Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Sevmek

Sevmek
 



Sevmek bir yerdeki sabah gibi.

"Sevmek bir yerdeki sabah galiba Beni bir türlü oraya götürmediler"
Sevgiyi başkalarından bekleyen bir insanın duygularını anlatıyordu bu dizeler..
Her sevginin başlangıcı, insan yaşamında güneşin doğduğu andır elbette.
Oysa, çaba harcamadan, birilerinin kendisini sevmesini bekleyenler başarılı olamazlar hiçbir zaman...

Ne sazı konuştururlar, ne neyi üflerler, ne de şiire varır dilleri...

İnsanin bir ömür boyu peşinden koştuğu sevmek nedir peki?
Yüreğin bir başkası için çarpması mı?
Suyun yüzünde, yapraklarını ağır ağır açan bir nilüfer mi yoksa?
Göç mevsimi, yaralı eşini kanatlarıyla örterek ölümü bekleyen yaban kazlarının vefası mı?
Ya da kayayı delen tomurcuğun direnci mi sevmek?
Kan ve gözyaşından oluşmuş bir dünyanın ortasında bile, insanı insanla kucaklaştıran duygu mu?

Ya sevilmek?
Bir başkasının bakışlarından biricik olduğunu anlamak mı sevilmek?
Yürürken başı biraz daha dik, dudak kıvrımlarını uçarı, adımları hafif kılan, sevilmek mi yoksa?
Sesin, sıcacık bir hoşgörüye bürünmesi, bütün canlılara yönelik sevecenlik, artan coşku, sevilmekten mi hep?

Ya nedir sevmemek?
Küçük hesaplarla ölçüp biçmek midir karşıdakini? Hoyrat bir rüzgârın, özenle dizilmiş saksıları devirmesi mi?
Dalganın saldırması mı, adı özlem olan bir kayığa?
Koparıp bir çiçeği yakaya takmak mı yoksa?
Kekliği kafese kapatmak mı, siyah örtüler altında ürkek doğasız bırakıp, avlarda tuzak olarak kullanmak mı sevmemek?
Canlıyı soyuna nankör kılmak, sonra insanlık dersi vermek mi yoksa?
Bir yudum su uzatmaktan üşenmek mi sevmemek?
Gülümsemekten kaçınmak, okşamanın ince kıyılarına inmemek mi asla?

Sevilmemek nasıl bir duygu peki?
Yavru kedileri boğmak mı oyun diye?
Kalın topuklu çizmelerle ezmek mi başakları ya da çocukları?
Nedir hiç sevilmemek?
Bir çölün ortasında durmadan susamak mı?
Kapıları dinlemek mi binbir korkuyla? Para biriktirmek mi aç karnına?
Ökseler, pusatlar yapmak dalları ok gibi sivriltmek mi?
Yaz günleri ateşler yakmak mı kocaman bir şehrin ortasında?
Ölümü izlemek mi keyifle? Nedir sevilmemek?
Ne kadar yabancılaştırır insanı insana?

Havada uçuşan bir sözcük müdür sevgi?
Sezilir mi, tutulur mu, görülür mü? Nasıl bilinir varlığı?
Yalnızca yokluğunda mı anlaşılır tadı?

Önce kendini tanımakla başlar sevgi. Kendini onarmakla başlar...
İnsanın, insan olma bilincini, aklıyla, yüreğiyle duymasıyla başlar...
Doğanın ve yaşamın bir parçası olduğunu anlamasıyla...
Yaşam benim için var. Su benim temizliğim.
Ben suyu en uzak dallara taşımalıyım...
Sonra insan var... Doğanın en güzel ürünü...
Üç bin yılda ayağa kalkmayı öğrenen ve beni bugüne hazırlayan insan...
İlmek ilmek örülen kültürümün ilk halkası...
Bir insana duyulan sevgiyle başlayan yaşam...


Peki nedir sevgi?
Birlikte bir gülüşü uzatmak, acıyı paylaşıp azaltmak belki de. Aynı duaya el kaldırmak. Dokunmak biraz. Kanın, damarlardan akışını hızlandırarak duymak insanın sıcaklığını...
Aynı anda görebilmek bir şimsek çakımını... Ocağı birlikte üflemek ısınmak için... İnsan olmanın o eksikliğini güzelliğini sezebilmek karşılıklı. Tamamlayabilmek birbirini...

Bir türlü önleyemediğimiz o ses: "benim onurlanacağım kadar önemli ama benden bir adım geri..." diyorsa eğer, o sesi susturabilmek...

Koltuklara, halılara, kristallere, markalara gösterdiğin özenin çok fazlasını gösterebilmek bir insana... Duygularını, düşüncelerini anlamaya çalışmak. Özlemlerini aramak birlikte...

