Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '15

 
Kategori
Sosyoloji
 

Sevginin adı yok

Bir çok tv kanalında izdivaç programları yayınlanıyor.Doğaçlama  tiyatro oyunlarını andırıyor bazıları ve o yüzden ister istemez birkaçını ben de izledim . Hemen başta şunu belirteyim. İyi niyetli temiz hanımlara ve beylere asla sözüm olamaz, onların adına yanılış yapanları eleştiriyorum o yüzden temiz ve iyi niyetli hanımlar kusura  bakmasınlar, onları tenzih ederim.

O programları izledikten sonra ne yazık ki kadınlar hakkındaki iyi düşüncelerim değişti.

Doğrusu bu kadarını bilmiyordum.

Aslında güçlü gözüküp ezilen ve soyulanlar meğerse erkeklermiş onu anladım ve acıdım. İzdivaç değil sanki bir pazar ve en acıklısı da genç kızların zihniyeti. Utanılacak bir zihniyet. Sevgi arayanı yok. Evi, arabası ve yüksek maaşı olanı arıyorlar... Beni gezdirecek, yedirecek, içirecek ve bana   yaşayamadıklarımı yaşatacak biri olsun diyorlar ama  ben de ona şunu vereceğim, hayatı birlikte paylaşacağız ,sırt sırta verip evimizi  arabamızı alacağız ve sevgiyi yaşayacağız diyeni yok. Sadece alıcılar. Asalakça yaşamak özlemi içindeler.. Programı sunan bazı halar da durmadan onlara gaz veriyor, isteyin isteyin

Çarpık bir eğitim zihniyetini sergiliyorlar hep birlikte. Ben de üreteceğim, ben de çalışıp eşime ve ülke ekonomisine katkıda bulunacağım diyeni yok. Bu ülkeye yazık, bu ülkenin erkeklerine ve ekonomisine yazık.Çalışmadan, üretmeden, ekonomiye katıda bulunmadan ve eşine destek olmadan sadece asalakça yaşamaya kötü örnek oluşlarına yazık. Çalışan, üreten, ailesine ve ülkesine emekleriyle katkıda bulunan o fedakar hanımları düşünüp örnek alsınlar.

Hele bazı kadınların doyumsuzluklarını, aç gözlülüklerini, adaletsizliklerini, parmağını bile oynatmadan zahmetsiz maaş ve evlere konmaya çalışmalarını ve soyulan bazı saf erkeklerin acizliklerini..... gördük -çe...

Hep hanımlardan tarafa konuşuluyor.. Sanki erkekler suçlu. .Ayrıldıkları kocalarının, sevgililerinin ve geçmişte yaşayamadıklarının intikamlarını yeni kocaları olacak erkeklerden almaya hazır gibiler. Ve çoğu  aynı şeyi istiyor. Aradığım adam beni yedirecek içirecek, parasına acımayacak, gezdirecek, sinemaya konsere götürecek... cek cek cek...Parasını mezara götürecek değil ya  ayol diyorlar... aaaa... Kısacası evliliğimde yaşayamadıklarımı banayaşatacak... diyorlar. Erkekler de hayret verici bir şekilde onların o taleplerini onaylıyorlar. Peki tüm bunlara karşın sen bana ne vereceksin diye soranı yok. Kadının biri, benim kedim ve köpeğim de sevilecek diyince cesur bir erkek çıkıp, ya bırakın şu kedileri köpekleri peki siz de beni sevecek misiniz diye soracak oldu.. susturdular onu. Bir başkası emekli bir hanıma, peki senin de maaşını harcayabilecek miyiz diye soracak oldu, vay sen kadının maaşına güvenerek mi evleniyorsun diye adamı rezil ettiler. İlkel bir bencillik  sanki töre olmuş. Başka türlüsünü düşünmüyorlar bile. Paylaşmanın ve sevginin adı bile yok. geçmişte yaşayamadıklarının tümünü eşi olacak yeni erkek yaşatsın istiyorlar. İyi de onun suçu ve günahı ne? Oradaki erkeklerden de tık yok,biri çıkıp, yahu hep siz istiyorsunuz  peki bizim de bazı isteklerde bulunma hakkımız yok mu? Her şeyi vermeye hazırlar. Paraları  ve evleri kaptıryorlar ve birkaç ay sonra da ağlamaklı ağlamaklı gelip dolandırıldıklarını söylüyor.

Yetmiş yaşını geçmiş bir adam elli sene çalışmış bir ev sahibi olmuş ve ben ölünce emekli maaşım senin olacak diyor ama kadın; hayır o evi de üzerime yapacaksın,diye diretiyor. Şaşıyorum... belleşten ev ve emekli maaşı sahibi olmak ne kadar kolaymış!...Tam bir zavallı erkekler pazarı. Bir başka kadın adama evin var mı diye soruyor. Var diyor adam sevinerek. Daire mi  bahçeli ev mi diye soruyor kadın. Daire diyor adam. Yağdan her tarafı sarkan yaşlı kadın, ben dairede oturmam, bahçeli ev isterim diyor. O haline bakmadan neden o kadar şeyi istiyorsun? diye soran yok...Onları o kadar şımartan da erkekler tabi. 

Bazıları ceplerine evlerinin tapularını koyup gelmişler. Her  şeylerini vermeye hazırlar. Ee böyle olunca da şımaran kadınların saçma talepleri artıyor. Kimse de çıkıp ya hanımlar çok  şey istemiyor musunuz? diye sormuyor. Hep erkek sevsin, kollasın ve hatta bazıların çocuklarına da baksın. Kadının vereceğ nedir?  Yedirsin içirsin derken zaten yemek bile pişirmeyeceğini söylüyor çoğu. Bu yaştan sonra yaşmak istiyorum hizmet etmeye gitmiyorum diyor. Sanki bir kadınlar imparatorluğu kurulmuş ve bunu gören Azarbeycan. İran. Romanya. Bulgarıstan, Arnavutluk; Türkmenistan, Bosna, Gürcistan, Makedonya ve daha bir çok  ülkelerden kadınlar saftirik koca bulmak ve onun nimetlerinden pay kapmak için Türkiye’ye koşuyorlar.

Bu programlarını izledikten sonra... En iyisi gidin eski eşlerinizle barışın veya elinizdekinin değerini bilin. Avcılardan size fayda yok. Onlar sadece egolarını okşayacak ve özlemlerini giderecek namzetler arıyorlar. İçlerinde hiç mi iyisi yok? Var ama çok az.  Onları da tenzih ediyorum.

Reşit YAMAN

İstanbul

raa.yamanlar@gmail.com

 
Toplam blog
: 24
: 661
Kayıt tarihi
: 29.12.07
 
 

1952 Ağrı doğumlu olan Reşit Yaman altı yıllık yatılı Van Alpaslan İlköğretmen Okulu'ndan sonra İ..