Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '14

 
Kategori
Deneme
 

Sevginin ışığında yazabilmek ne güzel

Sevginin ışığında yazabilmek ne güzel
 

Sevelim, sevilelim. Dünya kimseye kalmaz.


Gelin tanış olalım

İşi kolay kılalım,

Sevelim, sevilelim,

Dünya kimseye kalmaz.

 

Yunus Emre

 

Sevgi ile ilgili bu yazıya çağlar ötesindeki tertemiz bir pınardan çağıldayarak akıp gelen, hiç kirlenmemiş, hep hayat vermiş bir nehirden bir damla ile başlamış olmak ne güzel.

 

Yunus Emre'yi anmak, anımsamak, anımsatmak ne güzel.

 

Çağdaş yaşamın çeşitli kirleri arasında yürümeye çalışan, her adımda biraz daha kire, ise, çamura değen insanına o zamanların doğal dünyasından ve o dünyanın gönlü temiz, bedeni temiz, giysisi temiz insanından bir mesaj ulaştırabilmek ne güzel.

 

Hani insan türü için çok önemli bir kavram olan zamanın bir an içine sıkışarak bizi bugünden o güne, bu günün kirli siyasetlerinden, hesaplarından o zamanın ve o büyük insanın içinde bulunduğu dünya hesaplarının gözükmediği ortamına, oraların saf, temiz varlık hesaplarına ulaşabiliyor olmamız ne güzel.

 

Bir an için onu dergâha odun götürmek için geldiği ormanda dümdüz ağaçlar keserken hayal etmek, o esnada dudaklarından dökülen

 

“incecikten bir kar yağar,

Yağar elif elif diye,

Deli gönül abdal olmuş,

Gezer elif elif diye” 

 

dizeleri ile yakalayabilmek. Sonra da Arapçanın ilk harfi elife tutunup varoluşun elifine, elifle gidilen bütün öteki başlangıçlara bir yolculuğa çıkmak; o yolculuk esnasında görmediklerimizi görmek, işitmediklerimizi işitmek, bilmediklerimizi öğrenmek ne güzel.

 

Yunus Emre'nin çağları aşıp bize ulaşan aydınlığında yeşerip büyümek ne güzel.

 

Çağdaş milyonlarca maddi araç, gerecin, onların insan cinsi üzerine talep, beklenti, umut, hayal şeklinde düşmüş sayısız gölgesinin etkisinden sıyrılıp o bir lokma, bir hırka ile yetinilen zamanlara ve inanışlara; açlıktan korkulmayan, toklukta, varlıkta kibirlenilmeyen ortamlara düşsel de olsa yolculuk yapmak ne güzel.

 

Taptuk Emre'nin Yunus'a ve bütün ötekilere üflediği anlayış ve inanışların yüzyılları aşıp gelen zerrelerinden birini olsun yakalayabilmek ne güzel.

 

Yolumuzun üzerinde olduğu için ziyaret ettiğimiz Pir Sultan Abdal'dan;

 

“Cehennem dediğin dal, odun yoktur,

 Herkes kendi ateşini götürür”

 

dizelerini heybemize hiç çıkarmamak kaydıyla koymamız,

 

Hacı Bektaş-ı Veli'den de

 

“Hararet nardadır, sacda değildir,

Keramet baştadır, taçta değildir,

Her ne arar isen kendinde ara,

Kudüs'te, Mekke'de, Hac'da değildir”

 

Dersini ezberlememiz ne güzel.

 

Önümüze gelen her insana Yunus diliyle seslenip “gelin tanış olalım” diyebilmek, dostluk elini çıkar hesabı yapmadan uzatabilmek, her türlü yanıta razı olabilmek, “dünya kimseye kalmaz” mesajının bilincinde olmak ne güzel.

 

Adem'i de Havva'yı da, Musa'yı da, İsa'yı da, Süleyman'ı da, İbrahim'i de ayırmadan sevebilmek, o ışığın her yansıdığı yeri, yüreği, yüzü fark edebilmek, ne güzel.

 

Mevlana'nın “insan bazen dünyalara sığmaz, bazen bir zerrede boğulur” aynasına bakıp çevremizde olup bitenleri anlayabilmek, “bazen biz dururuz zaman yürür, bazen zaman durur, biz yolcu oluruz” sözünün gölgesinde düşünebilmek ne güzel.

 

O büyük insanları, Yunus Emre'yi; Mevlana Celaleddin-i Rumi'yi, Pir Sultan Abdal'ı, Hacı Bektaş-ı Veli'yi ve bütün diğerlerini benim şu anda aklıma gelenlerle buraya yazdıklarımla yetinmeden divanlarına, kitaplarına, derslerine dönüp yeniden ve ayrıntılarıyla okumak, okudukça arınmak, netleşmek, güzelleşmek, insanlaşmak ne güzel.

 

İnancı, dini, yolu, felsefesi ne olursa olsun her insanı var edenin eşsiz bir eseri olarak görebilmek ve içindeki bütün duvarları yıkıp hepsine dostluk, insanlık, kardeşlik mesajlarıyla el uzatabilmek ne güzel.

 

Çok sınırlı ve yetersiz olsa da, böyle bir yazıyı yazabilmek, paylaşabilmek ne güzel.

 

Güzelimiz, huzurumuz, sağlığımız, mutluluğumuz bol, insanoğlunun ulaşabileceği en ışıklı yol da yolumuz olsun.

 

Bu dileği dile getirebilmek ne güzel.

 

 

11/10/14

10:23:31 

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..