Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '13

 
Kategori
Felsefe
 

Sevgi her şeydir.

Sevgi her şeydir.
 

SEVGİ & HOŞGÖRÜ


SEVGİ  & HOŞGÖRÜ

Sözlerime  alıntı ile başlamak istiyorum.

“Dostların sofrasında kaşık çaldın mı çorbaya

Doldurursun gönlünü sevgiyle doya doya”

Sevgi ne yüce bir kelime, kelimenin kökü SEV, dikkat edin kardeşlerim; Tanrının Hz. Muhammed (S.A) emrettiği OKU kelimesi gibi, SEV kelimesi de insanoğlu için verilmiş bir emir. İnsanoğlunun içine, özene bezene konan en güzel ve en güçlü duygu sevgidir. İnsanoğlu istese de istemese de bu köklü yüce duyguyu içinden söküp atamaz. Atmak istese de gücü yetmez. Amaç, bu yüce ve köklü duyguyu bilmek, anlamak,yaşamak ve yaşatmaktır.

Sevgi; insan ve insanlığın en ulvi, en yüce, en doyumsuz, en güçlü ve bağlayıcı bir ilkesi ve duygusudur. O, bütün kötülükleri yok edecek ve onların yerine, dostluğu, birliği ve iyiliği ikame edecek bir güçtür. Kutsal kitaplarda Tanrı insanlara; “komşunuzu kendiniz gibi seviniz” der. “kendiniz gibi” sözünden anlaşılıyor ki insan öncelikle kendisini sevecek. Sevgi kendi içimizde başlamadığı sürece başkasını sevmemiz imkansızdır.Sevgi kendimize verebileceğimiz en önemli en güzel hediyedir. Kişinin kendini sevmesi bencilce bir şey değildir. Kendimizi sevmek başkalarını da sevebilmemizi, onun gönlünü gönül gözüyle görebilmemizi sağlar.

Dünyayı döndüren şey sevgidir. Sevgi bütün evreni birleştiren şeydir.

Yaşamın altın kurallarından bir tanesi şöyle der;

Başkalarına, sana davranılmasını istediğin gibi davran”.

Verdiğiniz herşey size geri döner. Hayat bir içsel keşif yolculuğudur. Öncelikler kendi iç dünyamızda kendi sevgi mabedimizi kuracağız. Ama bu kişisel mabed yetmez, ikinci ve ulvi bir amaç olan insanlık mabedinin inşaasına girişmek gerekir.

İnsanları çeşitli farklılıkları dolayısıyla ayırım yaparak parselleyerek bir yere varamayız. İnsanları hiçbir fark ve ayırım gözetmeden sevmeliyiz. İnsanı bütün unvan ve sıfatlarından, soyutladığınızda ortaya yalın insan çıkar işte sevgi o yalın insanadır. 

Hoşgörü; batı dillerinde karşılığı Toleranstır. Doğu dillerinde ise en yakın karşılığı tahammüldür. Hoşgörü, farklı insanların birbirlerinin dinsel görüş ve düşüncelerine karışmadan barış huzur içinde yaşamalarını sağlamaya yöneliktir.

Yaşadığımız dünyada farklılıkların olması ve her bireyin veya grubun ayrı düşünce içinde bulunması doğamız gereği bir gerçektir. Bütün mesele bu farklılıklar ve düşünce ayrılıkları içinde sevgi dolu tolerans çerçevesinde birlikteliğimizi sürdürebilmektir.

Dinler arası hoşgörü diyoruzda neden farklı fikirler arası hoşgörüyü kabullenemiyoruz.

İnsanoğlu kendi fikirlerine zıt fikirle karşılaştığında daima kendi fikrinin doğruluğunu savunmak  için mücadeleye girişir. Karşı fikri çürütmek için eleştirir, fakat bilinen şudur ki Eleştirel insanlar çok fazla eleştiri alırlar, çünkü eleştirmek kendi davranış kalıplarıdır. Başka biri hakkında şikayet ediyorsak, genellikle kendi kişiliğimizin bir yönü ile ilgili şikayet ediyoruzdur.

Hayata, hep olumsuz bakan eleştirel  insan olarak değil, sevgi dolu kabullenici bir insan olarak bakmamız gerekir.

Hoşgörünün insan yaşantısının vazgeçilmez bir kavramı olduğunu şöyle açıklayabiliriz; Hiçbir kimse veya grup gerçeğe, doğruya sahip değildir. Bu insan ve gruplardan hiç biri gerçeğin ve doğrunun tek sahibi olamıyacaklarına göre başkalarının bilgi inanç ve görüşlerinin yanlış olduğunu nasıl iddia edebilirler. Kaldı ki insanlar arasında çeşitli farklılıklar olması bir sorun değil aksine memnun olunacak bir durumdur. Çünkü bu farlılıklar çeşitliliği fikir zenginliğini ve verimliliği getirir.

