Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ağustos '07

 
Kategori
Siyaset
 

Sezer'ler ve Gül'lerin niyetleri

Sezer'ler ve Gül'lerin niyetleri
 

Son günlerin en gözde tartışması olan Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı ve eşinin başörtüsü üzerinden yapılan yorumlara Necdet SEZER ve eşi Semra SEZER bağlantısıyla faklı bir bakış açısı denemesidir.

SEZER'ler ve GÜL'lerin niyetlerini okumak

Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül'e yönelik eleştirilerde açıktan telaffuz edilmese de, her eleştiri sahibinin zihnindeki ana itiraz noktası Gül'ün eşi Hayrunnisa Hanımın başörtüsü. Bu gerçek üzerinden örülen eleştiriler, Abdullah Gül'ün kafasında da hala Cumhuriyet ilkeleri ve özellikle de laiklik ile ilgili sorunlar olduğu noktasına odaklanıyor. "Refah geleneğinden gelen ve eşi de başörtülü olan Gül Cumhurbaşkanı olursa, rejim tehlikeye girermiş, Türkiye din eksenli bir devlet olma yoluna girermiş ve yine bu sayede din devleti hedefleyenler devlet mekanizmalarına daha kolay sızarmış" gibi onlarca yorum…

Malum niyet okuyuculuğu bir takım medya ve yazar güruhunun en önemli özelliği. Sadece inancı ve bireysel tercihi öyle olduğu için, bir başörtülü hanım üzerinden onun eşi ve eşinin gizli niyetlerini bu şekilde ortaya koymayı ne ile açıklamamız gerekiyor?

Eğer bu yol, gerçeklere ulaşma ve insanların kafalarının içindekileri tahmin etmek, bu şekilde de ülkenin rejimini ve Cumhuriyet ilkelerini korumak için en ideal ve mantıklı bir yol olarak kabul edilirse, birileri de çıkıp başkalarının yaptıklarından ve söylediklerinden başka anlamlar ve mesajlar çıkartmaya kalkmaz mı?

Nasıl mı?

Gül ile mevcut Cumhurbaşkanı Sezer'e ait karşılıklı kıyaslamalar ve nasıl Cumhurbaşkanlığı performansları olacağına dair tahminler medyada sıklıkla dile getiriliyor. Ama bizim buradaki konumuz mevcut ve muhtemel Cumhurbaşkanlarını değil, mevcut Cumhurbaşkanının eşi ve muhtemel yeni Cumhurbaşkanının eşi arasında bir bağlantı kurmak. Hayrunnisa Hanım malum başörtülü ve bunu bağlı bulunduğu İslam dininin gereği olarak kişisel inancı ve bireysel tercihi olarak yaptığı çok açık. Aynen Türkiye'deki kadınların yüzde yetmiş beşine yakınının yaptığı gibi. Anayasada Cumhurbaşkanının eşinin kıyafetine ilişkin bir hüküm olmadığını ve de "Kamusal alan" ifadesinin hukuki ve anayasal hiçbir dayanağının bulunmadığını bildiğimize göre, bu konudaki sorun, itiraz ve rahatsızlığın nedeni kesinlikle açık değildir.

Hangi dine mensup olduğunu bilmemekle birlikte, mevcut Cumhurbaşkanının eşinin başının açık olduğunu biliyoruz. Daha önce kapalı olup da başını Çankaya'da açmadığına göre, bunun da Semra Sezer'in tamamıyla kendi inancı ve bireysel tercihiyle ilgili olduğunu düşünebiliriz.

Ancak, az önce değindiğimiz niyet okuma metoduyla yola çıkıldığında Cumhurbaşkanı Sezer ve eşi Semra Sezer'in geçmişte sergiledikleri bazı yaklaşımlarını nasıl yorumlayacağız?

Bunları nasıl yorumlamalıyız?

