Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '14

 
Kategori
İlişkiler
 

Sevgi ve ilgisi ile bizi esir alanlar

Ailede yüceltilen ve üzerine hayat kurulan bireyler, bireyselleşmek istediklerinde ya da özgürce hareket etmek istediklerinde beklentisi olanların üzülmesi, hayal kırıklığı yaşaması nedeniyle bu adımlardan vazgeçer. Sırf onlar üzülmesin diye kendi istek ve amaçlarından vazgeçer. Kendisi için bir şey yaptığında adeta, ebeveynlerinin değer ve sevgisine ihanet etmiş hiseder. Ani bir rahatlama ve birey olma girişimi, suçluluk ile sonuçlanır. Sürekli birileri ona, hayatımı sana adadım. Herşey senin için. Sen benim her şeyimsin" telkini ile adeta sevgisiyle onu esir alırlar. O ise bu boğucu aynı zamanda kontrol altına alınmış sevgiye zamanla hem minnet hem öfke duyguları hisseder. Kendisi için bir şey yapmak ile onların istediği karakter olmak arasında gel gitler yaşar, sıkışıp kalır.

Onların göz bebeği olmanın verdiği özgüven ve ego okşanması ile kendi olamamanın verdiği üzüntü arasında sıkışır kalır. Ve sürekli onlardan izin alırken bulur kendini.

Onlar size kafese koyup sevmektedir.
 Işte ebeyvenlerin bizi kontrol edici sevgi ? ve değerleri!! Zamanla bizi özgüvensiz ve cesaretsiz yapabilir. İlerleyen dönemlerde ise hayatımızda aldığımız (ebeveyne bezneyen ) kişiler de aynısını bize hissettirir. Ne zaman girişimde bulunsak, onlar ya hastalanır ya depresyone girer ya da ağır suçlamalar ile vicdanımızı baskı altına alırlar.

Eşimiz de fedakarlıkları ve bizi hayatının merkezine koyarak bizim biz olmamızı engelleyebilir. Ama ilerleyen dönemlerde ise bizi engelledikleri için onlara kronik öfkemiz oluşmaya başlar. Ayrılmayı bile düşünsek, bunun bizim için ne anlamama geldiğinden çok, eşimizin bu durumdan nasıl çıkacağı ve nasıl etkileneceğini düşünürüz. Vicdan azabı bizi esir alır ve kangren olmuş bir ilişkimiz olur.

Bağımlı hale gelen bu ilişkilerde, aşamalı olarak ve rest çekmeden ilerlemek gerekir. Attığınız adımları açıklayarak ve bireyselleşmenin ilişkide kopma ve uzaklaşma olmayacağını telkin ederek adımlar atılmalıdır.

Kendi yaşamımızı, bizim üzerimize, bizden habersiz yaşam kuranlara feda edemeyiz. Aksi taktirde sürekli birilerini memnun etmeye çalışırız. Onlar üzülmesin, tansiyonu çıkmasın, hastalanmasın diye; onların istediği yerde oturmak, istedikleri ( boyun eğecek) kişiyle evlenmek, istedikleri işi yapmak gibi boyun eğici ve memnun edivci bir yaşamı seçeriz. Bir yanımız sürekli memnun etmeye çalışırken diğer yanımız sürekli öfke ve isyan halindedir. Aslında pasif-agresif bir tutum oluşur.

Aslında ilişkide adım adım ilerledikçe, bizde büyük beklentileri olan ve bizi hayatının merkezine alan kişinin de bazen mantıklı bularak bazen de mecbur kalarak bu durumu kabullendiğini fark ediyoruz. Biz kısır döngüyü kırmış oluyoruz. O sürekli bizimle beslendiği için farklı bir aktivite veya mutlu olma kaynağı arayışına girmez. Biz de ona dur demediğimiz için onun arayışına veya boş kalmasına fırsat vermeyiz. Aslında yine kısır döngü.

Bu bağımlı, boyun eğici ve gizli narsizm dolu ilişki, döngünün bozulması ile düzelmeye başlar. Siz ona kendisini mutlu etmesi için bir şey yapması için zaman ve boşluk bırakmazsanız o hiç bir zaman böyle bir girişimde bulunmayacaktır.

Tıpkı, siz çocuğunuzun ödevini yapmamaya başladığınızda ve o öğretmenden tepki görüp kendisini yapmaya başladığındaki gibi.

Merkezde olmanın verdiği ego ve yüceltilmişlik sizi kısır döngüye çeker. Ama bu sağlıksız ve iki tarafı zehirleyen mekanizmadır.

İlişkiler, kiminle yaşanırsa yaşansın, once birey olmak ve birey kalmak gerektirir.

Serhat Yabancı

Yazar- Evlilik-İlişki Terapisti

www.twitter.com/serhatyabanci

 
Toplam blog
: 98
: 406
Kayıt tarihi
: 10.01.11
 
 

SERHAT YABANCI Yazar Aile Evlilik Terapist 1.Kitabım : UNUTMAK MI AFFETMEK Mİ 2.Kitab..