Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '08

 
Kategori
Haftasonu
 

Seviyorum ben bu şehri!!!

Deli ediyor bu şehir beni. Çıldırtıyor, kışkırtıyor. Seviyorum ben burayı. Sanki bana hep sevinç veriyor, heyecanlandırıyor.

Şu deli güneş mesela... Deminden beri gözü, yüzü üzerimde. Pencereden usulca sokulup, beni sıcacık ısıtıyor. Ve kışkırtıyor işte! Beni deli ediyor. Zaten zor tutuyorum kendimi ben... Şu kış gününde... Böylesi güneşi ve sıcağı bulmuşken şu yaşanılası şehirde.

İçimdeki deli kız" Hadi" diyor habire. " Bak, belki yarın böyle olmayacak bu hava. Gülümsemeyecek güneş sana. Ve belki hayat da! Bu fırsat ele geçmez bir daha. Koş, at kendini berrak denize, huzurla."

"Yok artık!" diyor akıllı ben." Olur mu öyle şey, bu kış günü. Vallahi deli der herkes sana."

"Amaaaaan! diye burun kıvırıyor içimin delisi. Hem güneş kışkırtıyor onu hem de okuduğu romandaki ihtiyar deli. Kabına sığmıyor çünkü o da. Vücudu; dipdiri, genç ruhuna çook ihtiyar geliyor çünkü. Öyle deli ki o da, çıldırtıyor benim deli tarafımı. Şu güneşte bir yandan...

Gözümü şu pencereden bir alabilsem... Aklımı da şu berrak denizden!!!
Amaaan, napalım! Bir daha geçer mi bu fırsat ele. Şu mayo da nerdeydi? Bi cesaret gideyim bari. İki adımlık yer zaten. Millet denize girmek, bu güzelliği hissedebilmek için saatlerini harcayıp, uzun uzun yolları teperken...

Deli, meli! Beğenmeyen küçük oğluna almasın efendim!!! Derdimdi sanki.

Hadi bakalım deli güneş, ayarttın beni, uyduk bakalım sana. Birde romandaki ihtiyar deliye...

Neyse sahil de boşmuş zaten. Ohhhh! Ne iyi. Baksanıza şu manzaraya... Çıldırmamak, dellenmemek mümkün mü? Nasıl sıgayım ben kabıma? Odalara, evlere nasıl kapanayım ben, bu güzellik zihnimi işgal etmişken...

Bir yanımda gri-mavi güzelim dağlar, bir yanımda berrak ve olabildiğince dingin, huzurlu deniz ve diğer yanımda da sevdiğim şehrin yeşil, mavi ve haki renklerle karışık silueti. Ve tamda bunun üzerine, engin maviliği ve pamuksu bulutlarıyla gökyüzünü de ekleyin gözünüzde canlanan o güzelliğe.

Veeeee... Tutamıyorum kendimi artık. Çünkü seviyorum ben bu engin ve masmavi denizi. Bu sonsuz suya aşığım ben. Ne de güzel! Anlatılmaz ki! Doyulmaz bir keyif bu. Yunuslar gibi, neşeliyim ben. Dalıp dalıp çıkıyorum suya. Yeniden ve yeniden... Çukulata havuzuna düşmüş bir çocuk gibiyim. Hazzı anlayın artık...

Ve özgürlük... Tam da şu anda, şimdi, burada. Tam da bunu yaşıyorum şimdi. İçimdeki coşku sularla beraber fışkırıyor dışarı. Ufka bakıyorum, dört dönüyorum suyun içinde. Hiçbir güzelliğini ve coşkusunu kaçırmak istemiyorum tabiatın. Nasıl da birleşiyor denizin parıltılı mavisi, gökyüzünün sonsuz çivit maviliğiyle... Dalıyorum, çıkıyorum, coşuyorum ben. Çıldırıyorum. İyiden iyiye kopuyorum ben. Böyle bir güzellik kaç kez yaşanır ki hayatta? Sevdiğinin sana ilk kez dokunuşu gibi... Her yanım ürperiyor heyecandan... Ohh be! Hayat bu!!!

Hemen geliveriyorsun aklıma işte! Şimdi diyorum; ben parçalansam, bu denizde hücre hücre su olsam. Sonra da buhar olsam deli güneşin yardımıyla. Göğe kadar uçsam. Sonra rüzgardan rica etsem, beni senin şehrinin üzerine gönderiverse... Ricamı kırmaz herhalde! Sonra yağmur olsam ben, damla damla yağsam şehrinde... Tam da senin gözlerine, kirpiklerine, dudaklarına yağsam. Şimdi de... Tenine dokunsam, süzülsem oradan, daha da içerilere... Oradan yüreğine sızıversem, saklansam yüreğinde, kimseler bilmeden... Kalsam orada, orada o sıcacık dingin limanda... İzin versen. Sende hissetsen beni, bilsen... Saklansan sende benimle... Sonra ikimiz burda yine bu sahilde hayat bulsak... Yanımda olsan. Bu coşkuyu, deliliği, özgürlüğü, ıslaklığı, üşümeyi beraber yaşasak...

Evet, doğru tahmin!

Üşüdüm...

Hey, deli güneş, saklama sakın yüzünü bulutların arasına. Sana en çok az sonra ihtiyacım olacak. Yok öyle kışkırtıp, çıldırtıp ortada bırakmak!

Ah bu keyif de nasıl bırakılır ki? Zor, çoook zor! Ama ne yapalım, zatürre olmadan da çıkmak lazım! Hem tadı damağımızda kalsın ki; unutmak mümkün olmasın. Şöyle birkez daha dalıp çıkayım, bu görüntüyü belleğime iyice kazıyayım da, bir sonraki delilik seferine kadar kalsınlar benimle.

Hımmmm. Muhteşem...

Bu keyfin üzerine (tabii fazlaca da serinliğim!) hemen bir çay demlemeli eve gidince. Karanfilli, mis gibi. Sıcacık...

Ben çayımı içerken seni düşüneceğim yine, zihnime kazıdığım güzellikler eşliğinde hemde... Gri-mavi özgürlüğün zirvesi dağlar, berrak, dingin, huzurlu deniz ve sevdiğim şehir...

Tüm deliliğim, coşkum ve aşkımla bir sonraki sefere görüşmek üzere...

 
Toplam blog
: 8
: 1647
Kayıt tarihi
: 26.10.08
 
 

Aşka aşığım ben. Ve hayata ve yaşamaya, doyasıya. Hüzünlerimi de, elimdeki güzelliklerin farkına var..