Sevgililer Günü'ne dair

14 Şubat Sevgililer gününü daha 15 gün önce Kadıköy’de Bahariye’de gezerken mağazaların vitrinindeki o yaratıcı sözcüklerden anladım. Bir pasajda ''Aşk'a tarz uyum’’ yazıyordu, etrafında uçuşan kırmızı küçük kalpler içinde.  Aşk’a dair yüzlerce kitap yazılmış, yerli, yabancı, yüzlerce film çekilmiştir. Bunların çoğu, aradan çok uzun yıllar geçse de unutulmayan klasikler arasına girmiştir.
Aşk destanları yaratılmıştır. Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı , Tahir ile Zühre Yusuf ile Züleyha ve daha birçokları gibi.  Aslında her aşk, yaşayana göre bir destandır.
Aşk bir duygudur. Sonunun nereye varacağı düşünülmeden yaşanır.
Sonsuza dek sürdüğü gibi, kısa da olabilir ama her haliyle vazgeçilemezdir. Kimi karşılıklı, kimi karşılıksız.

-‘’Çıkmaz’’ yazdığı halde ısrarla girdiğin sokağın adıdır aşk.
Diye umutsuzca, sonunda mutsuz olunabileceğini bile tarif edenler olduğu gibi
-‘’Sen ruhuma cemre diye damlamadıktan sonra, ben bu bedende neyleyim? AŞK DA SEN, HASRET DE SEN, BEN DE SEN.diyen Mevlana gibi düşünenlerin, aşkı, onun gibi hissedenlerin sayısı fazladır ki,  Aşkın bireyleri sevgililerin, bu özel günü, her duyguyu para aşkına çeviren kapitalzmin ‘’ekonomiyi canlandırma gayreti’’ olarak icat ettiğini bilmesine rağmen bu kadar içten ve yürekten kutlanabiliyor veya rağbet görüyor.
dünyada sevgililer gününde 1 milyar kart gönderiliyormuş. Bizim gençliğimizde kullandığımız bu gelenek günümüzde bizim toplumumuzda artık kullanılmıyor ve hatta gençler tarafından bilinmiyor. Oysa o kartlara ne yaratıcı sözler, şiirler yazılırdı... Bayramlarda moda olan otomatiğe bağlı SMS kutlamaları da sevgililer gününde geçerli değil.
Araştırmalar, seri cargoya rağmen sevgiliye hediyenin elden verildiğini gösteriyor. Diğer bir araştırma da Sevgililer gününde alınan hediyelerin, parasal olarak anneler ve babalar gününden daha yüksek olduğunu gösteriyor. 

Bu yıl Sevgililer Günü'nden beklenen satış cirosu 9 milyar TL.
İyi para... Bu yoklukta öyle anlaşılıyor ki, sevgililer yine kredi kartının anasını ağlatacaklar.
Herkesin anne veya babası yok belki ama evliler de kendisini sevgili saydığından bu günü mutlaka kutluyor ki, yine araştırmalar, evli sevgililerin, bekar sevgililerden daha fazla hediye aldığını ortaya koyuyor. Bu da normal aslında. Aşkların ömür boyu unutulmayacak olanı ‘’İlk aşk’’ ancak lise sıralarında yaşanan o masum aşklardır. Hayatın dikenli yollarına girip, yıllar sonra ekmek derdine düşüp, zaman bulup da şöyle bir geriye dönüp baktığınızda yüreğiniz pır-pır ediyorsa, işte o ilk aşkın çarpıntısıdır. Belki okul sırasında, belki bir okul gezisinde tutulan o elin sıcaklığının masumiyeti soğumamışcasına yaşar sizinle. Unutulmaz.
Ama o yıllar gençlerin aynı zamanda aşkı en masum yaşadığı kadar, hayatı da en parasız yaşadığı dönemlerdir. Farklı sınıflar içinde kuyumcu gibi sektörler Sevgililer gününün zengin aşklarının adresi olurken, Sevgililer gününde 20 milyon dal gül’ün satılması, bu güzel çiçeğin sembol olmasından çok, gençlerin ucuz da olsa sevdiği insana mutlaka bir hediye vererek, aşkını kanıtlama isteğinden doğar.
Ne demiştik yazının başında?
Aşk’a dair yüzlerce film çekilmiştir.
Benim unutamadığım yerli aşk filmleri içinde ‘’Selvi boylum, al yazmalım’’ın yeri ayrıdır.
Sadakatın, aşka tercih edilmesinin çaresizliği ancak bu kadar yürekten, bu kadar içten anlatılabilirdi.
-‘’Sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti, elveda Asya’m. Elveda selvi boylum, ağlayan nar’ım, bitmemiş türküm. Elveda’’..
Aşk’ın kimi zaman ‘’çıkmaz’’ olduğu bilindiği halde bile bile, girilen sokak olsa da, yaşanması gereken, vazgeçilemez bir duygu olduğu daha nasıl anlatılabilir?
Sonu, mutlu sonla biten, ömür boyu birlikte yaşanacak aşklar dileğiyle, hayatının her devresinde sevgiyi bir aşk olarak yaşayan herkesin, yaşı ne olursa olsun, ‘’Sevgililer günü’’ kutlu olsun.