Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '07

 
Kategori
Güncel
 

Sevgili öğrenciler

Sevgili öğrenciler
 

9 Eylül 1922’de düşmanın İzmir’de denize döküldüğü gün, yerli ve yabancı gazetecilerden oluşan bir grup, Mustafa Kemal’e durmadan sorular soruyorlardı.

İçlerinden bir tanesi, "Paşam, savaş sona erdi. Şimdi ne yapacaksınız?..." dedi.

Mustafa Kemal, soruyu soran gazeteci ile göz göze gelerek, "Hayır!... Savaş daha bitmedi. Asıl savaş şimdi başlıyor!..." diyordu.

Evet, savaş bitmişti ama, her yanı viran olmuş bir ülke kalmıştı geriye… Yolu, hastanesi, fabrikası, okulu olmayan bir ülke. Ülkenin bu geri kalmışlıktan kurtulması için, milletçe el ele verip çok çalışması gerekiyordu. Bunun içinde başta çalışacak insan gücüne gereksinim vardı. Halbuki, yetişmiş insan sayısı, ülke nüfusuna oranla yok denecek kadar azdı.

Cumhuriyet yönetimini kuran Mustafa Kemal ve arkadaşları; Cumhuriyet yönetiminin tanıtılması, kurum ve organlarının topluma yayılması, sanayi, tarım ve endüstrinin gelişmesi, çağdaş toplumlar düzeyine ulaşılması için, en çok; yetişmiş insana ihtiyaç olunduğunun bilincindeydiler. Bütün bu çalışmaların bir anda oluvermesi mümkün değildi. Ayrıca, zamana da ihtiyaçları vardı.

Zamanın önüne geçmenin tek bir yolu vardı. O tek yol da “Eğitim”di. Çalışmaları sırasında eğitime öncelik veren Mustafa Kemal, ”Öğretmenlik” mesleğini ön plana çıkarıyordu. Toplumu da bu konu da, her gittiği yerde uyarıyordu. ”Cumhuriyet; düşüncesi özgür, inancı özgür insanlar ister. Öğretmenler!... Bu yeni kuşak insanı, çağdaş insanı, özgür düşünceli insanı, sizler yetiştireceksiniz. Yeni kuşak sizin eseriniz olacaktır!...” diyordu. Öğretmenleri her durumda övüyor ve saygı gösteriyordu.

Kendilerine verilen bu kutsal görevin bilincinde olan öğretmenler, büyük özverileriyle, gecelerini gündüzlerine katmışlar, yılmadan, bıkmadan, usanmadan azimle çalışarak, toplumun dinamiklerini ateşlemişler ve ülke kalkınmasında etkin rol oynamışlardır. Zor koşullarda oluşturulan çekirdek kadro;kendisini devamlı yenileyerek, gelişti ve genişledi. Bugün büyük bir kitle haline gelen ”Eğitim Ordusu”, devraldıkları bayrak yarışını, yarınlara taşımanın onurunu da yüklenerek, çalışmalarına devam etmektedirler.

Eğitim; toplumun temelini oluşturan, bu günün küçük yapı taşlarını oluşturan çocuklarını, geleceğe hazırlayan çalışmaların bütünüdür. Eğitimleri süresince toplumsal davranış kuralları ve bir arada yaşama biçimleri şekillendirilirken, diğer yandan da bireylerin yetenekleri, bilgi ve becerileri geliştirilerek, temel bilgiler kazandırılır. Çocuklarına iyi bir eğitim sağlayan toplumlar, gelişir ve daha güçlü olurlar. Yarınlarına daha bir güvenle bakarlar.Çünkü eğitim;dünyayı iyi tanımamıza ve doğru kararlar almamıza yarayan en temel gereksinimimizdir.

Eğitimin bütün aşamalarında, en etkili ve en temel öge, öğretmenlik mesleği ve merkezinde de öğretmenlerdir. Öğretmenlik mesleği ve öğretmen, eğitim sistemini oluşturan zincirin en önemli halkasıdır. Çünkü öğretmen; yaşamın içinde bulunan bütün mesleklerin tüm özelliklerini üzerinde taşıyan tek meslek dalıdır. Öğretmen; kimi zaman doktordur. Bazen marangoz, bazen de yapı ustasıdır. Gerektiğinde kimyager ya da mühendis olur. Diş hekimi, rençper olur. Ressam ya da müzisyen olur. Köylerde de ebe olur.

Derslerini, bir tiyatro sahnesindeymiş gibi anlatır. Üstelik, verilen rolünü hiçbir ezbere ve prova çalışmasına dayandırmadan, doğaçlama yaparak anlatan ve rol yapmayan, doğrudan kendisini oynayan tek bir tiyatro sanatçısı O’dur. Öğrencisinin gözünde her şeyi en iyi ve en doğru bilen, en iyi yapan sadece öğretmenidir.

O, her yönüyle ilgi odağıdır. O’nun konuşması, oturup kalkması, yürüyüşü, kılık kıyafeti, el ve yüz hareketleri en ince ayrıntılarına kadar incelenir ve örnek alınır. Bütün bu değerlerin farkında olan öğretmen, üstlendiği sorumluluğun gereği, kendisini yenilemek ve geliştirmek zorunluluğunu, sorumlu ve duyarlı şekilde üstlenir.

Her anne ve baba, çocuğunun iyi eğitim almasını, her bilgiyi en iyi biçimde öğrenmesini ister. Devlet; alt ve üst yapı organlarını oluşturarak, sistemin işleyişini sağlar. Sistemin içinde ki öğretmeni de denetleyerek, başarılı sonuçlar almayı hedefler. Biz, öğretmenlerin ise tek bir dileğimiz vardır. Okuyan, okuduğunu anlayan, merak eden, araştıran, öğrenen, düşünen ve düşündüklerini doğru sözcüklerle anlatan ve uygulayan öğrenciler yetiştirerek, eğitimli ve bilgili insanı topluma kazandırmak en büyük idealimizdir.

Unutmayınız ki, öğretmenlerin bütün fedakarlıkları ve özverileri öğrencilerini, topluma yararlı bireyler olarak yetiştirebilmektir. Tüm bunların karşılığı olarak ta toplumdan ve öğrencilerinden tek beklentileri sadece, ”saygı”dır. Lütfen, onlardan saygınızı esirgemeyiniz. İleriye doğru sürecek olan yaşamınız boyunca, aile fertleriniz ve çok yakın arkadaşlarınızın dışında, tüm özellikleriyle birlikte simalarını hatırlayabileceğiniz, adlarını ömür boyu unutamayacağınız, birkaç kişi yine öğretmenlerinizden olacaktır.

 
Toplam blog
: 15
: 1481
Kayıt tarihi
: 19.05.07
 
 

Merhabalar. Uzun yıllardır ailemle birlikte İstanbul'da yaşıyorum. Bir süre özel sektörde çalıştım. ..