Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Sevgi

Sevgi
 

Sevgiyi kaybettiğimiz, oysaki sevgiye en çok ihtiyacımız olan günümüzde, Prof.Dr.Salih Akdemir'in içimizi ısıtacak bir yazısı…

Amaç dışı kullanıldığı için bazılarının dilinde iğreti duran, söz de değil, öz de sevgiyi anlatan, Hak aşığı Yunus Emre’nin, Tasavvuf ilminin omurgasını oluşturan, “Yaratılanı severiz, Yaratan’dan ötürü” cümlesinin kaynağının Kur’an olduğunu anlatan önemli bir yazı…

“Yüce Allah, öylesine bir sevgilidir ki, O’ndan daha çok seven yoktur; çünkü O, sevenler içinde en çok sevendir…”

Kur’an’ın dilinde sevginin derin anlamını öğrenmek isteyenler için paylaşmak istedim…

Sevgiyle kalın, sevgide kalın!

Tülay Hergünlü

İstanbul, 21.09.2010

“Sevgi, tüm vahiy süreci boyunca, Allah-insan ilişkisinin temelini oluşturmaktadır. Nitekim Hz. İsa, kendi zamanına kadar olan süreci şu çarpıcı cümlelerle ifade etmektedir: “<ı>Tanrın olan Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla sev.' İşte ilk ve en önemli buyruk budur. İlkine benzeyen ikinci buyruk da şudur:`Komşunu kendin gibi sev.'Kutsal Yasa'nın tümü ve peygamberlerin sözleri bu iki buyruğa dayanır[1]. Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de de aynı gerçeği vurgulamasına şaşmamak gerekir. O, sevgili Peygamberinden söz ederken, bu gerçeğe dikkatlerimizi şöyle çekmektedir:

<ı>“Biz, seni âlemlere, sadece sevgimizin bir açılımı, bir sevgi pınarı olarak gönderdik [2].”

<ı>Yine Yüce Allah, ‘sevgiyi’ kendisi için bir zorunluluk olarak görmüştür:

<ı>“O, sevgiyi kendine zorunlu kılmıştır[3].”

<ı>O’nun sevgisi öylesine yoğundur ki, her şeyi kuşatmıştır:

<ı>“Sevgim her şeyi kuşatmıştır[4]…”

Açıkça görüleceği üzere, sevgi dinin temelidir. Nitekim evrendeki her şey, insan da dâhil olmak üzere Allah’ın sevgisinin bir açılımı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda Allah, insanlara duyduğu sonsuz sevginin doğal bir sonucu olarak onların mutluluğu için yarattığı her eylemi, her şeyi “Rahmet”, yani sevgisinin bir açılımı olarak nitelemektedir. Kur’ân’da 97 kez tekrarlanan bu sözcük, gökten inen yağmuru, Kur’an’ı, Hz Peygamber’i, Allah’ın insanlara sunmuş olduğu her türlü nimeti adlandırmak için kullanılmıştır. Şu halde bütün bu nimetler, bizzat Kur’an’ın ifadesiyle, “Fadlu’llahi ‘aleykum ve rahmetihi” yani Allah’ın bizlere olan lutfunun ve sevgisinin açılımlarından başka bir şey değildir. Bütün bu nimetleri, engin sevgisi sonucu insanlara sunan Yaratıcının, kendini, aynı kökten gelen “er-Rahmân” ve “er-Rahîm” gibi iki isimle isimlendirmesi asla bir rastlantı değildir. Çünkü Allah bizatihi sevgidir. Biz, Kur’an’da 57 kez geçen “er-Rahmân” ve 95 kez kullanılan “er-Rahîm” sözcüklerini Türk diline çevirirken, kökün kök anlamını göz önünde bulundurarak çevirmeyi Kur’an’a sadakat açısından zorunlu görmekteyiz. Eski ya da yeni olsunlar, Arapça sözcükler, RHM kökünün kök anlamını vermekten uzaktırlar. Onlar köke, türev anlamı olan “Acımak” anlamını vermektedirler. Aramice, kökün sevmek anlamını bu güne dek en güçlü bir biçimde koruyan bir dildir. Hristiyanlığın sevgi dini olmasında, Hz. İsa’nın mesajını bu dilde vermiş olması yatar. Bu durumda, biz Yüce Allah’ın iki ismini, “Çok Seven” ve “Çok Müşfik Olan” olarak çevirmeyi uygun gördük. Yüce Allah, öylesine bir sevgilidir ki, O’ndan daha çok seven yoktur; çünkü O, sevenler içinde en çok sevendir.<ı> [5].” Yaratıcı, ayrıca yine “çok seven” anlamına gelen ve Kur’ân- Kerim’de 2 kez geçen “el-Vedûd” sözcüğü ile de kendini adlandırmıştır. Hz. Peygamber, dinin sevgi boyutunu bir çok Hadisi-Serifinde dile getirmiştir. Hz. Peygamber’den sonra, Müslümanlar, Sevgiye dayalı Kur’an öğretisini yaymak için büyük çaba harcamışlardır. Bu alanda en büyük katkının Tasavvuf ehlinden geldiğinde hiçbir kuşku yoktur. Maddiyata daldığı için, Allah ile bağını koparan, kendine yabancılaşan ve dolayısıyla yaşama coşkusunu yitiren insanı yeniden hayata kavuşturmak, başka bir deyişle, onu yeniden insanlaştırmak, ancak vahye dayalı dinlerin temelini oluşturan sevgiyi sunmakla mümkündür. Başka türlü kurtuluş yolu aramak zaman kaybı olacaktır. O halde yeryüzünden barış ve kardeşliğin hüküm sürmesini istiyorsak, bütün çabalarımız, sevgiyi insanların kalplerinde egemen kılmaya yönelik olmalıdır.

Ankara 18.11.2007

Prof. Dr. Salih Akdemir



[1] Matta 22:35-40. Ayrıca bkz., Markos.12:28-34; Luka.10:25-28.

[2] 21 el-Enbiyâ, 107.

[3] 6 el-En’âm, 12.

[4] 7 el-A’râ, 156.

[5] 7el-A’râf, 151. Aynı anlamda ayetler için ayrıca bkz., 12Yusûf, 64, 92; 21el-Enbiyâ, 83.

 
Toplam blog
: 516
: 1080
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1955 Ankara doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İstanbul'da uzun yıllar..