Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '08

 
Kategori
Blog
 

Sevgideğer Yucel Evren'in üslubu üzerine...

Sevgideğer Yucel Evren'in üslubu üzerine...
 

o-to-büs.. ge-li-yor!...


“(...)
Burası!...
Coğrafya!..
Ülke..
burası işte!..
Umut olabiliyorlar, günaydın.. iyi akşamlar.. emek’te
İyi insanlar...(...)

Bu sözler, emekçi sınıfından birine, sevgideğer yol arkadaşımıza, Yucel Evren’e ait. Mutlaka fark etmişsinizdir... Emek sözcüğüne özel bir önem vermiş, emek sözcüğünü özel ad sayıp kesme işaretiyle ayırmış yanındaki ekten.

Sistemin üslubuna uygun yazılmış dilbilgisi kitaplarını ezberlemiş olan sıradan bir öğretici, bu kesme işaretinin bir soyut ad olan emek sözcüğüyle birlikte kullanılmaması gerektiği konusunda sıkıcı nutuklar çekip, çeşitli dilbilgisi kitaplarından çeşitli örnekler vererek “sallabaş dinleyenlerini” ne denli haklı olduğuna bile inandırabilirdi belki.. Ama böyle biri nereden bilecek “üslup demenin aslında sınıf demek” olduğunu ?! Emekçi sınıfının üslubunun, “Köşk’te iki kutlama birden” gibi tümcelerle örneklenemeyeceğini...

Sıradan öğreticide laf boldur:
“Köşk, aslında tür adı olmasına karşın, burada çok... ama çok...çok özel bir mekan kastedildiği için, bir durum eki aldığında kesme ile ayrılıyor...ama emek, alelade bir tür adıdır ve ek aldığında, Allah’ın da izniyle, kesme işaretiyle...................”

Bu dünyanın ezberine öte dünyanın ezberi de karıştırılınca, bizim de teller karışıyor haliyle:

-KES.......!

Leon Troçki’nin “Edebiyat ve Devrim” adlı kitabı var elimde.. Bakın, üslubu nasıl tanımlıyor.. “Üslup demek, sınıf demektir. Ne var ki üslupla sınıf asla aynı zamanda doğmuyorlar. Bir sınıf kendi üslubunu, son derecede karmaşık yollardan geçerek buluyor. Eğer bir yazar, sadece sınıfına bağlı bir proleter olduğu için dört yol kavşağına oturup “ben proletaryanın üslubuyum” diyebilseydi, her şey çok kolay olacaktı.”

Sevgideğer Yucel Evren, bu anlamda salt kendi üslubunu değil, kendi şahsında proletaryanın üslubunu oluşturuyor:

(...)
“Sağ olun....:)
İyi olun...
Sevgiler...
Günaydın... iyi akşamlar...iyi günler..
Umutlu olun...”

Emekçi, sağ olmalı tabi öncelikle. Kahraman olmak, tartışılır, belki... ama kurban olmanın hiçbir yararı yoktur emekçiye! Kurban olmanın kimseye bir yararı yoktur. Gasp edilen haklarını korumanın yolu ucuz kahramanlıklar olmamalı.

İyi olmalı emekçi... Dünyayı iyi yerlere götürmek için öncelikle kendisi iyi olmalı!

Yüreği sevgi dolu olmalı..Emekçi hem sevgi barındırmalı yüreğinde, hem de sevgideğer olmalı !

Aydınlık olmalı yüreği gibi günü de.., sabahı ve gecesi de...

Ve en önemlisi..

Umut olmalı emekçinin yüreğinde.. Ekmek gibi, umuduna da sahip çıkmalı. Ekmeğini kaybetse de umudunu kaybetmemeli... Çünkü kaybettiği ekmeğini geri alabilmesi için, en çok da umuda ihtiyacı vardır onun.

İşte bu anlamda Sevgideğer YUCEL EVREN, sınıfına bağlı bir emekçi olduğu için “dört yol kavşağına” oturmuş, kendince tanıyıp önemsediği, iyi insanlar olduğunu düşündüğü, eskiden tanıdığı, yeni tanışacağı, unuttuğu, unutmadığı gönül dostlarını karşılarken, kendisini tanıyan, tanımayan herkese şu mesajı veriyor:

“Ben, proletaryanın üslubuyum !”

 
Toplam blog
: 142
: 969
Kayıt tarihi
: 04.07.08
 
 

Yaşam, sorulardan ve yanıtlardan oluşmuş. Her soru, aynı zamanda kendinin yanıtı... Çift yumurta ..