar bağırmak zorunda bırakıyoruz. Hatta onunla “yanlış düşünüyorsun” diye başlayan tartışmalarımızı seviyoruz. O, ne kadar ısrar ederse etsin “belki de o haklı” diyemeyecek kadar yitirmişiz cesaret ve fedakârlık anlayışımızı. Oysa dünya üstünde bir başka insan grubu yoktur ki analarımız gibi sevsin bizi. Geçtim ben sevgiyi yaşama şeklimizi, vefa anlayışımız bile yitirdi manasını.

Baba sevgisi ise başka bir dünyaydı. Karşısında bacak bacak üstüne bile attırmayan sevgileri yaşadık. Adı hiçbir zaman korku ve baskı olmadan yaşadık. Şimdilerde ise bu sevgilerin “arkadaş gibi” tanımı altında bazen saygısızlığa varacak boyutta yaşandığını görüyoruz. Ne kadar yazık! Baba neden arkadaş olmak zorundadır? Arkadaşın yapıp da babanın yapamadığı şey nedir? Arkadaş, babadan daha mı yakındır insana?

Bir de evlat sevgisi vardı eskiden ve en yücesiydi tüm sevgilerin. Artık bu yüce sevgi bile cami avlularında yaşanmaya başladı. Bu nasıl analıktır? Bu nasıl vicdansızlıktır? Yokluk ve imkânsızlık bu davranışın gerekçesi midir? Olabilir mi? Bir ana evladını, canını, canından bir parçayı nasıl olurda sokağa atar?

Peki ya büyüklerimize karşı sevgimiz. Ona ne oldu? Ne yazık ki o da zamana ve bu hızlı maddeye dönüşe yenildi. Eskiden madde manaya taparken, artık maddenin manası kadar yaşar olduk. Ömrümüz düşlediğimiz dünyalıkların gölgesinde geçiyor. Bu gölgenin dışına çıkabilenler gerçekten sevilip, doyana dek sevebiliyor.

Bir de din öğretimizin emri olan kardeşlik var ama onu da çoktan unuttuk. “Müslüman müslümanın eskiden kardeşiydi! Şimdi biz dinimizi bile tuttuğumuz köşede yaşıyoruz! Her yeni gün de köşe kapma savaşları arasında geçip gidiyor. Ayıp diyeceğim ama bu kelimeye bile saygısızlık olacak diye korkuyorum!

Maddenin gücü birçoğumuzu aştı. Kimimizde gurur oldu çıktı karşımıza, kimimizde ise kibir. Bazen para, bazen kariyer adıyla girdi içimize. Bazen sosyete, bazen hijyen, bazen görgü oldu güya. Görgü diye zaman zaman görgüsüzlük yaşanmıyor mu?

Kavramların önce içi boşaltıldı sonra işlendi oya gibi. Hayatımızın köşelerine de oturtuldu köşe taşı olarak. Evlat, anne, baba, eş, arkadaş, … olamayan her birey de kendi köşelerini kendi yöntemiyle tuttu.

“Seni seviyorum” sözünü duyamayınca mutlu olamayan o kadar çok insan var ki! Sevgiye aç insanlar olduk! İç boş sözcüklere tapan, hayatını 29 harfin arasında ve harflerden bize kalan yerlerde yaşayan sevgiye aç insanlar!

Gelin hep birlikte deneyelim. “Seni seviyorum” demenin aslında çok da zor olmadığını ve belki de çok uzun zamandan beridir bu sözü söylemeye hazır beklediğimizi göreceğiz. Gelin kıralım sıcacık yüreğimizin etrafına buz kalıpları ile örülen duvarları. Gelin taştan beter katılaşan yüreklerimizi ısıtmayı bir deneyelim. Heykelden beter olan nefsimize, eğilmeyi yeniden öğretelim. Bu bizi küçültmez, aksine yüceltir unutmayalım…

En yakınınızda sevdiğiniz kim varsa ona dönün ve şöyle söyleyin.

-…, seni seviyorum!

Sevmek ayıp değil. Bu sözü söyleyince ne erkek erkekliğinden olur, ne de kadın köle. Bakın bakalım bu iki kelimenin neler yapabildiğine! Sevdiklerinizi en azından bunu hak ediyor ve siz de bunu yapabilecek kadar fedakârsınız. Eğer bunun adı fedakârlıksa!

 
Toplam blog
: 66
: 5959
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Anadolu benim, ben de Anadolu'nun canıyım!   ..