Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Sevgilisinden ayrılan kızlara tüyolar…

Sevgilisinden ayrılan kızlara tüyolar…
 

Kaynak: İnternet


Sıkıldıklarını, sevmediklerini anladıkları için ayrılan kızlar bir tarafa ayrılın lütfen, bu yazı nahoş bir olay karşısında ayrılmak durumunda olan ya da terk edilenler için geçerlidir!

Aşk henüz devam ederken ayrılanlara tüyolardır, aman, karıştırmayalım!

 

Bu durumdaki sevgili kızlar, hangi arkadaşınız, hangi sizi seveniniz ne derse desin, onlar sizi sevdiklerinden ve korumak istediklerinden söylerler, aslında çoğu kez doğrudur da dedikleri ama biliniz ki o an için hiç de işe yaramaz dedikleri, sizi üzmekten, hayallerinizi yıkmaktan başka!

 

Bu sevenlerinize kırılmayınız öncelikle…

 

Hepsi değil, bazılarının dediklerini anlayacaksınız, ama şu an değil, aşk bittikten sonra, bu nedenle üstüne üstlük arkadaşımı kırdım mı, üzdüm mü diye gereksiz yere kendinize dert yaratmayınız, yeterince derdiniz vardır zaten!

 

Onlara söyleyebilecek en güzel sözünüz: Şu an yaralıyım, lütfen, beni anlayın…

 

Tek istediğiniz anlaşılmaktır çünkü!

 

En çok da ilgili kişi tarafından doğru anlaşılmak, muhtemelen, ufacık bir yanlış anlaşmadan kaynaklanmıştır tüm olumsuz olaylar!

 

Çoğu kez böyledir, bazı kereler ise aslında hiç de uyuşmadığınızdır, bir taraf sürekli çabalar, o yüzden uyuşmamazlık pek de göze batmaz ancak an gelir ya sürekli çaba harcayan taraf, ki az bir ihtimaldir, yorulur, hadi eyvallah deme durumunda kalır, çoğunlukla ise karşı taraf bunalır, pek de gönlü yoktur zaten, ufacık bir nedenden fırtınalar yaratır!

 

Karşılıklı aşk varken yanlış anlaşmalar, kıskançlıklar ile kolayca parlayan kavga ateşleri, bir şekilde söner, elbet ne endişeli geceler geçer, ne gözyaşlı yastıklar kurutulur güneşte, o başka!

 

Karşılıklı aşk söz konusu olduğunda problemi başlatan tarafın ilk atılımda bulunması beklenilir, ancak aşk öyle bir alevdir ki, mantığı da bağladığından, mesaj atacak, telefonu tuşlayacak eller de bağlanabilir!

 

Bunu bilen karşı taraf, aşkı adına, atağa geçip bir alo diyebilir!

 

Karşılıklı aşklarda buzlar bir alo ile kolayca eriyebilir…

 

Karşılıklı sanıp da alo deyip de soğuk bir şekilde kapatılan telefonlar, açılmayanlar- sinirle bir-iki olabilir, fazlası ikaz!, arama beni bir daha deyişler, bunun da altında kırgınlık aranır doğal olarak, ancak bir yere kadar!

 

Kızlar, diyelim ki bunlar yaşandı, ne yalan söyleyelim, acaba şarjı bitti ondan mı arayamıyor, aramak istiyor ama yüzü yok, başına bir haller geldi de acaba ondan mı arayamıyor diye hangimiz düşünmedik? Ne kadar kırgın, kızgın olsak da, durumu kontrol etmedik mi?

 

Eee… İçgüdüsel şeyler bunlar!

 

O yapmayabilir, merak etse de bizler gibi davranmayabilir, doğasal nedenler bunlar, bu yüzden bizler dokuz ay ortak bebeği karnımızda taşıyor, emziriyoruz!

 

Bu konuda, karşı taraftan ne kadar olumsuz yanıt alınırsa alınsın, lütfen, kendinizi suçlamayınız! Siz, doğanızın gereğini yaptınız!

 

Bunu bir kenara yazın!

 

Bir kenara yazılacak bir başka konu ise şudur: Yok ondan, yok bundan dedik, bir-kaç kez aradık, sonrasında bir geri dönüş yoksa, lütfen kızlar, bahane uydurmayın!

