Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '16

 
Kategori
Güncel
 

Sevinmeli miyiz, yoksa üzülmeli miyiz?

Sevinmeli miyiz, yoksa üzülmeli miyiz?
 

Akşam, çarşı merkezine çıkarak gözlem yapmak istedim.

Amacım kahvelere ve son zamanlardaki ismiyle Kafelere gidenleri şöyle uzaktan da olsa gözlemlemek.

Birkaç kahveye girdim, oturanlar hep yaşları ilerlemiş insanlardı.

Gençler çok azdı.

Bu aslında güzel bir şeydi.

Belki sevinmeliydim, sevinmeliydik.

Demek ki kahveye gençler fazla takılmıyor, oyun oynayanlar hep orta yaşlılar ve yaşlılar.

Kafe diye tabir edilen yeni nesil kahvelerde ise, durum tam tersiydi.

Oturanlar çoğunluğu hep gençlerdi.

Belki fazla yaşı ilerleyenler yoktu.

Belki gençler oyun oynamıyorlardı…

Ama yanlış olan ve ters giden başka bir şey vardı.

Herkesin başı önünde, sohbet ortamları oluşturmuşlar görüntüsü var.

Herkes kendi halinde!..

Herkes kendi dünyasında…

Kimsenin, kimseye baktığı yok.

Kimsenin, kimseyle konuştuğu yoktu.

Neden mi, sebep mi?

Elbette ki günümüzün yeni baş belası olan akıllı cep telefonları!

Zaten bir onlar akıllı!

O telefona bakanlar, oyalananlar ise, sanki hepsi akılsız!

Yani akıllı insanların yaptığı, akılsız gibi kullanan akıllıların, kullandığı akılsız akıllılar! (Biraz acayip bir söylem oldu ama tıpkı tekerleme gibi)

Herkes gömülmüş cep telefonlarına, uyuşmuş vaziyette kendinden geçmişler!..

Yaşadıkları dünya yıkılsa, anlamayacaklar, duymayacaklar, görmeyecekler!

Etrafında neler olup bitmiş, fakında değiller!

Bir süre baktım, kimin umurunda, ne kafasını kaldıran ne de dönüp bakan!

Bir süre sonra,  benimde olan yeni akıllı telefonla, birkaç kez resimlerini çektim.

Ama yine de  ne bakan var,  ne de “ne yapıyorsun kardeşim!” diyen, diyebilen!

Hani hep söylenir ya!

“Maşallah, sohbetinize de doyum olmuyor!”diye.

İşte öyle!

Mübarekler toplanmışlar, bir sohbet ki, bir muhabbet ki, değmeyen keyfine!

Belki her biri bir yerden gelmiştir.

Belki birbirleriyle iki kelime konuşmaları gerekiyor.

Sanırım, neredeyse telefonla WATSAPP üzerinden hal hatır soracaklar!

Şimdi diyorum ki “acaba gençler kahveye gitmeyi sevmiyorlar mı, yoksa İnternet-Wi-Fi kullanımı bedava da ondan mı böyle davranıyorlar.”

Sebep ne olursa olsun, her geçen gün gençlerimi kaybediyoruz, internet ve baş belası akıllı telefonlara kurban ediyoruz.

Kahveye gitseler de büyük sıkıntı, cep telefonlarının esiri olsalar da…

Akıllı telefonları üretenler dahi bu kadar kullanmadıkları halde,  maşallah bizim gençler hepsinin yerine kullanıyorlar.

İnsan, derinden düşününce üzülüyor vallahi!

Geleceğimiz gençliğimizi kaybediyoruz, internet belâsına kurban ediyoruz.

Bir an önce bir şeyler yapmalı ve gençlerimizi bu durumdan kurtarmalıyız, ama ne yapmalıyız?

Düşünün, düşünün bence, hem de çokkk düşünün!

Gençlerimizin kahveye gitmedikleri sevinmeli miyiz, yoksa kafelerde akıllı telefonlarının içine gömüldükleri için üzülmeli miyiz, yoksa her ikisi içinde muhasebe yaparak, derinden bir ah mı çekmeliyiz?

Bilemiyorum, siz ne dersiniz?

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..