Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '09

 
Kategori
Güncel
 

Sevsinler sizin demokrasi anlayışınızı!

Sevsinler sizin  demokrasi anlayışınızı!
 

resim internetten


Ülkemizde uzun zamandır bir “koruma terörü” yaşandığını, defalarca gündeme gelen olaylarla, öğrenmeyen kalmamıştır sanıyorum. Ancak, elbette ki haberleri sadece “yandaş“ basından izleyen vatandaşlarımızın bilgisinin olmamasını da doğal karşılamak gerekiyor; zira “yandaş“ diye tabir ettiğimiz basında bu tip Başbakan’ı ya da hükümeti üzecek, eleştirilmesine neden olabilecek haberler, “cımbız”la ayıklanır! Eğer gözden kaçarda, yayınlanırsa da; bunun “vebali” çok büyük olur… O nedenledir ki; olaylara sadece o pencereden bakanlar, ülkeyi toz pembe ve yöneticileri de eşi-benzeri olmayan kişiler olarak görebilirler…

Oysa, ülkemiz gündeminde o kadar çok suistimal olayı, o kadar çok kişi hak ve hürriyetini zedeleyici olay yaşanıyor ki; bunların çoğundan sadece olayları çok yönlü izlemeye çabalayan, sağduyu sahibi kişiler haberdar olabilmektedir…Örneğin, 24 Haziran’ da Cumhurbaşkanı’ nın bir nikah törenine yetişebilmesi için Karaman- Ankara karayolunun trafiğe kapatıldığını ve yüzlerce sürücünün mağdur edildiğini kaç kişi biliyor? Ya da kaç basın organı buna yer verdi, kaç tane demokrat köşe yazarı bunu yazdı ve kaç tane STK bunu yüksek sesle protesto etti? Hani bu ülkede “demokrasi” vardı?! Sizin, halka gireceğiz diye gaz verdiğiniz kaç AB ülkesinde böyle bir olay yaşanıyor ya da yaşanabilir mi acaba?

Bilindiği gibi 18 Temmuz’ da Başbakan’ın geçiş güzergahı üzerinde konser için bekleyen gençlerin verdikleri “metalci selamı” veren biri kız, 5 gencin başına gelenler, pişmiş tavuğun başına gelmemiştir…

Gençlerin art niyet gözetmeksizin, eğlenmek için yaptıkları bu küçük “selam” şakasının ardından gözlüklü ve siyah takım elbiseli –adına koruma deniyormuş-bir görevli ile polisler, gençleri yaka-paça gözaltına alırlar ve nezarette 21 saat tutulduktan sonra C.Savcılığı’na çıkartılırlar. Çok şükür ki yargı, bunun bir basit protesto gösterisi olduğuna hükmederek, gençleri serbest bırakır...

Ancak, bu kadar küçük bir olay için bu gençlere yaşatılanlar normal karşılanabilir mi? Bu gençlerin hiç gereği yok iken; yaka-paça gözaltına alınmasına, hırpalanmasına neden olmak, hangi demokrasi anlayışıyla uyuşmaktadır?
Ayrıca, bu gençlerin yaşadığı "travma"nın hesabını kim ya da kimler verecektir?
Bu olayın izleri henüz silinmemiş iken; dün yaşanan başka bir olay, bu yaşananların ne ilk ne de son olacağını gözler önüne sermiştir!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, Ankara’da döner yediği sırada, “Başbakanım afiyet olsun, siz yemek yiyorsunuz ama, bizim cebimizde harçlarımızı ödeyecek paramız yok” diye bağırdıktan sonra gözaltına alınan 6 üniversite öğrencisi 13 saatlik gözaltı sürecinden sonra, “kelepçeli” olarak adliyeye sevk edilmişler ve “Devlet büyüklerine hakaret ve görevli memura mukavemet” suçlarından C.Savcılığında ifade vermişlerdir. Emniyetin düzenlediği soruşturma evrakında olayın ”organize” bir eylem olduğuna dair fezleke düzenlendiği anlaşılmış, ancak C.Savcılığınca öğrenciler mahkemeye sevk edilmeksizin, serbest bırakılmışlardır! Sanki bu gençler üniversite öğrencisi değilde, bir terör örgütü militanı gibi kelepçelenerek, rencide edilmişler ve aşağılanmışlardır!..

Şimdi, bu olayları objektif olarak masaya yatıralım ve sağduyulu olarak değerlendirmeye çalışalım…Bu gençlerimizin de, diğer metalci selamı veren gençlerimiz gibi, belli bir “çağdaş” görüntüye sahip, özgüveni olan ve kendilerini özgürce ifade edebilecek medeni cesarete sahip, ama etrafa zarar vermeyen kişilerden ibaret olduğu çok açık görülmektedir. Bu tür “orantısız” güç kullanılan sanmayınız ki, sadece bu gençlerdir! Basını sıkı takip eden okurlar bilirler ki; benzeri olaylar geçtiğimiz günlerde İzmir’de ve başka yerlerde de yaşandı.

