Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '19

 
Kategori
Deneme
 

Sevginin Sesini Duydun mu Sen 6

İçimde bir kin kendime, bir öfke kendi kendime, bir umutsuzluk hayata, düş kurmalar ile boş verilmiş yaşama, uzakların İçimde bir kin kendime bir öfke kendi kendime, bir umutsuzluk hayata, düş kurmalar ile boş verilmiş yaşama, uzakların ötesine düşmüş öfke ve korkular kendi nefeslerime...
Sahipsizlik koyusuna kararmış gece ve gecenin içinde bir adam kendine küskünlükte…
Sonra sevgiye dair boş veriliş düşler, korkular ve içe dökülen çaresizlik hisleri ile nefes alma küskünlükleri…
Boşuna, hem de boşu boşuna yaşanmış çoğu geçmiş zamanları…
Unutulası düşlerin arasına doluşmuş çaresizlikler ve sevmenin yıllara uzayan sadakatine küskünlükler…
Ve zaman yarınsızlık umutları ile çoğalmış yaşam yıllarına sığınan ihanet darbeleri…
Ve kendine küskünlük, yarınsızlık düşleri ile korkuları barındıran sevgiye saygı inanışları…
Ve zaman sahipsiz düşlerin çoğaldığı çaresizliklerin yoğunlaştığı bir kesit zaman içinde umut güzel günlere…
Ve içindeki çıkmazlarla eskimeyen ruhun içinde hırpalanan umutlarla var olma savaşı kendi kendine…
Ve sevgi, ayaklarıma pranga vurulmuş bir zaman diliminde eskimek ve eskimenin içine sinmiş çaresizlik korkuları ile savaşta ki benlik…
Ve kendi kendine benlik direnci ile yaşama var oluş…
Ve sevgi ihanetin çemberi iken var gücü ile ruhumu hırpalarken dilimde dökülen cümle… “Sen de bir gün eskiyerek çürüyeceksin ruhsal yapının içinde…”
Ve sende ikiz ruhun oldukça çürüyecek yüreğin, çürüyen ruhunun yanında…
Şimdi beden zamanın korkuları içinde var olma düşleri kurarken, elbet sen de bu düşlerin içindesindir sanırım…
Belki de ruhunda var olan kaypaklık içindesindir sanırım…

Nasıl bir kıskaçtı bu sevgin, önceleri uğruna düşler kurar, sonraları umutlara ardı arkasına sarar bedenimi? Ardı arkasına bitimsiz zamanlardı beklentimde olduğun, sonra vuslata kapandı tüm umutlar ve sonra infazım oldu yaşama dahil düşlerimle.
Ardı arkası bitimsiz sevgimin ardında kalan düşlere düşünce varlığın ben umutlara düşerek nefes alır oldum yaşama…
İki geceye teslim ettim seni, biri bu günkü, diğeri bir ertesi gece…
Biliyorum ki karanlıklar senin yaşamını içine alır…
Hep sen, hep seni yazmak, hep seni düşlemek, hep senle yaşamak ve hep sen ile düş kurmak sevgiye, sevilip sayılmaya ve hep senle var olma düşleri kurmak, sahi hep sen kimsin ki beynimin kıvrıntılarında hüküm sürüyorsun, sahi sen dünlerde ölmedin mi, sahi sen dünlerdeki gecelerde düşmedin mi hayattan, bu gün sessizliğin hüküm sürüyorsa, zaten ölmüş değil misin sen, neyse o tarafta kal ki ruhum sükun bulsun sessizliklerde olsa da...
Şimdilerde kimlerin yüreğinde anlar olarak hatırlanacaktım?
Yaşamın dengesiz zamanlarını ruhuma göre yaşarken, kaç yıllık bir yürek yorgunluğuydu bu kıskaç içinde nefes almak?
Af edilemeyecek hangi belirsiz ve umarsız hareketlerim vardı, hangi yürekte nefret duygusu yaratan hareketlerim vardı? Sebebi olmayan hangi cümlenin rahatsız edecek yönüne imza attım ki sevgi adına af edilemez hislerle nefret duygularıma hükmedemez oldum?
Veya senin dediğin sevgim dediğim değil miydi ömrümü onun mutluluğuna adayıp yaptığım bu hata ile yılları içine alan acılanmaları yaşayıp öfke zinciri ile kendimi prangaladım, müebbete uzayacak zamana?
Sonsuz sevginin varlığı işlemişti içime ve sonsuz yaşam olamayacağına göre yaşamıma adadığım sevgim dediğimden var olan ihanetle değil miydi bugüne uzayan azap çekmelerim?
Bana söylediğin cümleler vardı “sevgiye” dair söylediğin cümlelerin devamında acıya dahil ayrılıklar vardı, acıyı içinde gizleyen ve biteviye devam eden sözlerin vardı, “çok sevmeye” dahil…
Ve yaşama dair cümlelerle hitap ederdin bana, ben düş kurardım, geleceğe dahil…
Şimdilerde ayrılığa dahil cümlelerin sonsuzluğunda nefes alırken, sana dair sadece “ah” edişler var oluyor tükenmeze dahil…
Anladım ki söz cümbüşüydü bunların birleşimi ömrün sonuna ulaşacak öfkelere dahil olarak…
Mustafa yılmaz
 

 
Toplam blog
: 53
: 110
Kayıt tarihi
: 21.10.11
 
 

Hayat mı hırçındı yoksa yazı mı? ..