Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '15

 
Kategori
Öykü
 

Şevket Bulut'tan bir hikaye ( 1 )

Şevket Bulut'tan bir hikaye  ( 1  )
 

Hikayeci yazar Şevket Bulut ( 1936- 16 Eylül 1996 )


Son zamanlarda elime geçen öykü ( hikâye) kitapları oluyor. Zevkle okuduğum bu öykülerin yanı sıra hiçte iştahımı açan öyküleri bulamıyorum. Bunların bir kamsı yavan geliyor. Bu öyküleri okurken Kahramanmaraşlı Şevket Bulut aklıma geliyor. (1936- 16 Eylül (1996) .Şevket Bulut’u aramızda ayrılışının 19. Yılında rahmetle ve saygıyla anarken kitaplığımda bulunan “Kefensiz Ölüler” kitabından bir iki kez zevkle okuduğum bir hikâyesi vardır. Bunu özellikle öykü, hikâye yazan arkadaşlarıma örnek olması bağlamında sunmak istiyorum.  Öyle sanıldığı zaman hikâye kolay kolay yazılmıyor. Sözü uzatmadan “ HALO MECİT’İN FİRARI! Başlıklı öyküsünü sunuyorum:

Cezaevi müdürü Ragıp Bey zile bastı. Gardiyan saygıyla içeriye girdi.

-      Buyrun Efendim?

-      Bana başgardiyanı çağır!

-      Başüstüne efendim…

Başgardiyan beş dakika sonra, müdürün huzurundaydı. Müdür, dalgın dalgın başını kaldırdı. Çok yorulmuştu. Sabahtan beri mahkûmların dosyalarını inceliyordu… Göreve yeni başladığı için çok hevesliydi.

-      İhsan Efendi, dedi. Bana şu Halo Mecit hakkında bilgi ver. Kimdir bu adam? Buraya geleli 15 gün oldu…Hergün bu heriften sözediliyor…

İhsan efendi yutkundu. “ Müdür, müdür…Sen bu azılı katili kötü kafaya taktın..Gayen kendini göstermek amma,yanlış adam seçtin. Senin gücün Halo( dayı) Mecit’e yetmez.

-      Bu Halo Mecit, çevrenin en azılı kabadayısı müdür beyim. Zaten Halo “ demek,”dayı” demektir… İçerde, dışarıda sayısız adamı vardır…Türkiye’de sıkıştırılınca Suriye; orada taciz edilince de Türkiye’ye geçer… Külhanbeydir, katildir, amma; hiçbir haksız işi yoktur. Adam vurmuşa, cana gelmiştir. Ev soymuşsa, fakir, fukara için soymuştur.

-      Adamdan, saygıyla bahsediyorsun İhsan Efendi, dedi. Bir devlet görevlisisin, bir mahkûmdan böyle sitayişle bahsetmesi, hayra alâmet değil…

-      Siz onu tanımıyorsunuz efendim. Cezaevine gireli 13ayoldu; onun girmesiyle mahkûmlar arasında çıkan bütün olaylar durdu. O iç avluda holta (volta) atarken , hiç kimse dışarıya çıkamaz…O ranzasında yatarken, hiç kimse yüksek sesle konuşamaz.O safraya (sofra), oturmadan, hiçbir mahkum safraya dahi oturamaz…Halo Mecit deyip de geçme müdür beyim. Bütün gardiyanlar onun sayesinde rahat ettiler…

-      Peki, o tahliye edilse bile, yatağının dönünceye kadar boş kaldığı doğru mu?

-      Evet doğru… Zaten ömrünün yarısı cezaevinde geçmiştir. Birkaç yıl önce, dul bir kadının zorla ırzına geçen iki kişiyi vurmuştu… Uzun süre, devlet güçleri tarafından aranıyordu. Adamı bir türlü yakalayamadılar… Gazetelerde af haberi çıkınca, gelip teslim oldu. Düşmanları bile, onun mertliğine hayrandılar… Yapacağı her fiili insanın yüzüne karşı söyler. Siz onu eskiden görecektiniz… Ele-avuca sığmazdı. Şimdi akıllandı. İslâh-ı nefs eylemiş. Namaz kılıyor… Ağzından kötü kelam çıkmıyor… Bence, idareye çok büyük yardımları oluyor.

-      Hele şu herif buraya çağır… Bir de ben göreyim. Şunu da bil ki, ben cezaevinde külhanbey barındırmam. Herkese eşit muamele yapılacak… Bugünden tezi yok, bu herifin yatağı üçüncü koğuşa taşınacak!

-      Aman efendim..

-      İtiraz istemem… Adamı buraya çağır… Bakalım nasıl bir adammış?

İhsan Efendi geri geri çıktı. “Lahavle” çekti..”Dünyada toy olacaksın”,diye mırıldandı.”Bu adam,ölümüne susamış..,Şimdi ben, Halo Mecit’e meseleyi nasıl anlatayım? Tanrım, sen bana yardım et!” Merdivenlerden indi,..İç avluya doğru yürüdü....”En iyisi , Gardiyanlardan biri çağırsın..Ben hiç devreye girmeyeyim…” diye düşündü…

-Arif..

- Buyur İhsah Abi?

- Halo Mecit’i acar müdür istiyor? Yanına iki kişi daha al; Mecit’i idareye götür. Aman herife tembih et: Müdür toydur, sert konuşursa, idare etsin. Bakarsın, karşılık verir; huzurunuz kaçar…

- Olur İhsan Abi,,.

