Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mayıs '12

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Sezaryen ve kürtaj, fütursuzca bir seçenek olmalı mı?

Sezaryen ve kürtaj, fütursuzca bir seçenek olmalı mı?
 

Kaynak: dw.de


Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan: Kürtaj cinayettir, sezaryene de karşıyım." demiş. (cnnturk.com) 

“Bakanıma söyledim, kürtajla ilgili yasayı hazırlıyoruz ve bu yasayı çıkartacağız."
Başka ülkelerde de kürtaja karşı mücadelenin sürdürüldüğünü ve bu konuda yasalar çıkarıldığını belirten Erdoğan, kürtajla ilgili yasa çalışmasının Türkiye’nin kültüründe de yeri olduğunu belirterek, 
“Bunun bizim değerlerimizde bir defa yeri var. Buna müsaade edilmez." demiş. (milliyet.com.tr)
 
Bence doğru demiş.
 
Kürtaja 'müsade edilmez' derken sanırım henüz detaylı bir açıklama getirilmemiş. Müstesna koşullarda müsade edilmesi gerektiğini biliyor olmalıdır.  
 
Malta'da olduğu gibi tamamen yasaklanmamalıdır. Ancak çeşitli kısıtlamalar getirilebilir.
 
Kürtaj yaptırmayı normal şartlarda hiçbir kadının gönüllü olarak isteyeceğine ihtimal veremiyorum. 
 
Tecavüz olaylarında, risk taşıyan hamilelik dönemlerinde,  bebeğin sakat doğma ihtimali v.b. durumlarda;  hamileliğin ilk sekiz haftası olan, embriyonal dönemde - kürtajla müdahale edilmesi sanırım 'cinayet' niteliği taşımayacaktır. Ancak yinede bunun, bilimsel/tıbbi  ve moral açısından en doğru cevabını uzmanlar vermelidir.
 
 
Bir insanın bedeninde yapılan, her cerrahi müdahale az veya çok risk taşımaktadır. Bunu bilmek için illa tıp bilim eğitimi almış veya -uzman olmak şart değildir günümüzde. 
 
Bir insana  cerrahi bir müdahale gerktiğinde,  risk ve sakıncalı yan etkileri konusunda hekimler hastalarını, bilgilendirmekle mükellef oldukları için bilgilendirirler.
 
Bu bilgiler birde yazılı olarak hastaya sunulur. Ameliyatın nasıl yapılacağı, ameliyat esnasında gösterilen ihtimame rağmen operatörün veya anestezistin  hatalarından kaynaklanabılecek olası risk ihtimalleri de özetlenir. Yasal sorumluluğu olan bu açıklamaları hasta kabul ediyorsa, imzasıyla onay vermesi gerekir .
 
Sezaryenla doğumlarda normal doğumlarda olduğu gibi,  anne ve doğacak bebek açısından risk olasılığı nadiren olsa da vardır.
Ancak sezaryenla yapılan doğumlarda kalıcı yan etkileri olma ihtimalinin yanısıra yaraların iyileşme sürecide sıkıntılı günler yaşatabilir her ameliyatta olduğu gibi. Yan etkileri konusunda hatırlatmanın dışında detaylı bir açıklama yapma yetkim olamaz. Sezaryenla doğum yapma kararı vermeden önce mutlaka jinekoloji uzmanından bilgi alınmalıdır. 
 
 
 
Almanya'da doğum oranı düşük.  Demek ki hamilelik istendiğinde çeşitli yöntemlerle pekala önlenebiliyor. 
 
Neden hep kadının sorumluluğu vardır bu konuda. Doğum kontrol hapları erkekler için de olmalıdır. Okumuştum bir yerlerde varmış böyle bir şey. Ama henüz deneme aşamasında sanırım.
 
 
Doğum kotrol haplarından bazılarının akut, ya da uzun vadeli zararlı yan etkileri olduğu biliniyor.
 
Kafaları karıştırmak istemiyorum ama,
geçenlerde okuduğum bir habere göre;
Bayer firmasının ürünü olan 'Yasmin' adlı doğum kontrol hapın, özellikle sigara içen kadınlarda tromboembolizm/kan pıhtılaşması hastalığına neden oluyormuş.
 
 
Almanya,da sezaryen konusuyla ilgili bazı istatistiksel bilgileri de  paylaşmak istiyorum.
 
2010 yılında 656 390 doğumdan üçte biri (%31,9) u sezaryen ameliyatıyla gerçekleşmiş. Federal İstatistik Dairesinin verilerine göre: 2009 senesine oranla %0,6 artış olduğu anlaşılıyor. 
 
Ancak, 20 sene öncesiyle karşılaştırıldığında bu sayının ikiye katlandığı çıkıyor ortaya: (1991: %15,3)
Kaynak: destatis.de
 
 
 
Aşağıdaki videoları izledikten sonra bir çocuk dünyaya getirmenin ilk etapta fizyolojık olarak zahmetli - zor olduğunu bir kez daha hatırladım.
Bunun dışında çocuk bakımı ve eğitimi, doğurmaktan daha da zor. Uzun vadeli sorumluluk, ruhsal, zihinsel ve bedensel sağlık ve zaman isteyen bir süreç.
 
Bugünkü aklımla; ne normal, ne de sezaryenla doğum yapmak isterim. 
İlla çocuk istiyorsam yeni doğmuş bir bebeği, ya da küçük bir çocuğu evlat edinir,  kendi çocuğum gibi severek büyütürdüm...
Tabii bu göreceli bir istek... Sevdiği iyi anlaştığı bir erkekten çocuk sahibi olmak, tabii ki en doğru ve en arzu edilendir.
 
 
Sayın Başbakan, Türkiye'nin genç nüfusu koruması için,  her aileden üç çocuk talep ediyor. Sanırım kendisi demografik gözlem ve araştırmalar doğrultusunda  bu tezi gündeme getirmiş olabilir. Bu konuda da karararı verecek olan kişi yine de kadın olmalıdır. 
 
 
Sevgi ve saygılarımla
mine 
 
Almanya - Düsseldorf,  02. 06. 2012
 

 

 

 

 

 

 

Riskli doğum kotrol hapı 'Yasmin'

Çin nüfusu tehlikede

Avrupa kürtajda anlaşamıyor

Video: Normal Doğum

Video: Sezaryen Ameliyatı

 
Toplam blog
: 139
: 4264
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

Yurt dışında yaşıyorum. Spor, yürüyüş vb. bedensel aktiviteleri düzenli uyguluyor - vegan tarzı besl..