Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '09

 
Kategori
Tarih
 

Şeyh Sait İsyanı...Takrir-i Sükun Kanunu

Şeyh Sait İsyanı...Takrir-i Sükun Kanunu
 

Takrir-i Sükun Kanunu'nın çıkış nedeni, farklı şekillerde değerlendirilmiştir...


Atatürk, Türk ulusunu uygar toplumlar içinde yaraştığı yere kata yükseltmek, uygarlıkla ilgişli iş ve ilişkilerde verimli sonuçlar sağlayabilmek ve Türkiye Cumhuriyeti'ni sarsılmaz temeller üzerinde her gün daha çok güçlendirmek için "her araçtan" yararlandığını belirtmiştir.(1)

Bu araçlardan en önemlilerden biri de kuşkusuz 4 Mart 1925 günü, TBMM'de 22 karşı oya karşılık 122 oyla kabul edilen "Takrir-i Sükun Kanunu"dur.

BU KANUN CUMHURİYEİ KORUMAK İÇİN Mİ, YOKSA DEVRİMLERİ KOLAYLAŞTIRMAK İÇİN Mİ ÇIKARILMIŞTIR?

Bu kanunu'nun, aslında, "o sıralarda patlak veren Şeyh Sait İsyanı'na karşı olmadığı; asıl amacın, devrimlere devam için karşı ağızların susturulması ve devrimlerin sakin bir ortamda yürütülmesi amacıyla çıkarıldığı"(2) da söylenmiştir.

Bu düşünceye dayanak olarak da, 17 Kasım 1924'te kurulan ve "doğrudan doğruya Atatürk'ün karşısında olanların bir siyasal aracı"(3) olarak nitelenen "Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası"nın, İsyanın bastırılmasında(31 Mayıs) 6 gün sonra Şeyh Sait İsyanı ile ilişkilendirilerek 3 ya da 5 Haziran 1925 tarihinde kapatılması gösterilir.

Başka bir görüş de, Şeyh Sait Ayaklanması'nın, "siyasal sonuçlarının tek parti diktatörlüğünün kurulması sürecinde önemli bir dönüm noktası olduğu; ayaklanmadan sonra çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu ile hükümetin tüm ülkede otoriter bir yönetim kurmayı başardığı"(4) yönündeydi.

Bundan böyle, sosyal yaşamda çağdaş nitelikli devrimsel değişimlerin kolaca gerçekleştirilmesi için de uygun ortam sağlanmış olduğu söylenmektedir.

Bu kanunun çıkış tarihi olan 1924 yılından, kanunun yürürülükten kaldırıldığı 1929 yılına kadar, devrim nitelikli şu değişimler gerçekleştirilmiştir:

* Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanun'un Kabulü(25 Kasım 1925)

* Tekkelerin, Türbelerin ve Zaviyelerin Kaldırılması(30 Kasım 1925)

* Uluslararası Saat ve Takvimin Kabulü(19 Nisan 1926)

- Türk Medeni Kanunu'nun Kabulü(17 Şubat 1926)

* Anayasa'dan Laikliğe Aykırı Maddelerin Çıkarılması(10 Nisan 1928)

* Uluslararası Rakaların Kabulü(24 Mayıs 1928)

* Türk harfleri Hakkındaki kanu'nun Kabulü(1 Kasım 1928)

Bütün sosyokültürel değişimlerin hemen hemen tamamının bu kanunun yürürlükte bulunduğu yıllarda tamamlandığı bir gerçektir. Buna rağmen, bu kanunun yalnızca bu değişimleri gerçekleştirmek için çıkarıldığını iddia etmek eksik bir değerlendirme olur düşüncesindeyim.

Atatürk, bu kanunu yalnızca devrimleri kolayca gerçekleştirmek için çıkarmamıştır; ama zorunlu olarak çıkarılan bu kanundan, kendinin de söylediği gibi, "devrimlerini gerçekleştirmek için yararlanmııştır".

Atatürk, tekke ve zaviyelerin, türbelerin kapatılmasının ve bütün tarikatlarla, şeyhlik, dervişlik, müritlik, çelebilik, falcılık, büyücülük, türbe bekçiliğ...gibi birtakım sanların yasak edilmesinin ve kaldırılmasının da Takrir-i Sükun kanunu yürürlükte iken yapılmış işler olduğunu ifade etmiştir.(5)

Ancak, bu kanun olmasaydı da, Atatürk, düşündüğü değişimleri şu veya bu şekilde kesin olarak gerçekleştirecekti. Nitekim, "fes" yerine "şapka" giydirilmesini Takrir-i Sükun Kanunu'nun yürürlükte olduğu zamanda gerçekleştirildiğini söyleyen Atatürk; "Bunu Takrir-i Sükun Kanunu'nun yürürlükte olduğu sırada yaptık. Bu kanun yürürlükte olmasaydı yine yapacaktık"(6) diyerek, bu kanunun yalnızca devrimleri gerçekleştirmek için çıkarılmadığını; fakat ondan ancak yardımcı bir araç olarak yararlandığını ifade etmek istemiştir.

Soru : Takrir- i Sükun kanunu, Cumhuriye'te yönelik tehditleri ortadan kaldırmak ve Cumhuriyet'i korumak için mi, yoksa devrimleri sakin bir ortamda gerçekleştirmek için mi çıkarılmıştır?...

Kanunun, her iki amacı gerçekleştirmek için çıkarıldığını söylemek de bir yanıt şeklidir...

DEĞERLENDİRME :

Atatürk, toplumsal ve sosyokültürel değişimleri, zaman ve ortam koşullarına göre sıralamış ve yapılabilirlik ölçüsünde uygulamaya koymuştur. En çok ilgi toplayacak, destek sağlayacak, kabul görecek olanları öne almış; güçlük yaratacak, işleri çıkmaza, açmaza sokacak olanları ise geriye bırakmış; fırsatı, olanağı ve yapılabilirliği doğdukça, ortaya çıktıkça gündeme getirmiştir. Bu strateji ve taktiğin yöntemini de, ülkenin koşulları, toplumun yapısı, kendisinin yeteneği ve becerisi saptamıştır.(7)

NOT : Bloglarımı yalnızca tıklayıp bırakan, tıklayıp şöyle bir göz atan, tıklayıp okuyan, yorum ve katkı yapan tüm arkadaşlarımın Kurban Bayramlarını kutlar, sağliklı günler dilerim.

cdenizkent

________________ :

(1) M.Kemal Atatürk, Nutuk-Söylev, Cilt II, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara: 1987, ss. 953-955

(2) Metin Toker, "Takrir-i Sükun 1925'den Tahkikat Komısyonu 1960'a", Milliyet Gazetesi, 24-27 Ağustos, 1991, s.10

(3) Ahmet Mumcu, Türk Devrimi'nin Temelleri ve Gelişimi, Ankara: 1988, ss.128, 133

(4) Sina Akşin yönetimşnde, Türkiye Tarihi-4(Çağdaş Türkiye; 1908-1980), İstanbul;1989, ss.101-102

(5) M.Kemal Atatürk, A.g.y., s.1195

(6) A.g.y., s.1193

(7) Suna Kili, Atatürk Devrimi Bir Çağdaşlaşma Modeli, 3.b. Ankara: 1983, s.166

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..