Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '11

 
Kategori
Özel Günler
 

Sevgiliye çiçek mi almalı, yoksa?...

Sevgiliye çiçek mi almalı, yoksa?...
 

Gene mi Çiçek Dedirtmeyin


On beş sene kadar önceydi. Eve gelirken eşime bir buket çiçek almıştım. Görüntüm aldatmasın, ince ruhlu bir adamım ben, en az iki-üç senede bir eşime çiçek almayı ihmal etmem.  

Rahmetli amcam o gün bizde kalıyordu. Elimde çiçeği görünce çıkıştı:  

“Çiçek ne işe yarar ula! Kuruyup gidecek. İki kilo portakal alsaydun, yerduk hiç olmazsa.”  

Amcama içten içe hak verdiysem de, çiçeğin faziletlerini, hakkında söylenen felsefi ve tarihi sözleri tekrarlamaktan alıkoyamadım kendimi…  

Geçenlerde eşimin doğum günüydü. Kapı çalındı, açtım. Elinde jelatinle kaplı cafcaflı ve rengarenk bir saksıyla adamın biri dikiliyor. Az kalsın adama tekme girişiyordum, benim karıma ne hakla çiçek vermeye kalkarsın diye. Bereket, geç de olsa çiçekçi olduğunu anladım da, yok yere olay çıkarmadım.  

Bu defa canım sıkıldı. Kim, ne hakla karıma çiçek gönderebilirdi ki! Al sana hır çıkarmak için bulunmaz bir bahane! Neyse ki o sabah sağ tarafımdan kalkmışım, gönderenin ismine bakmadan kimseye çıkışmayayım dedim.  

İyi ki öyle yapmışım. Notun altında oğlumun imzası. Annesinin doğum gününü kutluyormuş!  

Paketi mutfağa götürdüm… A, o da ne! Bu çiçek değil yahu! Rengârenk bir demet ama jelatinin altındakiler çiçeğe hiç benzemiyor.  

Jelatini şöyle bir araladım, altında renk renk meyveler… Çilek, üzüm, kiraz, erik… Ananas ve kavun parçaları, mandalina dilimleri… Hepsi plastik şişlere dizilmiş ve saksıya benzer bir kutu üzerine geçirilmiş. Hepsini toplasanız bir kilo eder, etmez. Uzaktan bakınca çiçeği andırıyor.  

On beş sene önce, amcamın sözlerini beynimin yarısıyla da olsa yadırgamıştım. Meğer ne ileri görüşlü bir adammış. Fırsat verilseydi ve üzerine biraz kafa yorsaydı, işin pazarlama cinliğini de keşfederdi mutlaka.  

Bir kilo meyveyi yirmi kiloluk sepet fiyatına satmak için çiçeğe benzetmek lazımmış meğer! O gün iki kilo portakala bıyık altından gülenlerin, bugün saksılı meyve konseptine bayıldığını da öğrenmiş bulunmaktayım. Değerler ne kadar da hızlı değişiyor!  

Sevgilinize çiçek yerine, on beş sene öncesinin “iki kilo portakal” önerisini gözden geçirmekte fiyat-fayda-maliyet teoremi açısından sayısız faydalar olduğunu hatırlatırım. Deneyin, ya hayır duanızı alırım, ya da en kötü ihtimalle kafanıza oklavayı yersiniz.  

 
Toplam blog
: 173
: 2173
Kayıt tarihi
: 03.10.07
 
 

1958 Trabzon doğumlu. Darüşşafaka Lisesi ve M.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu. Yazdığı kitapla..