Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '07

 
Kategori
Komşuluk
 

Sevilmek Ne Güzel!!!

Sevilmek Ne Güzel!!!
 

Bundan bir hafta önce bacağını çatlattı. Asıl niyet kafayı dağıtmakken O bacağı çatlatmakla yetindi. Kafa zaten çatlaktı, çatlakları ikiye çıkardı, hem bacak hem de kafa şeklinde idare ediyordu şimdi.:)

Bacağının çatlatmasının O'nu bu kadar mutlu edeceğini bilseydi kesinlikle daha önce yapardı. O kadar çok işe yarıyordu ki. Dostunuzu düşmanınızı tanıyordunuz, ne kadar sevildiğinizi ya da sevilmediğinizi görüyordunuz. Yanlız olup olmadığınızı öğreniyordunuz.

Tam 10 gün oldu alçıya alınalı ayağının. Her akşam tepsi, tepsi yemek taşınıyordu sadece oturduğu apartmandan değil mahalleden. Tanıdığı tanımadığı her insan geçmiş olsuna geliyordu. Bir sürü sıcak bakış ve aydınlık gülümseme doldu evi. Sohbetler, paylaşımlar. Alçısının ıslandığı ve erimeye başladığı bir gün üç araba birden tahsis edildi O'nu hastahaneye götürmek için.

Evdeki sütlerle ayağı iyileştikten sonra bir muhallebici dükkanı açmayı düşündü. Meğer ayağı kırılan insana çabuk iyileşsin diye süt götürmek adettenmiş. Yeni bir geleneğimizi daha öğrendi bu sayede. Bu adeti hayata geçirmesini gerektirecek bir durum oluşmazdı inşallah. O kadar mutluydu ki canının yanıyor olması hiç mi hiç aklına gelmiyordu. Sekiz senedir sakiniydi oturduğu mahallenin. Son bir haftada gelen insanların %90 ı evine ilk kez geliyorlardı.

Kendisi için bir seferberlik vardı ve O'da bu seferberliği hissediyordu. Bu O'nu mutlu etmişti evet. Yine de içi buruktu biraz. Beklediği ve geleceğini umud ettiği bazı insanların henüz telefon dahi etmediklerini görmeye buruktu, yolda yürüken,ya da arabaya binerken tutabileceği bir can el olmadığı için buruktu. "Eş denen varlık böyle günler için lazımmış" diye düşündü. Yine de ummadığı, beklemediği pek çok insandan gördüğü ilgi burukluğunu ört bas etmeye yetti bile.

Evde biriken yemeklerle bir ziyafet verilebilirdi.10 günde 2 kilo almıştı.Eee hem hareketsiz kalıp hem de çeşit çeşit gıdayla beslenirse kaçınılmaz sonuçlarına da tıpkı O'nun gibi katlanırdı insan. "Ne yapsam? dostlarımı çağırıp bir davet mi düzenlesem?" Son "10 günde ne aç kaldı, ne açıkta kaldı ne de madur kaldı. En çok da evine gelen sıcak bakışlı , gülmseyişle aydınlanmış yüzlerin aklından silinmeyip ruhudaki açlığı doyurmaları mutlu etti O'nu.

Üzüldüğü tek nokta gördüğü itibara karşılık kendisinin aynı icabeti gösterememesiydi. Gelen tabaklar boş dönüyor du, bunun en büyük sebebi de yemek pişirme pratiğini ve yeteneğini tamamiyle kaybetmiş olmasıydı. Evine geldiklerinde istediği kadar iyi ağırlayamıyor, misafirperverliğini gösteremiyoru. Aklında hep şu soru vardı "Ben bu güzel insancıkların hakkını nasıl ödeyeceğim?"

Komşuları O'nu mutu ettiler, bir o kadar da mahcup ettlier. İyi ki vardılar ve iyi ki bu mahallede yaşıyorlardı. Sevilmek,ilgi ve itibar görmek güzel şeydi. "Darısı herkesin başına!!!!" diye geçirdi aklından. Burada yaşanılan, görülen, örnek alınması gereken bir şey daha vadı ki,son zamanlarda sıkça ağızlara sakız olan komşuluk ilişkileri zayıfladı sözü pek de aslı aslatarı olmayan bir sözmüş. Kötü günlerinizde görebileceğiniz bir çift güler yüz kadar iyi bir ilacı yok hastalıkların, bir o kadar da etkili bir alçısı yok kırık ya da çatlakların.Sevgiyle kalın.
 
Toplam blog
: 167
: 1867
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

01/06/1967 Rize/fındıklı doğumlu olmama rağmen doğum yerimi hiç görmedim. Türkiye'nin hemen her ilin..