Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Şey ... Müsaitseniz ... Annemler bu akşam size gelecekler ...

Şey ... Müsaitseniz ... Annemler bu akşam size gelecekler ...
 

Yarabbim..evin en küçügü olmak ne zordu..ekmek almaya gidilecek, ben..Bakkala gidilecek ben..kasaba gidilecek yine akıla ilk gelen ben..

 

''Neden ben yaa.. neden ben..''derdim.Allahım küçük olmak ne kadar zordu.İsyan ederdim kaderime..Ekmek almak için bile dünyanın yolunu katederdim.Ekmek de öyle böyle az degil yani, beş ekmek birden alınırdı.Ufacık boyumla elimdeki ekmek filesini zor taşırdım. Ee kalabalık bir aileyiz yani..ancak yetiyordu.

Bununla da bitmezdi. Annem ve babam o akşam bir yere gidecekse gidilecek yere benim haber vermem istenirdi..ee evin en küçügü benim..Telefon mu var o zamanlar aç telefonu haber ver?

Bizi de götürseler gittikleri yere neyse..götürmezlerdi de.Benim küçügümü götürürlerdi biz kızlar evde kalırdık.Hadi bakalım tabana kuvvet, yürü bakalım..haber verecegim eve geldiğimde de on dakika kapıda dururdum.Utanırdım çünkü söylemeye..kendi kendime kapıyı çalmadan önce provalar yapardım..Kendi kendime uygun cümleler arardım evsahibine söylemek için.En uygun cümleyi bulmuştum böyle gele gide..artık her gittiğim yere aynı cümleyi kuruyordum

''Şey..efendim..eger müsaitseniz, akşama annemler size gelecekler''..

Ve;cümlenin bitiminde evsahibinin yüz ifadesine bakıyordum.Bakalım gerçekten istiyor mu istemiyor mu? diye anlamaya çalışırdım kendimce.Evet yakaladıgım olmuştu.Bazen istemiye istemiye kabul ettikleri olurdu..Çocuktum ama anlayabiliyordum ifadelerden. Artık bu işin ehli olmuştum kendime göre.Gele-gide ögrenmiştim bu işleri..o zaman da o kişilere karşı çocukça bir tepki oluşuyordu içimde.Bize geldikleri zaman onlara ''Hoş geldiniz'' demiyordum mesela..başımı okşamaya kalkıştıklarında da kendimi çekiyordum.

Yetmişli yıllarda televizyonu olan aileler parmakla sayılacak kadar azdı..Mahallemizde bir ailede vardı televizyon.O zamanlar büyük lux tabii televizyon.Zengin gözüyle bakardık onlara..Annem hafta sonu oldugu zaman bizi alıp gitmeden önce, evsahibine haber vermek yine bana düşerdi.Evin penceresinden televizyonun yanıp sönen ışıgını görürdüm.Bazen kırmızı, bazen beyaz, bazen sarı renkte yanıp sönerdi..Yine kapıyı çalmadan önce, şöyle deriin bir nefes alıp dururdum ve..söze nasıl başlamam gerektiğini düşünürdüm.. ve zile basardım..kapı açıldıgında da bir çırpıda;

Şey..efendim..eger müaitseniz, bu akşam size gelmek istiyoruz daa...

Kadının yüzünde daima bir tebessüm olurdu..onu çok severdim işte..içime sinerdi.Koşa koşa eve gidip anneme mutlu bir şekilde komşumuzun cevabını söylerdim.O zamanlar daima sofranın dışında kalmayı tercih eden ben..büyük bir iştahla yemek yerdim..

Ve tabii akşamın devamı çok güzel geçerdi.O zamanların ilk dizilerinden olan Tatlı cadı..Kaçak..ve hatırlayamadıgım bir çok filmi ve çizgi filimleri gözümüzü kırpmadan televizyonun önüne, yere oturup kafalarımızı yukarı dikip izlerdik..

Başka bir şey'di yaşadıklarımız..bambaşka güzelliklerdi.. akşamları bahçeye kurulan masanın etrafında, komşularımızla yaptıgımız bol kahkahalı sohbetler yok artık.Annelerimiz bahçede otururken, biz gece lambasının ışıgında arkadaşlarımızla oynardık gitme vaktine kadar...Şimdi ise karanlık bastı mı, çocuklarımızı markete göndermeye korkuyoruz başına birşey gelir diye.

En kötüsü de, apartmanda komşumuzla karşılaştıgımız zaman başını öne egip geçmesi degil mi selamsız sabahsız..

Artık akşam oturmasına gelecegini haber veren yok..çocuklarımızın dersleri, sınavları..iş hayatının verdiği agır çalışma şartları..iletişimi azalttı, depresif halleri çogalttı..

Her şey bozuldu artık.. gitgide herşey degişti..

''Şey..müsait misiniz''diyen kalmadı..

sevgi'Yle..

Resim:www.mengen.gen.tr

 
Toplam blog
: 319
: 1390
Kayıt tarihi
: 29.10.06
 
 

"Ben; hiç yalnız kalmadım... Kalabalık bi ailede yere atılan yataklarda Yan yana, baş başa, el el..