Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '12

 
Kategori
Siyaset
 

Şeytanın en sevdiği günah, kibir

Sözcük karşılığı olarak, “bir kişinin kimi farklı nedenlerle kendisini başkalarından üstün görmesi”, olarak tanımlayabileceğimiz kibir, inananlar için günah kabul edilir.

Günlük yaşamımızda hepimizin kimi zaman ya egolarımız nedeniyle, ya da çoğu zaman çaresizliğimiz yüzünden kibrimize yenik düştüğümüz olur. Anlık durumlar için kabul edilebilir sayabileceğimiz bu kibirli tavırlar, zaman içinde bir yaşam tarzı ve giderek kişiliğimize yansıyan bir özellik haline geldiğinde tehlikeli olmaya başlar.

İşte bu yüzden belki de şeytanın en sevdiği günahtır kibir. Kişinin zayıf, güçsüz, çaresiz anlarında günaha daha yakın olması normal sayılabilir de; kendini en güçlü hissettiği zamanlarda günah işlemesi pek olağan sayılmaz.

Yaşamın her anında, her durumda davranışlarımızı, ilişkilerimizi yakından etkileyen bu kibirli tavırlar, egolarımızı tatmin etmek ya da çaresizliklerimizi gizlemenin de ötesinde öyle an gelir ki, hem kendimize, hem çevremize hayatı zindan eder.

Kibir; ne yakınlık, ne samimiyet, ne sevgi, ne bağlılık tanır.

En sevdiğiniz kişileri bile ruhunuza sinmiş kibriniz yüzünden öyle çok kırıp dökersiniz ki, gün gelir bu kibir batağı sizi de içine çeker.

O andan itibaren ne hoşgörü, ne tevazu; hiçbiri kibrin iç dünyamızda yarattığı tahribatı gidermeye yetmez.

Ülkemizde gündem böylesine yoğun, sorunlar çözümsüz, orta yerde dururken, nereden çıktı şimdi bu kibir yazısı diyenleriniz olmuştur.

Yaşadığımız sorunların siyasi, sosyal, psikolojik, felsefi analizlerini yapmaya çalıştığınızda gelip dayandığınız nokta, genellikle kişilerin vazgeçilmez egoları, sonu gelmez kibirleri olduğunu görüyorsunuz.

Başbakanın, “bizim için bireyin refah ve mutluluğu önemlidir, kişi hak ve özgürlükleri en temel hedeflerimiz arasındadır “ dedikten sonra bir başkanlık sevdasına tüm bu söylediklerini yok sayan tavırlarını başka nasıl izah edebilirsiniz?

Muhalefet partilerinin kimi zaman kendi yararlarına olacak yasal düzenleme ve demokratik değişikliklere dahi salt iktidar karşıtlığı üzerinden karşı çıkmalarına, ülke ve toplum yararına olan projeleri, bu durumdan siyasi rant elde etme uğruna engellemeye çalışmalarına ne ad vereceksiniz?

Bir belediye başkanının, kendi hırs ve çıkarları uğruna bir kentin siyasetini kilitlemeye çalışmasına, böylesine şişik egoları yüzünden kentin geleceğine ipotek koymasına ne demeli?

Kendi gibi düşünmeyen, kendi gibi giyinmeyen, kendi gibi olmayanı düşman gören, kendisi dışındaki herkesi yok sayan, dışlamaya çalışan modern elitlerin anlamsız, üstenci tutumları için ne diyeceksiniz?

Nereden, nasıl, hangi yolla elde ettiği belli olmayan servetini, maddi varlıklarını başkalarının üzerinde tahakküm aracı olarak kullanmaya çalışan, bu uğurda ne ana, ne baba, ne eş, ne dost tanımayan cebi ve egosu şişik, yüreği fakir insanları hangi kategoriye koyacaksınız?

Yeri geldiğinde en sevdiklerine ve hatta kendisini en çok sevenlere bile bu vazgeçilmez kibirleri yüzünden acı çektiren, onur ve gururlarını hiçe sayanların bu tavırlarına konacak başka ad bulamadım.

Belki şeytan da bu yüzden en çok bu günahı seviyordur.

Şeytan insanın içine girmeye görsün bir kez.

Her tür günahı işletir insana da, eğer bir günahsa kibir, üzerimizden uzak olsun, olmaz olsun.

Cahil insanın patavatsız tavırlarına, anlamsız ukalalıklarına bile tahammül ediliyor da, kibirli insanın üstenci, tahakküm edici, buyurgan tavırlarına tahammül etmek çok zor.

Ne zaman akıl, duygu, vicdan; insanlarda kibrin önüne geçer, o zaman sevgi, dostluk ve barışa bir adım daha yaklaşırız.

AYHAN ONGUN 11.12.2012/BODRUM

ayhanongun@gmail.com

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..