Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '08

 
Kategori
Anılar
 

Sevginin halleri için, deyişler ve dilekler.

Sevginin halleri için, deyişler ve dilekler.
 

A-bu hayat suyu ve özgürlük.


Milliyet Blog içerisin de yazdığım bloglara baktığım da, bazılarının hafiften edebiyat denemelerine dönüştüğünü gördüm. Bunlardan biri de "sevgili biçarenin, sevgilisine mektubu" isimli blog yazım. Fakat biraz eksik kaldığına dair bir duygu, onunla bağıntılı yeni duyumsamaların ve anlamların ben de şekillenmesini,
ardından da yeni bir yazıya dönüşmesini getirdi.

Aşağıda yazdıklarım "sevgili biçare ve onun sevgilisi için"
kendime ait, duyumsamaların, anlamların ve dileklerin anlatımıdır.

Deyişlerim;

"Çok şey istememiştim aslın da, bu lanet çukurdan çıkabilmek için
yalnızca sesini duymak, seninle konuşuyor olmak, yaşantımın
bir yerin de olduğunu bilmek istiyordum. Tanrını bile sevgilileri,
dostları vardır...! Yani; peygamberleri ve bilgeleri olmasaydı,
güçsüz-çaresiz insanları güçlerini, dermanlarını nasıl yaratabilirlerdi. İşte böylesine, senin erdemini ve kadınca bilgeliğini yaşamak istedim. Gerçekte; ikimiz de kalabalıklarımız için de tek başınaydık, bunun farkında olmak ama kabullenmemek; benim ve senin olmayan, inançsız-amaçsız hallerin içinden çıkabilecek kadar sabırlı olmamak, olan buydu.
Belki de; senin dostluğunu hak edecek kadar sana dost (olamadığımdan) ;
Senin beni anladığın gibi, ben seni anlamayı, bu gün kü hallerim de beceremediğimden;
Ya da senin için geç kalmışlığım ve fazla yürümüşlüğümden;
Anlamların farklılığı değil, algılamalar farklılığıydı belki de;
Senin güzelliğin, benim gülmezliğim hiç değil. Galiba; algılanması senin ve benim için aynı olan bir anlam; "benim özgürlüğümün prangalı bir esareti yaşamakta olması" ve benim "hayal kuramaz" hallerim di; senin bütün "karar düşüncelerini" yaratan.
Bilgelik; esaretin tutuklusu, özgürlüğü kendisi için isteyinceye kadar, kendini o prangalıdan "özgür" kılmaktır.
Gördüklerim ve düşündüklerim, benim için gerçek, senin için doğru olanlardır. Yalan olan belki de, kendi çukurumdan çıkış için seçtiğim yol du; ya da bu hallerim gerçekten bir çukurda mı olmakta; yoksa ben boyumdan büyük işler içinde mi boğuşup durmaktayım.
Bilinmeyen şeyler, yani benim tam anlayamadıklarım, gerçek niteliklerini göremediklerim;
Bu dünyanın "yalanlar çukurunda" , boyumdan büyük "gerçekçilik" oyununu senin için oynadığım mı...? Nihayetin de, artık sen de "olmadığı mı" biliyorum, yani artık ben "yok-sulum" sesinden...
Fakat; hala niye nefes almaktayım, neden ellerim yazmaya direnmekte, gözlerim niçin çiçekleri seçmekte ve ruhum, aklıma rağmen nasıl oluyor da hala üşümekte...
Senin söylediklerini gerçekten anlıyorum da, işte bunları bir türlü anlayamıyorum..!

Senin için, tüm benliğim ve inancımla dileklerimdir;

Günün ve gönlün,
hep aydınlık
sabahların beyaz,
akşamların mavi olsun
gecelerin ve uykuların,
sıcak başlasın
rüyaların da melekler konuşsun.

Arkadaşların,
eşin-dostun,
güzel insanların,
senin sevgilerini
sana sunsun.

Senin de
sevdaların,
sevgilerin,
aşkların olsun,
ama
dertsiz, tasasız
yüreklerden gelsin.

Ufku engin maviliklere bakan
evin,
bahçesin de gül'lerin,
yasemin'lerin,
karanfil'lerin kokulu olsun
ruhuna dinginlik versin.

Yoksulluk ve yokluk
yanından geçmesin,
gönlündeki bolluk
elinde varlık bulsun
ve mutluluğuna
sevinçler katsın.

Gözlerin,
ışıltılı gülsün,
göz yaşını sevinçle döksün
ve kötülük görmesin,
karanlığa aydınlık baksın
Tanrı'nın Işığı,
hep orada kalsın.

Saçların,
özgürce parlasın
rüzgarla sevgili,
yağmurla dost,
güneşle yaşam bulsun
bir tek
sevdalı eller dokunsun.

Dudakların,
şiirler,
şarkılar söylesin
gamsız, kedersiz ve neşeli
düşündüren, sevindiren
kelimeler dillendirsin
mutluluğun türküsünü seslendirsin
ve duyacakların,
söylediklerin olsun
elbetteki sen,
güzel söylersin
o sesinle hoş dersin,
üzmezsin!

Ellerin aramasın
annenin,
arkadaşlarının
ve sevdalının ellerini
senden uzaklıkları
bir parmak bile olmasın
sen uzanmadan
sana uzansın
bir çocuk gibi
sevgiyle tutsun
ellerini
yalnızca sevdiklerin.

Aklının gücü,
ayaklarına
yol göstersin,
yordam etsin
sevgiye,
mutluluğa yürütsün
yolların yeşil olsun,
seni yormasın
yokuşların düz,
düzlerin
dünyanın cennetine varsın;
bilgelik ve erdem seni bekler.

Bana inan,
bu dilekler senin
varlığına,
dostluğuna,
ve sevgine
saygıdandır,
sevmektendir;
hak edensin.

Dilerim;
aklın ve adın
şükranla anılsın.

Dilerim, yüreğin;
sevgiyi hep yaratsın
kendini
mutlu kılsın
gönlünü sıkmasın.

Dilerim;
ruhun sonsuza dek
huzurla yaşasın
ve huzur dağıtsın
kedersiz , kasvetsiz
sevginin cennetini
sen de yaratsın
o çocuk kadar
mutlu ol;
isterim...

Can-ı gönülden
olmasa da,
yine de dileğimdir,
bilmelisin:
Ola ki,
adım aklına düştüğün de
ya da
bir divaneden
sessiz
türküler duyduğun da;
Ben'sizlik,
çaresizliğin olsun..!

Biliyorum,
neden (?) diyeceksin;
Sen'sizlik, benim çaresizliğim olduğundan...

Ve eğer
cesaretin,
sessizliğimden doğmamış,
benliğin de ve ruhun da
ezelden beri varsa
yani adın,
cesareti barındırıyorsa;
aynı dilekleri,
benim için söylersin.
Yoksa..!

Merak etme
ben de
senin gibi duyarım...

Yazım tarihi: 05-01-2008 ; saat: 02.30

blog yazılış tarihi: 07-01-2008 ; saat:14.00

 
Toplam blog
: 61
: 762
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Sosyoloji, psikoloji, kültürel alanlar ve ilişkiler, insan ilişkileri ve ekonomi-politik ilgi ala..