- Kategori
- İlişkiler
Sevmek için güvenmek gerekmez
Sevgi güvene bağlanıyor, birbirinin yerine konuyor, hatta sevmek güvenmektir diyen var.
Öncelikle nasıl bir sevgiden bahsediliyor; “aşk” anlamındaki sevgiden mi, “insanları sevmek” anlamındaki sevgiden mi?
Gerçi fark etmiyor; zira aşk zaten elimizde değil. İnsanları sevmek onlar hakkında iyi düşünmektir, güvenmediğimiz kimselere düşman mı olacağız?
Ben sevgi ile güven arasında bağlantı kuramıyorum.
Bu daha çok sevgi değil de birilerinin şemsiyesi altına girmekle ilgili.
Sevdiğimiz yahut bizi sevdiğini söyleyen kimseye güvenmek isteriz elbette; ama bu, iyi bir insan olduğuyla değil sevgisinin gerçek olup olmadığıyla ilgilidir.
Bizi it de sever köpek de; keza biz de öyle; gönül seçmez, burada neyin güvenini arayacağız ki? Güvenmesek âşık olduğumuz kişiyi bırakacak mıyız; aşkın iyilikle alakası yoktur.
Ben ancak iyi bir insana âşık olabilirim diyemeyiz; gönlümüzü kaptırdığımız kimsenin iyi ve güvenilir biri olmasını dileyebiliriz.
Öyle ki sevginin yerine güveni koyan var, güveneyim yeter diyor; bu aşk değil sığınma.
Güvenmeden severiz şansımız varsa melek gibi birine düşer aşkın dışında insanlığından da mutlu oluruz; ya da tersi.
“Bu iyi biri değil, buna âşık olmayım” dersek kuru insanlığa (bu arada insanlığa âşık olunmaz)razı olmamız lazım.
Bu konuda ben gönlümün sesini dinlerim ve nefsime de uyarım. Severken akılla filam işim olmaz.
Aşkın acısı vardır, mutlaka bedel ödersiniz. İşte bu aşk acılarının Leyla’sı/Mecnun’u olamayan sığınmacı zavallılar sevmeyi güvenmek sanırlar!