Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '08

 
Kategori
Turizm
 

Sevgililer köyü

Sevgililer köyü
 

‘’İstanbul’da en sevdiğiniz yer neresi ‘’diye sorsanız bir turizmci olan bana; hiç tereddütsüz Polenez köy’dür en favorim. Yaşamak istediğim tek yer...

Burası dünya falan olamaz , olsa olsa bir cennettir ya da masallardaki bir köy...

İnsan burada ölmez, hilafsız 100 yıl yaşar...

İstanbul gibi, büyük bir metropolde yaşayan biz şehirliler için burası bir cennet gerçekten. Tabii İstanbul gibi bir şehirde böyle bir yerin varlığı da şaşırtıcı...

‘’Polenezköy’ü görmediyseniz çok şey kaybetmiş ve hatta bugüne kadar yaşamamışsınız’’ diyebilirim...

Polenezköy Anadolu yakasında ve Beykoz’a yaklaşık 20 –25 km mesafede 500 kadar Polonyalının gelenekleri ve modern hayatı iç içe yaşadığı küçük şirin bir köy. Köye giderken uçsuz bucaksız ormanların ve mis gibi kokan ağaçların arasından geçiyorsunuz. Köye vardığınızda, ilk girişte sağda bir katolik kilisesi ve katolik mezarlığı görüyorsunuz. Bildiğiniz üzere Polonyalılar katolik ve Pazar günleri ibadetlerini bu küçük, şirin kilisede yapıyorlar.

100 metre daha gittiğinizde bir meydana geliyorsunuz. Burası köyün meydanı.

Burada, yöresel reçelleri, balları ve diğer yiyecekleri alabileceğiniz küçük dükkanlar ve çayınızı yudumlayabileceğiniz çınar altı çay bahçesi var...

Konaklamak ya da yemek yemek isterseniz de çok güzel alternatifler var.

Köylü yıllardır pansiyonculukla geçiniyor ve evlerinin hemen hepsinin bir bölümü restoran ya da pansiyon. Bunların dışında bu işi profösyönelce yapan restoran ve butik otellerde var elbette...

Bunların içerisinde benim favorim otel olarak Polka Country. Restaurant olarak ise

Leonardo’nun Evi....

Fakat bunun dışında da oteller var.Köyün en büyük oteli ise Adampol Otel. Oldukça büyük ve komplike bir tesis. Yüzme havuzu, oyun salonları, restoranı vs var.

Yazı kışı bir peri masalı olan bu köyü hala görmediyseniz ve Polonya ‘ya gitme şansınız yoksa mutlaka ama mutlaka, bir hafta sonu görün...

Ama bence asıl kışın kar yağdığında sevgilinizi alın ve bir gece kalın, bu peri masalını ömrünüzde bir kez yaşayın.Şöminenin başında, sıcak şarabınızı yudumlayın ve dışarıda lapa lapa yağan karı izleyin.

Yoksa çok şey kaçırmış olursunuz, bir turizmci olarak benden söylemesi...

 
Toplam blog
: 147
: 1030
Kayıt tarihi
: 01.07.07
 
 

14/02/1973 İstanbul doğumluyum.İstanbul Üniversitesi Turizm İşletme mezunuyum.İngiltere ye gittiğim ..