Hoşgörü, bunların yanlış olduğunu düşündüğümüz zamanlarda bile reddetmek yerine;

saygıyla dinlemek

doğru yönleri olabileceğini kabul ederek kendi görüşlerimizi tekrar gözden geçirip olaylara farklı açılardan bakılabileceği gerçeğini kabul etmek

onaylamadığımız görüş ve düşüncelere tahammül etmek ve herkesin düşüncesinde özgür olduğunu kabul etmek ve buna inanmaktır.

Yani insanların farklı düşüncelerde olabileceğini benimsemektir.

 Özgürlük gibi hoşgörü de sınırsız değildir. Tolerans yanlışlıklara boş vermek, aldırmamak, göz yummak anlamına gelmemelidir. İnsan yanlışlıkların ve haksızlıkların karşısında durmak zorundadır. Saygı duyulması ve saygı ile değerlendirilmesi gereken kişinin başkalarının hak ve hürriyetlerine tecavüz etmeyen görüş ve fikirlerdir. Hatalar, yanlışlıklar, gelenek, görenek ve ahlaka uymayan, eşitliği bozucu davranışlar hoşgörü adı altında onaylanamaz. Bunlara göz yummak zayıflıktır.

Hoşgörü sahibi kişi başkalarının düşüncelerini saygı ile dinleyip onları dikkatle gözden geçirir. Ancak kendi düşüncesinin doğru olduğuna inandıktan sonra herhangi bir baskı veya zorlama kullanmaksızın karşısındakine sevgi ve dostlukla yaklaşıp onu ikna etmeye çalışır. Burada dikkat edilmesi gereken sevgi ve dostluktur. Yalnız gerçeği sevmek sertlik ve katılığı, yalnız insanı sevmek ise duygusallığı getirir. Bunların ikisini bağdaştırdığımız oranda hoşgörüyü gerçek anlamıyla uygularız.

Voltaire ne demiş,

“Fikirlerinizi onaylamıyorum; ama bunları söyleme hürriyetinize son nefesime kadar saygı göstereceğim.”

Yunus Emre yaratılanı yaratandan ötürü seven bir anlayış ile sevgi ve hoşgörüyü hayatının merkezine yerleştirmiştir. Yunus Emre tam bir  gönül adamıdır. Gönüller yapmaya gelmiştir. Bunun için kimsenin gönlünü kırmaz, kıramaz. Çünkü onun davası sevgidir. Bu dünyaya bir dava için değil, kainatın mayası olan sevgiyi anlatmak için gelmiştir.

Hacı Bektaşi Veli gerçek sevgiyi uzaklarda değil de kendi içimizde aramamız gerektiği konusunda derin bir mesaj vermektedir.

Hararet Nar’dadır, saçta değil

Maharet baş’tadır, taç’ta değil

Her ne arar isen kendinde ara

Kudüs’te, Mekke’de Hac’da değil

Diyen Hacı Bektaşi Veli herşeyi insanda aramıştır.

Son olarak Emmett Fox’un yazılarından bir alıntıyla bitirmek istiyorum;

“yeterince sevginin aşamayacağı hiçbir zorluk yoktur. Yeterince sevginin iyileştiremeyeceği hiç birhastalık yoktur. Yeterince sevginin açamayacağı hiçbir kapı yoktur. Yeterince sevginin üzerine köprü kuramayacağı hiçbir nehir yoktur. Yeterince sevginin yıkamayacağı hiçbir duvar yoktur. Sorunun ne kadar derinden yerleşmiş olması fark etmez.Görünüşün  ne kadar umutsuz olduğu  önemli değildir. Hatanın ne kadar büyük olduğu fark etmez. Sevginin yeterince güçlü bir şekilde  hissedilmesi, hepsini çözer. Yeterince sevebilirseniz, dünyadaki en mutlu ve en güçlü insan olursunuz.”

 

Erhan Sirekin

04.10.2013

 

Kaynak:  1) Yunus Emre   “Turan Bozkurt”, 2) gönül mabedi  “ Yusuf Kökdamar”

3) döküman   “ Dr. Uğur Tuzlacı”4)  pozitif gücün büyüsü “Louise L.Hay”  

 
Toplam blog
: 55
: 4108
Kayıt tarihi
: 27.06.08
 
 

Genç emeklilerden olup, hayat denen tiyatro içinde rol alan bir oyuncu gibi yaşamın kıymetini bil..