Kadınlara seçilme ve seçme hakkının verilmesinin yıldönümü sebebiyle Çankaya Köşkü'nde düzenlenen bir törende dünyaca meşhur bir Sümerolog olan bir hanıma bizzat Semra Hanım bir ödül vermiş ve hatta bu olay o dönemde büyük tartışma yaratmıştı.

Peki kimdir bu kadın?

Şu satırları dikkatle okuyun:

'Kadınların başını örtme geleneği, Sümer tapınaklarında genel kadınlık yapan Sümer rahibelerine dayanıyor"

'Başörtüsü Sümerlerde mabet fahişeleri tarafından kullanılırdı'

"Madem ki dinimizde imam nikahı ile seks doğal görülüyormuş... O zaman gizli yerlerde değil, eski mabetlerde olduğu gibi, camilerde birer aşk odası konsun. İsteyen gidip orada bir imam nikahı ile seks yapsın. Böylece hem camiye gelir olur, hem de imam para kazanır. Canı seks isteyen kadınlar ve erkekler orada imam nikahı ile kendilerine göre veya şeriata göre yasal seks yaparlar."

Bir kadın bir kitap yazıyor,

Kitabında başörtüsünü Sümerlerdeki fahişelerle ilişkilendiriyor, oradan hareketle Camilerde seks odalarının olmasını öneriyor.

% 99'u Müslüman olan, kadınların neredeyse %75'inin İslam inancından dolayı başörtülü olduğu bir ülkede bunları söylüyor. Sonrada aynı ülkede, Cumhurun yani yüzde 99'u Müslüman, kadınlarının da %75'î başörtülü olan o halkın Cumhurbaşkanının eşi, bu hanıma Çankaya Köşkünde özel bir ödül veriyor.

Bunu nasıl yorumlarsınız?

Şimdi bu noktalardan hareketle; yani bu kadın, onun kitabında yazdıkları ve söyledikleri, kendisinin Çankaya Köşküne davet edilmesi, kendisine o özel ödülün verilmesi gibi olaylar ve semboller üzerinden hareketle şunları düşünebilir misiniz:

"Cumhurbaşkanı Necdet Sezer ve eşi Semra Sezer'de başörtüsünün Sümerlerdeki fahişelerden kalma bir adet olduğunu düşünüyorlar"

"O yüzden kamu alanlarından başlayarak tüm ülkedeki kadınların başörtülerine savaş açtılar"

"Onlar da Camilerde bahsedildiği tarzda özel odalar yapılmasını uygun buluyorlar"

Eğer malum medya ve yazarlar gibi semboller ve münferit olaylar üzerinden zorlama yorumlar yapmaya ve kafaların içindeki niyetleri okumaya kalkmazsanız, elbette bunları düşünmezsiniz.

Eşi başörtülü ve kendisi Ramazan ayında oruç tutuyor diye nasıl Abdullah Gül'ün bir şeriatçı ve Dini rejim taraftarı olduğunu düşünemezseniz, Ramazan ayında tüm ülkenin gözünün önünde su yudumlayan Sezer'i de oruç ya da din düşmanı olarak da düşünemezsiniz değil mi?

"Malum Sümerolog için bir bilim kadınıdır, bilimsel olarak konuşmuştur, Sezerler de bilime ve o kadının bilimdeki başarısına bu ödülü vermişlerdir, ne mutlu bize ki bilime ve sanata değer veren ( Orhan Pamuk ve aldığı Nobel Ödülü'nü kutlamak hariç ) bir Cumhurbaşkanımız ve eşleri var" dersiniz ve geçersiniz…

Yoksa siz de semboller ve olaylar üzerinden niyetleri okuyup, genel yorumlar ve iddialar mı üretirsiniz?

 
Toplam blog
: 9
: 404
Kayıt tarihi
: 14.06.07
 
 

1975 Almanya doğumluyum. Kolej tahsilimi Bursa'da yaptım. ODTÜ İngilizce Öğretmenliği sonrasında Mar..