Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Süheyla Çalışkan

http://blog.milliyet.com.tr/haci

26 Ekim '08

 
Kategori
Deneme
 

Sevişmenin eski tadı yok...

Sevişmenin eski tadı yok...
 

Neredeyse bileklerimize kadar uzanan okul eteklerimizin altında ne olduğunu merak etmeden duramayan delikanlılarımız vardı o yıllarda sınıfta. Ne kimya ne matematik keserdi hızlarını, ellerinde ayna umurlarındamı dünya, uğraş babam uğraş iki kız çamaşırı göreceğim diye tüm ders boyunca eğilirlerdi yere. İşleri kolay değildi, sağlam bir sırta ve düzgün bir açıya ihtiyaçları vardı. Genelde de yakalanırlardı, etek altlarına bakmaya çalıştıkları kızlardan utanırlardı sonra.


Günümüz sapıklarından değillerdi, sayılı erkek dergilerinin dışında çıplak kadın görenlerin sayısı oldukça azdı. O meşhur sokakta tecrübe edinen birkaç şanslının anlattıklarını soluksuz dinlerlerdi. Oysaki anlatanların ilk korku geceleri en rezilleri olsa da övünmekti niyetleri, gizlerlerdi. Kendilerini eşlerine saklayan, elini tuttum hamile kalmış olabilirmiyim diyerek dert köşelerine yazan kızların cehaletleri ayrı bir hikayeydi. Erkek kadını hazırlardı, uzun uzadıya romantizm yaşanırdı saatlerde, yetişmeye çalışmazdı kimse az sonra başlayacak diziye, gidilecek bara, yemeğe. Birlikte olunan zamanların her saniyesi iliklere kazınırdı. Saftı o yılların kızları erkekleri, aşkın hem adı hem tadı vardı.

Etekler kısaldıkça, saçlar uzadıkça, uydu yayınları arttıkça, internet denen illet hayatın bir parçası oldukça, az kontöre çok mesajlar atıldıkça, ne o saflık kaldı, ne aşkların tadı.

Aynalar tarihe karıştı, sınırlar kalktı. Flört yaşı ilkokul sıralarına kadar indi, ilk tecrübeler sınıf arkadaşlarıyla yaşanmaya başlandı. Saklının cazibesi yitirildi, öpüşmeyen kızlar cahil ilan edildi. İddialara girildi kim daha çok fıstığı yatağa atacak diye. Skor tablolarına işlendi kızların adı, en popüler çocuğa ulaşmaksa, varsın yazsın isimler kimsenin umurunda olmadı.

“Savaşma seviş” sloganlarının atıldığı zamana karşı, bugünün durakları yavan. Hayatın her köşesi ulu orta ortada. Tenin tene değmesinin derinliğini anlayabilecek, anlamak isteyecek çok az insan kaldı. Sıkıştırılmış zamanlara sığdırılan, aradan çıkıversinin ötesine gidemiyor sevişmeler. Anlık arzuların, anlık tatlarında yaşanıyor bize bahşedilen bu muhteşem zevkler.

Çıplak geldik, çıplak gördük, çıplak gideceğiz. İki yaprak’tan modaya geçişin hikayesinde hangi döneme bakarsak bakalım giydirmenin asıl amacı aslında soymak.

Yaratılış amacımız doğrultusunda soyun devamını garanti etme görevini üstlenen, işte yalnızca bu nedenle spermlerini her fırsatta, her bulduğu yere bırakmayı seçen erkeğin kadını neden on binlerce yıllardır örtmek için uğraştığını anlamak zor gelebilir. Benim olanla benden başka hiç kimse çoğalamaz prensibi ile hareket eden bu varlığın gözüne, komşu tavuğunun kaz geldiği günlerde oldu elbette. Kadının gözü geç açıldı, diğer horozları fark etmesi biraz zaman aldı.

Etekleri kısalttılar, yakaları kapadılar, uzayınca etekler yakaları açtılar, dar kalçalı erkeklere daracık pantolonlar sattılar, göğüs kıllarına biter karılar kızlar, aç aç dedikçe açıldılar. Seksi olmanın dayanılmaz arzusu çığlık atarken içimizde hangimiz karşı gelebildik ki bu dayatmalara.

Dün bugünden ve yarından farklı sunulsa da Adem ile Havva’ya çıkıyor bütün yollar. Dünyayı üreme üzerine kurdular, üredikçe üremenin tadını almayı unutturdular. Hücrelerimize yazılmış, şifrelerle kilitlenmiş sevişmenin eski tadı yok artık.

 
Toplam blog
: 58
: 550
Kayıt tarihi
: 15.10.08
 
 

Yeni başlangıçlar üzerine sınadı beni Yaradan, altından kalkacak gücü de beceriyi de verdi şükür,..