Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Sevmesini bilmek gerek

Dikkatinizi çekti mi, 2 Mayıs tarihli gazetelerde ilginç bir fotoğraf vardı. Taksim Meydanı’na gitmek isteyen gruplara kızgınlık besleyen bir topluluk ve en önde elindeki baltayı sallayan bir adama ait olan bu görüntü Taksim Meydanı’nda 32 yıl sonra bayram kutlayan işçilerin coşkusuna ait görüntüler kadar ilgi çekiciydi.

İşçilerin kutlamalarında sevinç, mutluluk, zaman zaman da hüzün vardı. Çünkü Mayıs 1977 tarihinde Taksim Meydanı'nda öldürülen işçileri anmak ve katliamı unutturmak istemeyen işçiler yıllar sonra yine olay yerinde, her şeye inat bir aradaydılar. Nihayet Taksim Meydanı, anlamı itibariyle tekrar bayram kutlamalarına açılmış, failleri bulunmasa da 1977 yılı katliamını gerçekleştirenlere bu kutlamalar anlamlı bir mesaj göndermişti.

Ancak diğer fotoğraf, beni ürküttü ve insanlık adına beni bir kez daha endişelendirdi. Öfke, kızgınlık ve cana kast etme isteğine ait duyguların olduğu bu karede, bir insanın başka bir insana nasıl zarar vermek istediği açıkça görülüyordu.

Öfkeli olan bu topluluk, artık yasallaşmış da olan bayram kutlayan topluluğa, cana kast etme isteği ile dolu olacak kadar neden kızmaktadır? Olay çıkmasın diye çevre illerden bile takviye alan güvenlik güçleri görev başında iken, elinde balta sallayan bu adam kimdir ki kendinde şiddet gösterisinde bulunabilme hakkı görüyor? Daha da ilginç olan yasalarımıza göre tehdit unsuru içeren bu hareket, çevredeki vatandaşlarca da engellenmiyor.

Ülkemizde, her yedi dakikada bir iş kazası gerçekleşirken,

her 11 saatte bir, bir çalışan hayatını kaybederken,

her 6 saatte bir, bir işçi sürekli iş göremez şeklinde sakat kalırken,

12 bin 665 iş yerinden yalnız 3 bin 98'inin işletme belgesi almış iken,

yasalara rağmen işyerlerinde halen çocuk emeği sömürü sorunu yaşanırken

kısaca yasalara rağmen halen işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunu yaşarken

işçilerin 1 Mayıs İşçi Bayram kutlamalarına katılması ve 1977 yılında yaşanan katliamı gerçekleştirenlere inat halen ayakta ve bir arada kaldıklarını göstermek arzusunda oldklarını göstermek için Taksim Meydanı’nda olmak isteklerini anlamak zor mudur?

Anlayamıyorum, insanlık, ne zaman sevmeyi unuttu?

Neden çoğunluk olanlar, farklılıklara hoşgörü ile bakma özelliğini kaybetti?

Neden bu topraklarda yaşayan Mevlana Hazretleri’nin “Gel! Ne olursan ol gel. İçki içsen de gel, kumar oynasan da gel, faiz yiyorsan da gel... Her ne günah işliyorsan yine de gel, burada devam et. Bu af kapısında herkese yer var. Gel yapacaksan da burada yap! “ sözündeki anlamını unuttuk?

Kin, öfke ve cana zarar verme isteği ile doldu insanlar?

Sevginin gücü neden unutuldu?

Biz insan olma değerlerini ne zaman kaybettik?

Oysa her birey, bu büyük evrende yer alan, bu küçük dünyada bir tek hedefe ulaşmak için çalışmaz mı? Mutlu olmak değil midir hedeflenen yaşamdan.

Bu sebeple didinir durmaz mıyız yaşamın zorlukları karşısında?

Farklı kişilik özelliklerine sahip bireyler olarak mutluluk adına beklentilerimizin farklı olması doğal değil midir? Yine de mutluluğa erişme yollarımız farklılıklar gösterse de hepimiz karşısındakine hoşgörülü olma zorunluluğu yok mudur?

Görünen o ki, sevmeyi unuttuğumuz bir zamandayız.

Yüreklerde sevgi ve paylaşmanın doğurduğu gücün yerine, artık öfke, hırs ve ihtiras daha fazla yer almaktadır. Sanırım bu sebeple yaşadığımız çağ, insanlık tarihinde en fazla savaşların yaşandığı, katliamların gerçekleştiği çağ oldu.

Dilerim, sevmeyi unutanlar tekrar sevmeyi öğrenir, yaşamı sonlandırmak yerine, ona değer vermenin mutluluğunu yakalarlar. Hayatımızın amacı olumlu olmayı gerektirir. Başkalarının başına bela açmak, onlara zarar vermek amacıyla doğmadık biz.Hayatımızın değerli olması içimizde yaşattığımız sıcaklık, iyilik, hoşgörü ve sevecenlik gibi temel insani niteliklerin gelişmesine

bağlıdır. O zaman hayatımız anlamlı, barış dolu ve mutlu olarak devam eder. İnsani aklı iyi niyetle kullanmak, yaşamın kutsallığını koruyacaktır.

Unutmamalıyız ki sevgi ve şefkat temelinde yola çıkan her düşünce insanlığın mutluluğuna katkıda bulunacaktır.

Sadece sevin

Kalbinizde ve çevrenizde sevginin daim olmasını dilerim.

 
Toplam blog
: 11
: 963
Kayıt tarihi
: 11.03.09
 
 

Doğum yerim Almanya, 1970.. Anne ve babamın memleketi Artvin-Arhavi-Lazım.. Yaşadığım yer Ankara.. Y..