Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '09

 
Kategori
Deneme
 

Sevgi

Sevgi
 

mutluluk dansı


Merhabalar herkese… Çok uzun bir ara oldu size yazamayalı... yeni senede yeni yazılarda buluşmak dileğimiz… Bu nedenle tekrar yeni yılın size güzellikler getirmesini diliyorum… İlk kez yazıyor gibi heyecanlıyım şu anda… Uzun bir yolculuktan yeni gelmiş gibiyim… Bu arada bir çok şey yaşandı , tahmin edersiniz… Galiba çok çeşitlilik verimi de azaltıyor… Daha önce söylemiştim resim ve mozaik kurslarına katılıyorum diye… Başladığım işleri yetiştirme telaşı filan derken biraz ara oldu gerçekten…

Geçtiğimiz günlerde sevgililer günü diye icat edilen bir gün kutlandı…. Bu günü gecikmeli olarak kutladığımı sanmayın. Bence herkesin sevgililer günü farklıdır… Ne bileyim. İlk karşılaştığınız gündür mesela... Sevdiğinizi söylediğiniz gündür ya da… Sizde iz bırakan bir sürü ilk ya da bir sürü son olabilir... Bu günü anlamlı kılan sizde bıraktığı izdir aslında… Bu nedenle de herkesin sevgililer günü farklı olmalı… Sıcak bir temmuz günü… Yağmurlarla ıslanmış bir bahar günü… Belki de karlı bir aralık günü... Ne dersiniz... Hem ayrıcalık, Hem de size özeli yaşamış olmaz mısınız?.. Ama bu arada sevgililerin günü olsun... Ona değil itirazım… Ama sizin olsun, özel olsun, güzel olsun, farklı olsun istiyorum…
Belki de sevdiğini söyleme günü icat etmeliyiz… tüm sevdiklerimize, ailemize, arkadaşlarımıza, akrabalarımıza, komşularımıza, çalışanlarımıza, sevgilimize… Gün boyu SENİ SEVİYORUM demeliyiz… Söze sevgiyle başlamalı, Sözü sevgiyle bitirmeliyiz... O gün tüm konuşmalar sevgi üstüne olmalı… Sevgi ile ilgili şiirler söylenmeli, fıkralar anlatılmalı, anılar dile getirilmeli, şarkılar söylemeli sevgiye dair… Ah ne güzel… İşte bu, genel bir sevgi günü olarak kutlanabilir belki… Hani 1 nisanın şaka günü olması gibi…
Bir de geçtiğimiz günlerde bir Ümit Yaşar Oğuzcan’ı anma günü kutlandı Ankara’da… Herkesin sevdiği dizelerin şairi… Ben de bu iki sebebi bir şiirle birbirine bağlayarak anma günü katılmak ve sevgililere seslenmek istiyorum…

Beşinci Mektup
Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
Uyanmış olmalısın.
Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
Öyleyse ayrılmadık.
Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.
Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
Önce beklemekten.
Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
Kanunlara saygı göstermesini,
İnsanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.
Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
Ya o? Ya o?
İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
Saadet bekliyor yaşamaktan.
Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
Aradıklarının çoğunu bulamamış,
Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
Göçüp gidiyor bu dünyadan.
İşte yaşamak maceramız bu.
Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
Ve yaşayıp beklerken ölmek!
Özleme bir diyeceğim yok.
O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.
İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
Yaşantımız özlemlerle güzel.
Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.
Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
Seni özlediğim içindir.
Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
Seni özlediğim içindir.
Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
Yine seni özlediğim içindir.
Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!

Ümit Yaşar Oğuzcan..

Sevgili dostlarlar, beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni seni özlediğim içindir… Diyor şair… Ne güzel bir ifade bu… Ben bu ifadeye bayılırım… Öyle bir ümit besliyor ki seven… Beklemek bile bu ümidin yanında artık acı vermiyor… Sevmek özlem doludur… Özlemek ümit doludur aslında… Şair özlemi öyle güzel ifade etmiş ki… Özlemin buruk bir tadı olduğunu söylüyor… Gerçekten de yakan, acıtan ama aynı zamanda heyecan ve coşku taşıyan bir güzel bekleme söz konusu… Sanki ne kadar özlüyorsanız o kadar seviyorsunuz gibi bir yere geliyor konu… Ne dersiniz özlediğiniz kadar mıdır sevginiz acaba?..

Sevgiyle kalın, hoşçakalın…

Vildan Karabulut

 
Toplam blog
: 9
: 1160
Kayıt tarihi
: 09.12.08
 
 

Trakya' da doğdum, Anadolu' da yaşadım. Emekli felsefe öğretmeniyim. İki kızım, üç torunum var. Öğre..