Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '11

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Sevmeksizin sevilmek

Sevmek, insana yaşadığını gerçek anlamda hissettiren, mutlu eden ve mutluluk veren yüce güç... Sevmek adına şahsen günlerce yazabilirim ama en yalın haliyle açıklamak istediğim bu. Her insan ömrü boyunca bir kere de olsa sevmiştir. Sevgisini bir kere de olsa kendine ya da sevdiğine itiraf etmiştir. Ama bugün sizlere sevginin başka bir boyutunu anlatmak istiyorum. Bir erkeğin ağzından sevmeksizin sevilmeyi.... 

Bir insanın arzuyla yanıp tutuştuğunu görmek ve çektiği acılara -elinizden bir şey gelmeksizin- seyirci kalmak; onu yiyip bitiren alevlerden kurtarmak gücüne sahip olamamak. Sizi sevenin yalnızca acı çeken değil, çektiği acıyı yaratan olduğunu bilip çaresiz kalmak. Yalnızca dost kalmak için yapılan önerilerin aşağılayıcı olduğunu görmek. Sevgiye cevap verememenin ve dürüst olmanın zalimlik adını aldığını bilmek... İşte kişi bu durumda hiç de hak etmediği duruma yani suçlu durumuna çoktan düşmüştür. Ona ümit adına hiçbir şey vermeseniz de, ona karşı hiçbir borcunuz olmasa da bir bakmışsınız donatılmışsınız. Bir bakıyorsunuz ki, izleniyorsunuz, kuşatılmışsınız, yabancı bir arzunun, bir sevginin hem hedefi hem de avı haline gelmişsiniz. 

Bir kadının gece gündüz sizi düşündüğünü, sizin için sararıp solduğunu bilirseniz benliğinizin ta derinliklerine kadar heyecan duyarsınız bu yüzden. O kadın varlığının her teliyle sizi ister. Ellerinizi, saçlarınızı, dudaklarınızı, vücudunuzu ister, bütün bunların yanında gecelerinizle gündüzlerinizi, duygularınızı, hülyalarınızla düşüncelerinizi de ister. Hayatınıza ortak olmak, sizi almak ve sanki soluğuyla içine çekmek ister. Uyuyun ya da uyanık olun, bundan böyle dünyada bir yaratık vardır ki, hep sizinle ve sizin için yaşayacak, sizi bekleyecek, sizi düşünerek uykusuz geceler geçirip hayallere dalacaktır. Siz onu düşünmemeye ne kadar çabalasanız boşunadır. Siz kendinizde değil ondasınızdır artık. Tıpkı gezici bir ayna gibi sizi kendinde taşır. Fakat hiç olmazsa bir ayna sizin hayalinizi, kendiniz isteyerek onun karşısına geçtiğiniz zaman yansıtır. Sizi seven o kadın, o yabancı ise sizi kanına iliğine sindirmiştir. Nereye kaçarsanız kaçın ondasınız, onun içindesinizdir artık. Başkasının bu düşüncesini kendi üzerinizde yakıcı ve daimi bir el gibi hissedersiniz. Şimdi artık iyice biliyorum ki, bir erkeğin karşılaşabileceği en korkunç işkence, sevmeksizin sevilmesidir. 

Bir erkeğin ağzından bunları duymak günümüz erkeği için neredeyse olanaksızmış gibi geliyor aslında. Yeni nesilin tek taraflı ilişkilerde pek de kendini buhrana sokmadığını düşünsem de bir yandan da tek taraflı da olsa böyle sevgilerin varlığını bilmek insana bir mutluluk veriyor. Hatta duyar gibi oluyorum keşke biri beni böyle sevse diyenlerin sesini. Ama Stefan Zweig platonik aşkın bir erkeğe nasıl eziyet verdiğini çok güzel bir dille açıklasa da kimi erkeğin bu duruma eziyet gözüyle değil de eğlence gözüyle bakacağını tahmin ediyorum. Sevgiye saygının azaldığı, çarpık ilişkilerin yoğunlaştığı günümüz ilişkilerinde insan sevdiğine saygı duymazken sevmediği birinin sevgisine saygı duyar mıydı sizce? 

 

 

 

 
Toplam blog
: 9
: 53649
Kayıt tarihi
: 23.08.06
 
 

Merhaba sevgili okurlar. Trakya Üniversitesi Arkeoloji Ana Bilim Dalı mezunuyum. Marmara Üniversi..