 

Uydurmayın demekle olmaz, aslında çok iyisini bilirim, az uydurmadım hani, ama tüm samimiyetimle şunu söyleyeyim ki aslında kendimi kandırmışım, elbet bunu aşk bittikten sonra anladım, bu yüzdendir sizlere tüyo verme hakkını kendimde buluşum, ancak elbette hangi nasihatı dinledim ki ben, biliyorum, siz de dinlemeyeceksiniz, en azından bir kulak dolgunluğu olsun istedim…

 

Erkekler hedefe kilitlenen bir yapıya sahipler, sizi üzdüğü için aramaya cesaret edemeyen bir erkek, sizin ilk arayışınızda şoke olabilir, şaşalayıp saçma sapan konuşabilir, ancak hedefine ulaşmak için bin türlü bahane üreterek sizi arayabilir! Bu bin türlü bahane için yapısına bağlı bir dakika ya da bir gün kafasını zorlayıp, cesaret toplamaya çalışabilir…

 

Hiç aranmıyorsanız, hani köntör, hani okul, hani bir şeyler, hani bahaneler, bu arada parmaklar ille de telefona gider, aklınızda en romantik anlar vardır, uzağa gitmeye gerek yok, kendimden biliyorum, o romantik anları anımsadıkça inanası gelmez insanın, konduramaz o güzel anılara son dönemde yaşananları, en kötüsü de hemen kendimizde ararız tüm hataları!

 

Ya da bizden dışarıda olan insanlarda…

 

Böyledir, aşk sözcükleri fısıldanırken kulağımıza, tam da güvenmişken, “hah budur işte” demişken bünyesi kaldırmaz insanın!

 

En zor aşamadır kabul etmek!

 

Senin için devam eden bir aşkın karşı tarafta bittiğini…

 

Çok zordur… Çok…

 

Aklında kalan olumsuzluklar bit kadardır, oysa bir salıversen kendini, içinde biriktirdiklerin dağ kadardın, konduramazsın!

 

Bazen ayyuka çıkar kırgınlıkların, gözünden silersin, bir dakikalıktır, yüreğin yanmakta oysa…

 

Bu böyledir!

 

Sonra azalıyor ateş, serinliyor ve sönüyor elbet…

 

Kalan izler deneyimlerimiz, bu arada her bir yanlış örnek doğruyu da götürmüyor, nasıl oluyorsa, anlıyoruz bir şekilde…

 

En can acıtan taraf ne oluyor biliyor musunuz, hani gecenin bir saati, hani sanıyoruz ya o da bizi düşünüyor ama aramaya cesaret edemiyor, hani arıyoruz da ya hiç açılmıyor, ya soğuk bir ses, ya alaycı bir ifade- arka fonda şuh bir kadın gülüşü- yaramıza tuz basıyor!

 

İyileşiyoruz, ancak bu kadar yara almak zorunda da değiliz be güzeller!

 

Bir-iki aradın, dünya hali her şey olabilir, beş, on aramamak gerek! Parmaklara mukayyet olmak gerek!

 

Biliyorum, bu zehir ancak ona boşaltılırsa biter, o zaman bir kere ara, boşalt zehirini, buna neden zaten o değil mi ki!

 

Kızacaksın, küseceksin belki bana ama, aramak isteyen bir erkek ne yapar eder bir yolunu bulur!

 

Ne olur güzelim, birkaç bahaneden fazlasına kendini kaptırma!

 

Farkında değilsin ama en çok da bunlar acıtıyor insanın canını!...

 

Hani, sonuçsuz aramalar sonrasında kendimize kızıyoruz, ona daha çok bileniyoruz ya, kendi küçük düşmüşlüğümüze yanıyoruz aslında en fazla!

 

Hem size bir şey diyeyim mi, o gidenlerin sizde eleştirdiği birçok kişilik özellikleriniz için sizi tebrik edecek çok kişiler var!

 

Benden söylemesi, gitmeye hazırlanan erkekler genelde o hazırlık döneminde sizi küçümseme eğilimine girerler, belki kendilerini iyi hissetmelerine neden olur bu, gerekçe bulmaya çalışmaktır kim bilir işin özü, küstahlaştıkça küstahlaşırlar, siz şaşaladıkça üstünüze gelirler, özgüveniniz gittikçe küçülür ve o oranda onu ilah gibi görür, kaybetmekten hepten korkarsınız…

 

Küçülmüş özgüveninizle hatayı onda da arayamazsınız, belki de bu yüzden böyle bir tavır içine giriverirler…

 

Bu bir yanılsamadır, güzel hanımefendiler…

 

Onların gözüyle kendinize bakmaktan vazgeçmeye bakın en iyisi…

 

Gülgün Karaoğlu

Mart,15/09

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..