Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '08

 
Kategori
Üniversiteler
 

Sezer'in Rektörleri...

Sezer'in Rektörleri...
 

ÜAK Eski Başkanı Akaydın ve üyeler


21 Üniversite'de yapılan seçimler sonrasında Cumhurbaşkanlığı Makamı tarafından atanan Rektörler "bir kısım" medya tarafından "Gül'ün Rektörleri" olarak yaftayı yiyiverdiler.

Medyanın yüksek tepelerine konuşlanmış "ekabir" yazarlar Rektörlük seçim sonuçlarını kabullenmekte zorluk çekerken, yapılan atamaların "hukuki"liğini tartışma konusu yaptılar. Halbuki aynı durum "Sezer'in Rektörleri"nde söz konusu olduğu zaman bu kadar rahatsız olmamışlar bilakis alkışlamışlardı.

Geçmiş yedi yıllık dönemde askıya alınan "Üniversite ve Demokrasi" meselesi her nedense bu seçimlerden sonra alabildiğine gündeme getirilmeye başlandı. Geçtiğimiz dönem Gazi Üniversitesi Rektörlüğü'ne aldığı % 73 oy ve YÖK Genel Kurulu'ndan birinci sırada çıkmasına rağmen atanmayan Prof. Dr. Rıza Ayhan'ın o dönemdeki "demokrasi ve hukuk" çağrılarına kulak tıkayan "malum" çevreler, Ayhan'ın ve öğretim üyelerinin çağrıları ile dalga geçmişlerdi.

Kaderin cilvesine bakınız ki şimdi roller değişti, hukuk ve demokrasi bu çevrelerin de ihtiyacı olduğu kavramlar oldu.

Bir an bu çevrelerin aklının başına geldiğini, "demokrasi ve hukuk" taleplerinde samimi olduğuklarını düşünmeye çalıştım. Fakat atamalar akabinde yapılan açıklamalarda bu arkadaşların kendilerinin "daha eşit" oldukları demokrasi türünde ısrarcı oldukları ibretle görüldü.

G.Ü eski Rektörü Kadri Yamaç'ın bir TV kanalında yaptığı "bizim atanmamızda şartlar değişikti" açıklaması bunun en dramatik örneğiydi.

Görünen o ki Üniversiteler bu çevreler için iktidara giden yolun enstrümanlarından biridir. Yönettikleri üniversitelerin içler acısı durumu bunu görmek için yeterli. Üniversiteleri "ideolojik" hayallerine kurban edenler, Türk Üniversitesi'ni bilimsel alanda dünya liginde küme düşürdüler.

Gazi'de değişen rol yok...

Üniversite, seçim, demokrasi ve hukuk meselelerinde "teorik" olarak farklı düşünmediğimiz çevreler "uygulama" söz konusu olunca birden ideolojik duruşlarını hatırlıyor ve eski defterlere göz atıyorlar. Can Dündar'ın Milliyet'te bugün çıkan yazısı bunun güzel bir örneği...

Dündar'ın "Mağdurlarla Mağrurlar Yer Değiştirirken" isimli yazısında Gazi seçimleri ele alınmış ve rollerin değiştiğinden bahsedilmiş.

Dündar o "güzel" üslubu ile Prof. Dr. Ayhan'ın geçmişini de okura hatırlatmadan edemiyor. Yazıdaki "Bahçeli'nin en yakın arkadaşı" tanımlaması okura gerekli mesajı verip, olayı değerlendirirken ne tarafta durması gerektiğini hatırlatıyor ...

Dündar "Gazi Olayı"nın YÖK düzeninin haksızlığının bir örneği olarak tarihe geçeceğini hatırlatarak, Gazi'de "mağdurla mağrur"un yer değiştirdiğini öne sürüyor. Bu arada "suret-i hak"tan gözükerek geçmiş dönemde Prof. Dr. Rıza Ayhan'ın uğradığı haksızlığa dokunmadan edemiyor.

Gazi'de "mağdur"un kim olduğu konusu tartışmaya yol açmayacak kadar net. Dündar'ın iddia ettiği gibi bir rol değişiminin olmadığı da...

Neticede bu dönemin "mağdur"u geçmiş dönemde yapılan atama sonucunda gerçekleştirdiği "faaliyetlerle" mevcut konumunu elde etti. Sezer'in Rektörleri'nin ortak özellikleri kadrolaşma, yıldırma ve nihayet uzaklaştırma olarak formülize edilebilir. Nitekim biz de bu faaliyetlerden nasibimizi aldık.

Yoğun kadrolaşma, sürgün ve uzaklaştırmalarla elde edilen seçim "avantajları" Sabık Rektörleri değil Öğretim Üyelerini ve Üniversiteleri "mağdur" etti. Bu açıdan Cumhurbaşkanı'nın yaptığı atamaların bu mağduriyetleri önleyemeye yönelik önemli bir adım olduğunu söylemek taraflı bir yorum olmayacaktır.

Yasamanın bu noktada yapacağı şey bellidir. Mevcut durumu milat kabul edip, Üniversite'yi ideolojik cephelerden "bilim" cephesine çekecek, Öğretim Elemanları'nın iradesini özgürce ortaya koyabileceği bir sistemi oluşturmak.

 
Toplam blog
: 31
: 1153
Kayıt tarihi
: 06.07.06
 
 

Memleketi ve kendini ilgilendirenler üzerine yazmayı "tutku" edinmiş bir fen bilimci, konuşmaya v..