Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sezar ve Brütüs...

Yuvarlak değil de yumurtaya benzer şekilde ki domatesler daha çok reçel yapımında kullanılıyormuş. Hakikatten de bir tanesini ısırdım gayet şekerli. Üstüne pudra şeker dök de ye, tatlı niyetine. Bağ Evi'ni işleten ailenin fertleri müşterilerle ilgilenmedikleri zaman topraktaki işlerine dönüyorlar. Aile Reis'i Ali'nin talimatları ile bağdan üzüm kesiyorlar, domates topluyorlar. Ali ağaca çıkıp incir topluyor arada. Topladıklarını ertesi gün kurulacak pazarda satacaklar. Satamadıklarını da reçel yapacaklar. O reçelleri de ben, günlerdir yaptığım üzere afiyetle yiyeceğim bitmek bilmez sabah kahvaltılarımda.

Yelken peşinde dalgalara bata çıka geçirdiğim ve yüzlerce kalori harcadığım bir günün akşamında deniz tuzundan hafif kanlanmış gözlerimle onları izliyorum. Hayatımda yediğim en lezzetli üzümlerden bir salkım var elimde ve Sezar gibi yan yatmışım ve salkımı ağzıma götürüp, dişlerimle kopara kopara yiyorum üzümlerimi.

Brütüs benden çok uzaklarda. Ne adımı hatırlıyor ne de yolumu biliyor.

Güneş batıyor, poyraz artıyor ve rüzgar yüzüme vuruyor. Keşke saçlarım biraz daha uzun olsa diye geçiriyorum içimden. Böyle hafif hafif dalgalansalardı rüzgarda. Tribe giriyorum. Mutluluk içinde çalışan aileyi görünce bir kere daha sorguluyorum, başka bir hayat mümkün mü?

Tam o sırada "Yoruldunuz mu Kerem Bey?" sorusu irkilmeme sebep oluyor. Bağ Evi'nin sahibi Ali'nin bana "Bey" demesini bu seferlik mazur görüyorum, yaşadığım tribin hatırına...

Ali yanıma oturuyor, ben biraz toparlanıyorum. İstanbul'daki işimi soruyor, tabi tadım biraz kaçıyor. Sonra hani yokuş aşağı yuvarlanarak hızla inen, peşinden koşsanızda yakalamayacağınız ve göz göre göre lögar kapağından içeri kaçan bozuk para vardır ya, işte o parayı izlemeniz ama müdahele edememeniz de olduğu gibi, sohbet kontrol edemediğim gitmesine istemediğim noktaya doğru gidiyor ve Hancı Ali bana şöyle diyor;

"Aslında ben de sigortalı bir iş bakıyorum. Sizin fabrikada bana öyle bir iş var mıdır, şöförlük falan da yaparım"

Ah be Brütüs, ah be brütüs... Bıçakla değil de kızgın demirle deştin böğrümü. Cesedimi siyah üzüm fideleri arasına bırakıp da gittin....

K.

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..