AB’ye gireceğimiz masalı ile yıllardır halkımızı uyutan bazı yandaş ya da “sahte” demokratlar acaba bilmiyorlar mı ki; Avrupa, Amerika gibi gelişmiş bir demokrasinin yaşandığı ülkelerde, bırakınız “slogan” atmayı, “selam” vermeyi; oradaki devlet büyüklerine “yumurta” veya “boyalı su” atıldığında dahi, insanlar koruma terörüne maruz kalmadığı gibi, emniyet güçleri de müdahale etmemekte, olaylar belli bir olgunlukla karşılanmaktadır…

Şimdi birde madalyonun öteki yüzüne bakalım; geçtiğimiz günlerde yine İstanbul’da Topkapı Sarayı’nda ki bir etkinliği protesto etmek için bir eylem yapıldı ve afişler ateşe verildi, tehditler savruldu… Peki bu gösteri olayının sonucunda herhangi bir eylemci gözaltına alındı mı ya da yasal işlem yapıldı mı?! Acı ama gerçek; hiçbiri gözaltına dahi alınmadı…Bu bir çifte standart değil mi?

AKP iktidarında ve daha öncesinde birçok çarşaflı ya da türbanlı kişilerin eylemlerine tanık olduk, bunların hangisinde polisin orantısız güç kullandığını gördünüz? Kaç kişi yerlere yatırılıp ta coplandı ya da saatlerce nezarethanelerde bekletildi, kaç kişi mahkeme mahkeme dolaştırıldı?

İktidarın, Emniyet güçlerini yanlı ve taraflı kullanarak, aslında bir baskı rejimini adım adım yerleştirmeye çalıştığını, çok geç olmadan herkesin görmesinde sayılamayacak kadar fayda var ve aslında bunun işaretleri o kadar çok ki; görmek isteyene...Halkın en büyük güvencesi olan "yargı"nın nasıl bir kıskaç altına alındığını, yargı bağımsızlığının nasıl zedelendiğini görmemek mümkün mü?

Öncelikle, 1 Mayıs’larda “orantısız güç”ün ne olduğunu milletçe öğrendik!.. Kask numarası dahi olmayan polislerin copladığı, tekmelediği insanları film izler gibi izledik…Eşinin yanında lokantada yemek yemekte olan bir vatandaşımızın, bir polis memuru tarafından “sebepsiz” yere ve "zevk" için tokatlandığına da “dehşetle” tanık olmadık mı? Bu olayların fail ya da failleri bulundu ve yargılandı mı acaba? Hiçbiri bulunamadı ve hiçbiri de yargılanmadı, çünkü yüzleri kapalı olduğundan ve kask numarası da olmadığından; failler mechul kaldı!.. Nasıl demokrasi ama, AKP’ ye ne kadar şükretsek azdır…

Bütün bunlara gözünü kapatan bazı çıkar çevreleri, sahte demokratlar ya da sahte liberaller, hala küresel sermayenin güdümünde “sahte demokrasi” nutukları atan AKP iktidarına methiyeler düzmeye devam etsinler; ama şunu bilsinler ki, yüzlerinde ki “maske” düştü ve ortaya çıkan görüntü o kadar berbat ki, onlar hala kendilerini -70’lik cadının, sihirli aynasında kendini 18’lik kız görmesi gibi- demokrasi hayranı olarak görmeye devam etsinler...
Hergün yatıp-kalkıp “darbe” senaryoları yazsınlar, akla ve mantığa sığmayan bahanelerle TSK’ yı eleştirsinler, CHP’ ye ve Baykal’a versin-veriştirsinler, Ulu önderimiz M.Kemal Atatürk’ü “diktatör” olarak göstermeye çabalasınlar, cemaatlere “tebessüm” etsinler, PKK’ya bile hoşgörülü olsunlar ama, solu da, solculuğu da bitirmek için ellerinden geleni, ard’larına koymasınlar!..

Ancak bilsinler ki, kendileride bu "gemi"nin içindeler, bu gidişata göz yumdukça ve olaylara “at gözlüğü” ile baktıkça, bir gün sıra onlara da gelecek, kendilerine gelmese dahi; çocuklarına ya da torunlarına gelecek…

kaynak :
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalDetay&Date=&ArticleID=948153

http://www.milliyet.com.tr/Guncel/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1124572

 
Toplam blog
: 52
: 1892
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Okumayı seviyorum ve okumanın, insanın içindeki havuza taze suların katılmasını sağladığına inanı..