Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '11

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Şeytana uymak mı, o da ne?

Şeytana uymak mı, o da ne?
 

Günah... İnsanoğlunun ilk zaafı... 

Korkmaların, inanmanın, ibadetin temel kaynağı: günahtan kaçınma... 

Bir elmayla başlayan ama arkası kesilmeyecek bir ritüel... 

Hangi dinin mensubu olursanız olun, Tanrı korkusu bir yerlerde hep aklınızdadır, karşınızdadır. Tıpkı Eyüp ve Sisyphus'da olduğu gibi. 

Sisyphus, Yunan mitolojisinde hilekarlığıyla nam salmış, bu özelliği sebebiyle de tanrılar tanrısı Zeus tarafından yerin altından sonsuzluğa uzanan yükseklikte bir dağa büyük bir kayayı çıkarma cezası verilmiştir. Fakat ceza öyle bir cezadır ki, kaya zirveye çıktıkça tekrar yere inmektedir... ve bu zincir kopmadan devam etmelidir. 

Gelelim Eyüp'e... Sabrıyla kutsal öğretilerde yer alan, sıkıntılarına, hastalığına, acısına rağmen Allah'ına inanmaktan, şükretmekten vazgeçmeyen sabırlı Eyüp... Malı, mülkü, zenginliği dillerde olan, bunun yanında yaptığı hayırseverlikle adını duyurmuş Suriyeli biri. 

Ve tabi ki Lucifer. Bilinen adıyla şeytan, iblis. İnsanları yoldan çıkarmaya çalışan, akıllarını çelen, "Adem çamurdan yaratıldı, bense ateşten" diyebilecek kadar da dik başlı ve gözü kara... 

Ankara Devlet Tiyatrosu, senaryosu Nihat Asyalı'ya ait olan ve bu konuyu işleyen Rab Şeytana Dedi ki isimli oyununu iki sezondur Ankaralı tiyatro severlerle buluşturuyor. Oyunda Durukan Ordu, Sinan Pekinton, Fatma Öney ve Buğra Koçtepe yer alıyor. 

Hikaye bu ya, Lucifer tüm şeytanlığını kullanarak Hz. Eyüb'ün ve Sisyphus'un aklını çelmek için türlü oyunlar oynar. Eyüb'ün aklına girerek Tanrısına başkaldırmasını ve o'nun yaşattıklarından dolayı hesap sormasını beklemektedir. Bu planlarını kurarken de tarihte, dinde her yerde yoldan çıkarıcı(!) olarak gösterilen kadın miti de kullanmayı ihmal etmemişler. Eyüb'ün karısı Eyüb'ü çektiği acılar için Tanrı'ya isyan etmesini ve ondan hesap sormasını söylemekte, bunu da Şeytan'ın telkinleriyle yerine getirmektedir. 

Sisyphus da Tanrısına baş eğerse bu sonsuza kadar sürecek cezadan kurtulacaktır ama tabi ki her şeyinde bir karşılığı vardır... 

Kim haklı kim haksız, kim kazanır bu asırlar sürecek davayı bilinmez.... Ama oyunla ilgili şöyle bir gerçek var ki o da DURUKAN ORDU. Oyun bitiyor ve siz şöyle diyorsunuz: Şeytana uymak istiyorum. Eğer şeytan böylesine cezbedici, böylesine başarılı olsaydı, ben niye hala buradayım diyebilirdiniz:) Zaten oyunun sonunda herkes tiyatrodan ayrılırken, "böyle şeytana uyulmasında ne yapılsın." tarzında pek çok yorum duymanız mümkün. Tüm bunlardan öte Durukan Ordu'nun gölgelenemez yükselişi tüm oyuna hakim. Oyuna iki kere giden biri olarak rahatlıkla şunu söyleyebiliyorum ki her oyun farklı bir tat bırakıyor sizde. Durukan Ordu'nun Lucifer'e her seferinde yeni bir şey kattığını görebiliyorsunuz. Türk tiyatrosu için önemli ve yetenekli bir oyuncuyu sahnede izlemenin keyfi de bunun cabası tabi ki. 

Oyunun ardından izleyici salondan ayrılırken dilllerde bir nakarat mırıldanılır... 

"Eyüp mü Sisyphus mu? 

Hadi seçin birisini... 

Hangisi sizin gözdeniz? 

Hangisini seçerdiniz?"* 

* ben mi kimi seçerdim, tabiki Lucifer'i =) 

 
Toplam blog
: 8
: 1048
Kayıt tarihi
: 18.06.09
 
 

1987 Ankara doğumlu, İlköğretim Kütüphanecisi.  ..