Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '08

 
Kategori
Şiir
 

Sevgi

Sevgi
 

sevgi


SEVGİNİN BÖYLESİ...

Mahkeme salonunda,

seksen yaşlarındaki yaşlı

çiftin durumu içler acısıydı...

Adam inatçı bakışlarla,

suskun ninenin ağlamaktan

iyice çukurlaşmış gözlerini ve

bıkkın bakışlarını süzüyordu.

Hakim tok sesiyle, yaşlı kadına:

Anlat teyze,

neden boşanmak istiyorsun?

Yaşlı kadın,

derin bir nefes çektikten

sonra baş örtüsüyle ağzını aralayıp,

kısılmış sesiyle konuşmaya başladı:

Bu herif yetti gayri,

50 yıldır bezdirdi hayattan...

Sonra uzunca

bir sessizlik hakim oldu,

mahkeme salonunda...

Sessizlik, bu tür haberleri

her gün manşet yapan gazetecilerden

birinin flaşıyla bozuldu...

Kim bilir nasıl bir manşet

atacaklardı, yaşanmıs 50 yılın ardından?

Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı...

Kadın neler diyecekti?

Herkes, onu dinliyordu...

Yaşlı kadının gözleri doldu ve

devam etti:

Bizim bir sedef çiçeği vardı,

çok sevdiğim... O bilmez...

50 yıl önceydi..

O çiçeği bana verdiği çiçekler

arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım,

öyle büyüttüm.

Yavrumuz olmadı onları yavrum bildim.

Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı.

O zaman adak adadım.

Her gece güneş doğmadan önce,

bir tas suyla sulayacağım onu diye...

Iyi gelirmiş derlerdi...

50 yıl oldu,

bu herif bir gece kalkıp

bir kere de bu çiçeği

ben sulayayım demedi.

Taa ki geçen geceye kadar...

O gece takatim kesilmiş

uyuyakalmışım... Ben, böyle

bir adamla

50 yıl geçirdim

Hayatımı, umudumu, herşeyimi verdim.

Ondan hiçbirşey görmedim.

Bir kerecik olsun,

benim bildiğim görevlerden

birisini

yapmasını bekledim.

Onsuz daha iyiyim,

yemin ederim."

Hakim yaşlı adama dönerek:

"Diyeceğin birşey var mı, baba?"

dedi.

Yaşlı adam bastonla zor

yürüdüğü kürsüye,

o ana kadar suçlanmış olmanın

utangaçlığını hissettiren yüz

ifadesiyle, hakime yöneldi

Tane tane konustu:

"Askerliğimi Reisicumhur köşkünde

bahçıvan olarak yaptım.

O bahçenin, görkemli görünümüyle

büyümesi için emeklerimi verdim.

Fadime'mi de orada tanıdım.

Sedefleri de...

Ona en güzel çiçeklerden

buketler verdim.

Ilk evlendiğimiz günlerin birinde,

boyun ağrısı nedeniyle,

onu hekime götürdüm

Hekim çok uzun süre uyanmadan

yatarsa,

boynundaki kireç sertleşir,

kötüleşir dedi

Her gece uykusunu bölüp uyansın,

gezinsin dedi. Hekimi pek

dinlemedi bizim hatun...

Lafım geçmedi... O günlerde,

tesadüf,

bu çiçek kurumaya yuz tuttu.

Ben ona:

Gece çiçek sularsan geçer,

dedim.

Adak dilettim...

Her gece onu uyandırdım

ve onu seyrettim.

O sevdiğim kadını,

yavrusu bildiği çiçekleri

sularken seyrettim.

Her gece,

o çiçek ben oldum sanki...

" dedi adam.

O yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle,

Her gece,

o yattıktan sonra uyandım.

Saksıdakı suyu boşalttım. Sedef,

gece sulanmayı sevmez,

hakim bey...

Geçen gece de... Yaşlılık...

Ben de uyanamadım.

Uyandıramadım...

Çiçek susuz kalırdı ama

kadınımın boynu yine azabilirdi...

Suçlandım... Sesimi çıkartamadım

O anda gazeteciler dahil,

Mahkeme salonundaki herkes ağlıyordu.

Sevgide cömert ama sevdiklerimizi

Kırmada oldukça cimri olalım.

 
Toplam blog
: 16
: 623
Kayıt tarihi
: 15.01.08
 
 

1958 Giresun doğumlu olup, 27 yılın ardından emekli olan bir öğretmenim. Buraya üye olmamın nedeni d..