Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '14

 
Kategori
İlişkiler
 

Sevgi emek ister. Ve sonsuz özveri...

Sevgi emek ister. Ve sonsuz özveri...
 

Emeğin anasıdır toprak... Sevgini binle çarpan...


" Amma klişe laf haa! Neymiş, neymiş! Sevgi, emek istermiş! " diyebilirsin önce... Ve ben de eklerim şunu anında o sözlerine: Sevginin çaba gerektirdiğini bilmeyen var mı aranızda?

Sevgi emek ister. Ve yanında sonsuz özveri...

Dünyanın en büyük, en yüce sevgisi ana sevgisi; neye dayar sırtını? Sonsuz fedakarlıklara kuşkusuz.

Aşk, insan yaşamı başladığından beri neyle ölçülür? : Uğruna verilen emek ve adına vazgeçilenlerle...

İster sahipli, ister sahipsiz bir köpeğe verdiğin değer; emek - sevgi yoğunluğundan anlaşılmaz mı?

Arkadaşlık... Sosyalliğimizin en gerçek, en elle tutulan, gözle görülen hali... Ve en vazgeçemediklerimiz, en emek verdiklerimizdir. Unutma!

Dostla düşmanı, birbirinden ne ayırır? : Sevgi ve nefret... Ve ne komiktir ki, en büyük aşklar, en büyük nefretlerden doğarmış! Hem iten, hem çeken bir sarmaldır sevmekle nefret etmek... Birine ölesiye yakın; ötekinden alabildiğine uzak olmak için çırpınırsın. Hay gözün kör olsun diyalektik mantık!

Madem, " Sevgi emek ister." demek, çok klişe laf... Öyleyse nasıl oluyor da bu kadar farklı şeyi aynı anda düşündürebiliyor insana?

Bugüne kadar en büyük özverilerde ne uğruna, kimler için bulundun?

İnsanı canından vazgeçirecek kadar hastalıklı bir ruh hali olan intihar da; hastalıklı olduğu derecede, emek yoğun bir özverinin sonucu değil midir?

Peki hala aynı şeyi mi düşünüyorsun? Bunca şeyi konuştuktan sonra, hala: " Sevgi emek ister." sözü, sıradan gelir mi kulağına? Yüreğini en hızlı attıran duygusu, sevdası için, özveri limitlerinin rekorlarını kırması; kendini aşması değil midir kişinin?

Bu akşam da, amma sordum haa! Ve bunca soru, o klişe laftan çıktı; öyle mi?

Bazen... En sıradan sandığımız şeyler, hayatın en büyük, en güçü gerçeklerine dönüşür aniden... Tıpkı sevginin de emek isteyen, çileli bir fedakarlık yolculuğuna  dönüşmesi gibi...

Doğru yerde durunca... Bakmayı, bilmeyi, farketmeyi öğrenince... Her yüzleşmende farklı bir yanını keşfedersin yaşamın... Hayatın bilinmezliği, insanın sonsuzluğu; hayran bırakır kendine insanı...

Ve ister kabul edelim, ister etmeyelim. Sevmek emek ister arkadaş!... Ve sonsuzca paylaşabilmeyi...

 Kendine ya da başkasına; hangi yönden, hangi inançla, hangi felsefeyle bakarsan bak, varacağın yer aynı: Sevdikçe yaklaşır, verdikçe bütünleşirsin sevdiğinle...

Öyleyse klişe olan sen misin yoksa fikirlerin mi? Özverili olmak sıradansa; insanı insan yapan ne?

Bi düşün istersen... Sevginin emek istemesini kolayca küçümseyebilmemiz; belki de ruhumuzun en tembel yanından ileri gelir.

Sevgiyle fedakarlığı yok sayınca, sınırsız bir serserilik sarar ruhunu... Kimseye bağlı olmama duygusu; geçici bir özgürlük sevinci yaşatır içine.

Amma velakin, yaşamak; sevmek demek... Sevmekse, senin olan her şeyi verebilmektir başkasına... 

Anlayacağın, lamı cimi yok arkadaşım...

Sevmek emek ister. Ve sonsuz özveri...

Üstelik, sen kabul etsen de, etmesen de...

 

 

 

 

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..