Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '12

 
Kategori
Öykü
 

Sevgili işsizlik arkadaşım

Sevgili işsizlik arkadaşım
 

Yitirilen Umutların Anısına


Uzun süredir yaşamının sonuna geldiğini düşünüyordu. Gidebileceğin her yolu denediğin halde hiçbir yere varamıyorsan artık ne yapabilirsin ki? Geçmiş güzel günler aklına geldiğinde yüzünde bir gülümseme beliriyordu. Bir işi olduğu, sabahları umutla kapıdan çıktığı, akşamları görevini yapmış olmanın rahatlığıyla döndüğü zamanlar. Önce bir kriz, sonra bir başkası tüm dengeleri bozmuştu. Çok sayıda çalışan işinden olmuş, her yıl gelen yeni mezunların eklenmesiyle mesleğine uygun bir alana dönmek iyice zorlaşmıştı.

Kendini diri tutmak, umutlu olmak, geleceğin daha iyi olacağına inanmak istiyordu. Ama bir süredir aklından Keynes'in sözü çıkmıyordu. "Uzun dönemde hepimiz ölüyüz." İş bulamadan geçen her hafta, aldığı her olumsuz sonuç içindeki sıkıntıyı biraz daha büyütüyordu. İçine kapanıyor, kimseyi görmek istemiyordu. Ne ailesini, ne arkadaşlarını. Artık onu pek arayan da yoktu. Annesi dışında.

"Evladım, niye yalnız oturuyorsun? Bir sürü de kira veriyorsun. Eve dönsene, istersen ilerde yine
gidersin."

Her gidişinde mutlaka böyle bir konuşma oluyordu. Dönmesine çok zaman kalmadığını biliyordu. Yine de evinden ve güzel günlerinden ayrılışını biraz daha geciktirmek istiyordu.

Eski dostlarıyla uzun süredir hiç karşılaşmamıştı. Ama iş görüşmelerine gittiğinde tanıştığı birkaç kişiyleçok sık olmasa da arada buluşuyorlardı.

Bir cumartesi sabahı gazeteye göz atarken gördüğü anma haberi acılarını tazeledi.

İnsan kendi içinde rahat ve mutlu değilse dünyayla da sağlıklı bir ilişki kuramıyor. İş arama süresi 
uzayınca birçok arkadaşının da kişilik ve yaşama bakışlarının değiştiğini gözlemişti. Geçen yıl kendini çok kötü hissettiği dönemlerden birinde uzaktan tanık olduğu patlamalar onu iyice sarsmıştı. İş görüşmesinden yeni çıkmıştı. Haber veririz demişlerdi ama sonucun ne olacağı belliydi. Dalgındı. Gözleri yerdeydi. Yavaş adımlarla yürüyordu. İşte o sırada korkunç bir gürültüyle işsizlikten bile kötü denebilecek işlerde çalışmanın bedeli dünyaya ilan edilmişti. Tüm söylenenler, sorumlu aramalar, basit önlemlerle durumu düzeltme çabaları boştu.

Kesin olarak bilemiyordu ama işte o patlamada ölenlerden birisiyle galiba bir iş görüşmesinde tanışmıştı.

Çok yere gittiği için artık birbirine karıştırıyordu, ama o da aynı yere başvurmuş olabilirdi.

"Ölmediğim için mutlu mu olmalıyım?" diye düşündü.

Kendini rahat hissetmediği, yaşamın ve dünyanın hep olumsuz yanlarını gördüğü ve tanık olduğu bu dönem öyle uzun sürmüştü ki, küçük sevinçler bile artık çok uzaktı.

Gazetesine geri döndü. Bir an pazartesi gideceği iş görüşmesi aklına geldi. Pek düzenli bir yere
benzemiyordu, ama  olumlu bir sonuç çıkabileceğini düşünüyordu. İyi bir aylık, düzenli bir ödeme alamasa bile.

"Sevgili işsizlik arkadaşım" diye mırıldandı. "Bu kuraklıkta yaşama tutunmak ve dünyaya değer katmak için son dakikana dek elinden geleni yaptın. Seni saygıyla anıyorum."

 
Toplam blog
: 72
: 274
Kayıt tarihi
: 08.01.12
 
 

1958 doğumlu. Mühendislik eğitimi aldı. Teknik alanda çalışırken kültürel konulara ilgisini sürdü..