Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Sevme sanatından haberdar mısınız? (3)

Sevme sanatından haberdar mısınız? (3)
 

.


Bugün aşk ile ilgili yazı dizimizin üçüncü bölümünü yayınlıyoruz.

İlk yazımızda da belirttiğimiz gibi bir şeyler hep eksik kalacağından aşkın tanımını yapmıyoruz.

Bu yüzden aşkı oluşturan kavramlara değinmeye çalışarak, aşkı kendiliğinden ortaya koymaya çalışıyoruz.

Zaten aşk nedir? deyip tanımını yapmaya çalışmak, herhâlde yeterince saçma olurdu.

Siz bugüne kadar aşk nedir? deyip ansiklopediyi açan birisini duymadığınıza göre…

Çünkü öyle kitaplarda yazıldığı gibi değildir bu mesele.

Argodaki ince iş tabiri boşuna kullanılmamıştır.Tanımlamalarla olacak iş değildir yani.

Konu aşk olduğunda, herkesin kendine göre yaşadığı bir duygu düzeneği vardır.

Bugün ise biten bir ilişkide “kaybettiğiniz kimdir ?” şeklinde soru sorup konuyu incelemeye devam edeceğiz.

Evet !

Biten bir ilişkide erkek kadınını, kadın da erkeğini kaybetmiştir.

Kaybettiğimiz, aşık olup da kaybettiğimiz kimdir? sorusuyla altını çizmek istediğimiz nokta aslında gayet açık.

Nişanlılığı alalım örneğin…

Teorik olarak, genç bir bayan, nişanlısından ayrılmış ve çok üzgün olsun.

Kendisine sorulması gereken tek bir soru vardır; ‘kaybettiğiniz kimdir, kimden ayrıldınız da bu kadar üzülüyorsunuz?’

Cevap olarak nişanlımdan ayrıldım diyorsa ona üzülmemesi gerektiğini söyleyebiliriz.

Çünkü nişanlısından ayrıldıysa kendisini bir daha nişanlarız olur biter.

Ama cevap olarak nişanlısının ismini verip, ‘O’ ndan ayrıldığı için üzüldüğünü belirtiyorsa, işte aşk budur.

Nişanlısından ya da erkek/kız arkadaşından ya da eşinden ayrıldığını söyleyen kişi aslında kaybettiği kişiye ağlamıyordur.

Farkında olmadan, altını çizerek söylüyorum, kaybettiği ‘sosyal ilişki biçimine’ ağlıyordur.

Bu kaybettiği ilişki biçiminin ona kaybettirdiği itibara ağlıyordur.

Ona üzülüyordur.

Yoksa ‘O’nu kaybettiğine üzülmüyordur.

Ayrıldığı kişinin ismini söyleyen ve ‘O’ nu kaybettiği için ağladığını söyleyen ise gerçekten aşık olandır.

Kaybettiği ‘aşkıdır’ çünkü.

Hani eskiden bir ayrılık şarkısının sözlerinde dinlemiştik.

Sevgilisinden ayrılan bir divane, şarkıda şöyle diyordu; ‘…şimdi arkadaşlarım bana seni soracak, o zaman ne diyeceğim?’

İşte sevgilisini kaybettiği için üzülen yani ‘O’ nu kaybettiği için üzülmeyen ve gerçek aşkı yaşayamamış ama yaşadığını zanneden bir düşüncenin şarkı sözlerindeki izdüşümü.

Hülâsa; siz birisini, örneğin sevgilinizi, eşinizi, nişanlınızı, karınızı ya da kocanızı kaybettiğinize mi yoksa ‘O’ nu kaybettiğinize mi ağlarsınız ?

Bu soruya vereceğiniz cevap sevme sanatından haberdar olup olmadığınızın da habercisidir aynı zamanda.

Bir sonraki yazımızda değişik bir aşk türü olan, oksijen çadırında aşk konusunu işleyeceğiz.

Sabrın sonu ile

 
Toplam blog
: 269
: 1885
Kayıt tarihi
: 08.01.07
 
 

Kabataş Erkek Lisesi Matematik (1992) Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Mak..