Halo Mecit çağrıldığı an, nargile fokurdatıyordu…” Beni görmek istiyorsa, gendi buraya gelsin “…Bu nasıl müdürmüş? Bizim bildiğimiz müdür,önce koğuş koğuş gezer, mahkûmlarla  tanışır..Bu adam eski köye yeni adet mi getiriyor?”Mahkûmlar eline, ayağına sarıldılar,”Âmânı bilin mi Mecit Ağa” dediler… “ Herif daha yeni geldi… Yol- Yordam bilmiyor. Disiplin tedbirleri alır, koğuştan koğuşa geçemeyiz. Böyüklük sende kalsın… Madem ayağına çağırmış, get bakalım… Belki seninle önemli bir şey konuşacaktır…” Üç gardiyanla Halo Mecit müdürün odasına girdiler. Mecit müdürü görünce, hayret ette…”Daha bıyığı yeni terlemiş… Şu devletin işine akıl-sır ermez. Süt çocuğunu müdür diye katillerin arasına gönderir.”  

-      Buyur müdür, beni emretmişsin…

Müdür, karşısındaki adamı baştan ayağa süzdü:  İri, yarı. Pehlivan yapılı, otuz, kırk yaşlarında karayağız bir insandı. Çok heybetli bir görünüşü vardı…Konuşmasıyla, davranışlarıyla insanda saygı uyandırıyordu.

-      Demek Halo Mecit sensin ha?

-      Heye müdürüm..Emret..Sayende  Halo Mecit benim..

-      Bırak yılışık yılışık konuşmayı… Hem ben, sana “otur” demedim..Kalk ayağa..Karşındakinin kim olduğunu da unutma!

-      Pekey müdürüm, kızma, biz seni ayakta dinlemesini de bilirik…

-      Laubaliliği bırak,. Bana “sen” demeye hakkın yok!

Halo Mecit elini koca bıyığına attı..Başını sağa , sola çevirdi.Zoraki şekilde gülümsedi.”Tıfıl herif, bize gözdağı vermeğe çalışıyor…”

-Olur beyim…Bir daha sen de demem..

-Gardiyanlara, “ siz de dışarıya çıkın” diye mırıldandı.

- Demek birinci koğuşta kalıyorsun ha?

- Sayende beyim,…

-Bırak yapmacık dalkavukluğu…”Sayende” deyip durma!…Seni oraya ben yerleştirmedim. Tahliye edildiğin zaman da ranzan boş dururmuş öyle mi?

- Bilmem..Gardiyanlara sor…

Müdür,“Kabahat seni böyle şımartanlarda!”diye mırıldandı. Eli titriyor,sigara  yakarken, kızgınlığı iyice belli oluyordu.Zile bastı.İçeriye nöbetçi gardiyan girdi.

-      İhsan Efendi nerde? Çabuk çağırın gelsin….

-      Başüstüne efendim..

İki  dakika sonra,İhsan Efendi titürek adımlarla odaya girdi:

-      Buyrun müdür bey?

-      Şu andan itibaren, bu adam üçüncü koğuşta yatacak.

Halo  Mecit, ölüm fermanını duymuş gibi oldu. İyice dikeldi.

-      Benim haysiyetimle oynama müdür, dedi. Üçüncü koğuş bana göre değil. Ben, üçüncü koğuş mahkumu değilim.

-      Benim nazarımda, bütün mahkumlar aynıdır.Sana ayrı bir imtiyaz tanıyamam. Çık dışarı.. Konuşmamız bitmiştir.

Halo Mecit, bir heykel gibi donuktu. Bir kaşını kaldırdı:

-       İhsan Efendi, bu senin müdürün ne  diyor?

-      Valla bilmem ağam, Emir  böyük yerden… Aha sen, aha müdür bey…

Müdür,”götürün” diye eliyle işaret etti.”Daha fazla konuşmaya lüzum yok!” Halo Mecit’i odadan çıkardılar.

Başgardiyan, müdüre bütün gücüyle yalvardı.

-      Beyim, bırak adam yerinde kalsın. Mahkûmlar üzerende böyük bir nüfuzu vardır. Sonra, tüm mahkûmlar isyan ederler.

-      Bırak zırvayı İhsan Efendi,Böylesi adamlara devlet gücünü göstermek gerek.. Yumuşak davrandıkça, böylesi tipler daha çok şımarır...

-      Sen daha çok yenisin  müdür beyim…Devletin gücünü göstermek, disiplini sağlamak muhakkak ki iyi şeydir. Ama,uyuyan yılanın kuyruğuna basmak da doğru değildir.Bükün koğuşlarda bir ahenk, bir dostluk hüküm sürmektedir. Bunu, Halo Mecit ( dayı ), sağlamıştır. Disiplin sağlayacağım diye, mevcut disiplini bozarsa, iki günün içinde harcanırsın. Belki yenisinde bilmiyorsun. Cezaevinin kendine has kanunları vardır…Meydancı, ıbrıkçı, baş, kıç, herkes bir görev yapar.Mahkumlar suçlarına göre, yatacaklardı yıla göre ayrı muamele görürler…İçerdeki kanun  ve nizam, devletin kanun ve nizamına benzemez…Oturmak, kalkmak, yemek , içmek her bir şey kaideye bağlanmıştır. Mahkûmlara fazla müdahale edersen

, sevilmezsin… Akıllı kişi odur ki,  söyleyeceği sözü başkasına söyletir; yapacağı işi de başkasının eliyle yaptırır. ..Neyi gerçekleştirmek istiyorsan, emir ver; biz yerine getirelim…

-      Çık dışarı  bana…Buranın amiri benim…Bana akıl vermeye de kalkışma!..

----------------------------

devam adecek…

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..