Sevgi ile yaşamın şifreleri-4 (son)

Merhaba daha önceden yazmış olduğum sevgi ile yaşamın şifreleri adlı yazı dizisini bu son yazımla bitiriyorum. Elbetteki sevgi ve yaşamla ilgili bildiklerimi anlatmaya gayret edicem. Bundan sonraki yazılarım da nasipse daha çok bu konunun hayatın içinde yansımalarından söz etmeye çalışacam. Şimdi asıl konumuza dönelim. Son yazı dizimde sabır, kabul ediş, bağlılık ve güvenden söz edeceğimi belirtmiştim. Şimdi hepsini ayrı başlıklar halinde ele alıp, bağlayıp bu diziyi bitirelim.  

Kabul Ediş 

Herşeyi ve her olayı kabul etmemiz gerekli. Herşeyin bir nedeni olan bu dünyada yaşadıklarımızı var olan plan çerçevesinde kabul edersek, mutlu olmanın şartlarından birisini yerine getirmiş olacağız. Elbetteki yaşananlar ve sahip olunanlar çoğu kez bizleri mutsuz etmiştir ya da mutlu. Hepsinde var olan gerçeklik üzerinden yola çıkarsak mutlu olamadıklarımızın bizi daha çok huzursuz ettiği, mutlu olduklarımızla daha doyuma ulaştığımızı göreceğiz. Peki, mutsuzluk getiren olayları, nesneleri ya da kişileri kendi iç dünyamıza göre nasıl şekillendireceğiz de mutlu olacağız. Öncelikle herşeyi olduğu gibi kabul edeceğiz, çünkü varoluşumuzun temelinde bizlerin seçme şansı yoktu. Doğduğumuz yeri, anne-babamızı, kardeşlerimizi biz seçmedik. Yaşadıklarımızın bir çoğunuda yaşamak istemedik belki de. Daha farklı, bizleri daha mutlu edecek ortamlarda ve koşullarda yaşamak istedik. Tabi birçok kez yaşayamadık, belki birçok kez kırıldık, yaşama küstük. Bazılarımızda mutlu olabilecek imkânlara doğuştan hazırdı. Seçimin olumlu tarafında onların olduğunu varsaydık. Kabul etmek gibi bir sıkıntılarıda olmadı belki. Fakat birçoğu da yaşamın girdabında gerçeğin ne olduğunu anlayamadan kaybolup gitti. İşte sıkıntı ve sorunların gerçeğinde bizlere varolan planın çerçevesini az çok anlayabilmek, görebilmek ya da bilmek nasip olacak. Bu çerçevede atacağımız adımlar neticesinde mutsuzluktan mutlu olmayı öğreneceğiz. Bu çerçevede yaşadıklarımızın her bir adımı bizleri gerçeğe yakınlaştıracak ve kabul ediş seviyemiz artacak. Gerçeğe yakınlaştıkça herşeyi olduğu gibi kabul edeceğiz ve sabırlı olmayı öğreneceğiz.  

Sabır 

Sabrın sonu selamettir lafı hayat içerisinde birçok kez yüzümüzü güldürmüştür. Herhangi bir olayın sonrasında birçok kez bu lafı işitmişizdir. Tabi daha çok can sıkıntısı yaşatan olayların ardından. Birçok kez yaşadığımız olumsuz olayların ardından verdiğimiz tepkiler bizi sabır konusunda zorlamıştır. Çoğu kez sabredememişizdir. Aslında sabırlı olsak vereceğimiz tepkilerde değişebilirdi. Sabırlı olmanın getirdiği birçok davranışla hem kendimizi hem de çevremizi daha mutlu edebilirdik, sıkıntılara göğüs gerebilirdik, olumsuzu yenmiş olurduk. Şimdi soracaksınız nasıl sabırlı olacağız?. Cevabı aslında basit. Yine iş özümüze düşüyor. Kendi iç dünyamızla benliğimizin yer aldığı özümüz. Özdeki gerçeği kendimize yansıtabilmek önemli burada.Peki bunu nasıl başaracağız?. Öncelikle sevginin değerini bileceğiz. Sonra kabul edeceğiz ardından sabrı göstereceğiz.  

Güven 

Birisini sevsek de kabul etsek de sabır göstersek de güven duymadığımız sürece bağlanamayız. En ufak bir güven eksikliği var olan herşeyi alt üst eder. Güven duygusu birçok insana karşı gösterilse de göstermek duygusu değil güven duyabilmek duygusu ön plana çıkar. Güven gösterdiğiniz müddetçe güven duyulur. Güvensizlik ortamı oluştuğu vakit gösterilen sabrın tahammül derecesi de zayıflar ve bağ kopar. İnsanoğlu güven duymayı ve güven verebilmeyi kendi özünde bir duygu olarak ele alsa da kâinat özünde yaşamın vazgeçilmezlerindendir. Bir kuşunuz var siz ona güven verirseniz kafesinden çıkıp gitse bile size geri döner. Çünkü size bağlanmıştır. Sevdiklerinize karşıda güven gösterdiğiniz müddetçe onlarda size güven duyacaktır. Yaptığımız her işte, olaylarda içinde bulunduğumuz koşullarda, güven duyacak birisine hep ihtiyaç duymuşuzdur. Yalnız kalsak bile bizi gözetenin güven duyduğu kadar bizde ona güven duyarsak istenilene bir adım daha yaklaşmış belkide elde etmiş olacağız.  

Bağlılık 

Sevmek, kabul etmek, sabır, güven hepsi sırasıyla gerçekleştiği vakit bağlanırsınız. Bağlılık duygusu, birisinden biri zarar görmediği müddetçe devam eder. Bu bağlanma duygusu ile her zaman kendimizi daha güvenli hissedeceğiz. Herşeye daha olumlu yaklaşarak gerçeğin çerçevesinde sevgi dolu biri olacağız.  

Ümit ediyorum ki bu yazı dizimle sizlere sevgi konusunda elimden geldiğimce yardım edebilmişimdir.  

Sevginin Sesi