Benim ol ama benden bağımsız bireyliğini de koru. Olduğun gibi kal ama çoğalsın, zenginleşsin içinin erdemi... Seni ilk sevdiğim gün gibi sürdür kişiliğini ama durmadan gelişelim birlikte... Birlikteliktir sevgi... Kimsenin kimseyi kullanmadığı... Kimsenin kimseye hükmetmediği... Kimsenin kimseyi mülkiyetine geçirmediği...

Önce beni bekle duraklarda, sonra bekleyeni olmayan bütün yolcuları...
Önce benim için bir şarkı söyle, sonra bütün sağırlar duysun sesini...
Beni sev!
Öyle sev ki, bütün insanlığı kucaklasın sevgin.

(alıntı)

Sevgiyi başkalarından bekleyen bir insanın duygularını anlatıyordu bu dizeler...
Aslında çok daha fazlasını anlatıyorlardı, severken çoğumuzun sabahladığı özlemle kucaklamaya çalıştığı yeni güne götürülmeyi beklemek... Bu nasıl bir sevgidir ki beklemekle geçirebilmek gitmek için çaba harcamamak harcayamamak...

Gecenin karanlığını gece de bırakıp yeni bir güne sevildiğini bilme duygusuyla uyanabilmek... Çok uzun zamandır hatırlayamadığım ama hatırlamaya çalıştıkça güneşin aydınlık ama henüz yakıcı sıcaklığını hissetmediğimiz ruhumuzu tatlı bir serinlik sardığı zamanlardaki ürpertiyi unutamadığım anlardır bu anlar...

Sevmeyi karşılıklı vermek bilmem bu düşünceye zaten bir türlü sıcak bakamamışımdır...

Sevgi de başarılı olmak nedir? Bunun karşılığı bunu bile bilemem... Sevgide başarı değil, sevgide ortak noktayı yakalamak aynı gözden bakıyormuş gibi bir bütün olabilmek önemli hayatta...

Belki de en akıllıcası sevdiğini hissettirmeden sevebilmek... Ama ara sıra sevdiğini dokundurabilmek yüreklere...
Gerçekten insanın peşinde koştuğu bir ömür boyu sevmek mi? Yoksa taşıdığın sevgi yükünü başkalarına pay edip, paylaşabilme ve çoğalma isteğimi düşünün...

Sevmek bitkilerde ve hayvanlarda bile nasıl dile geliyor... Yaban kazı ve tomurcuğun kayayı delmesi gibi... Ben bunu terkedişlerde bile, giden karşı tarafta olsa üzülebileceği ihtimalini düşünerek hem kendimiz hem onun için yanında olma çabasına benzetirim...

Belki de olmaması gerekeni ümitsizce yapabilme isteğimizi... Ve sevmeyen bir yürekte tomurcuğun yeşermesi gibi...

İnsanı insan yapan sevme isteği mi? Sevilme isteği mi? Sevilmek tabii ki ruhun görünmemiş bir el gibi okşanması ondan duyulan mutluluk ve sevme isteğimizin asi bir çocuk gibi dizginlenemiyeşi...

Sevmemek belki de en kötüsü bu... Bu duyguyu hiç bilmeden hayata gözlerimizi yunmak... Bu belki de kayıpların en büyüğü, bir kişiye içten bir seni seviyorum diyememek...

Havada uçuşan bir sözcük müdür sevgi? Belki de doğru olanı bu ne zaman çarpacağı belli olmayan çarpması için yüreğimizi önüne koyduğumuz, kimi zaman hızlı çarpmalar sonucu parçalandığımız, toparlanamadığımız zamana sığındığımız anlar mı?

Yanlızca yoklukta değil anlaşılır tadı... Varlıkta da tatlandırmalı hayatımızı...

Sevgi demek; eksik yanlarımızı tamamlayabilmek birlikte demek...
Sevgi demek; yoktan varoluş birlikte demek...
Sevgi demek; ........ diyerekten gider...

En önemlisi şartlar ne olursa olsun birlikte çıkılan yolda yarı bırakmamak demek...

Kısacası sevmek ben- sen değil biz diyebilmek...
Eksi- artı değil bütünüz diyebilmek...
Sevgi de malubiyet yada galibiyet yoktur... Sevgide her iki tarafta kazanmalı... Sevgiyi kazanmak için ne savaşmalı, ne de sunulması için beklenmeli...

 
Toplam blog
: 227
: 543
Kayıt tarihi
: 16.01.08
 
 

Fazla söyleyecek bir şey yok herkes gibiyim. Artık... Bazı acılar faydalıdır. Önce üzer, sonra he..