Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '06

 
Kategori
Kitap
 

Sherlock Holmes Türkiyede!

Sherlock Holmes Türkiyede!
 

İngilizler’in taptığı bu karakter Sir Arthur Conan Doyle tarafından kaleme alınmış ve kendine öyle bir kitle yaratmış ki Sir Doyle öldükten sonra on yıl boyunca İngilizler hiçbir roman kahramanını benimseyemez olmuş. Yakın dostu ve biricik meslektaşı Dr Watson ‘la birlikte takılan Sherlock Holmes Baker Street’te ikamet etmektedir. Pisliğe bulaşan hemen Sherlock’un kapısını tıklatıp olayı kendisine aktarır ve o da “cüzzi” sayılacak bir ücretle olaya el atar. Ara ara küçük dozlarda uyuşturucu da kullanan Holmes kardeşimizin çözdüğü olaylar karşısında cümle alemin dili tutulmuştur ve hatta her bölüm sonunda seyirci/okuyucu olarak siz de “vay anasını” gibi tepki verirsiniz.

Hep merak ettiğim neden bu tür insanların Türkler’den değil de İngilizler’den çıktığıdır. Yani neden Türkiye’de bir Sherlock Holmes olmamış? Araştırmaya meyilli olmayışımız ve en önemlisi sabırsız bir millet olmamız nedenlerden yalnızca ikisi olabilir. Tabi kanun düzeninin işleyişi de farklı. 1890’lı yılların başında yazılmaya başlanan Sherlock Holmes İngilteresi’nin kanun anlayışı ile zamanın Osmanlı İmparatorluğu arasında bir uçurum vardır. Biz genellikle daha direk ve iş bitirici olmaya çalıştığımız için(bkz. “tiz vurun kellesini”) araştırma boyutuna gelmeden olay kapanıyordu fakat İngilizler de olayı çok kurcaladığı için hırsızlar, katiller, bütün suçlular Sherlock Holmes ayarında ün yapmıştır. Mesela ünlü Karındeşen Jack buna güzel bir örnektir. Dedektif deli, katil daha da deli. Bir uyum yakalanmış, İngiliz kardeşlerimiz de bozmak istemiyorlar.

Türkiye’de bir Sherlock Holmes düşünüyorum da… Derdini anlatmaya gelen insanlar İngiltere’deki gibi gizemli cinayetler için değil de büyük ihtimalle kapkaç için gelecektir. Yine bir gün Sherlock Holmes Kanlıca’da Dr. Watson ile yoğurt yerken koşarak bir erkek ve bayan yaklaşır…

MAĞDUR: Şerlok abi, bizim hanımın çantayı çarptılar. Gözümsün bi el at.

ŞERLOK: Lan oğlum bi yoğurt yiyecez hayret bir şey ya! Dur bi dakika benim cep çalıyo. Alo! Benim Şerlok. Ha Yalçın söyle? Yok oğlum sen paraları Kanaraya’ya bas Konya deplasmanına gidiyor bu hafta. Tamam, hadi güzel haberlerini bekliyorum. Evet ne diyorduk?

M: Abi çanta gitti. Paralar, kredi kartları, kimlikler…

Ş: Peki şimdi sen bana olayı anlatırken eşin de bankayı arayıp kredi kartlarını iptal ettirsin.

M: Ama abi çanta?

Ş: Ne olur ne olmaz kardeşim, değil mi Vatsın?

V: Tabi abi, biliyoruz da konuşuyoruz.

Ş: Sen olayı anlat bakalım aslanım.

Şerlok cebinden meşhur piposunu çıkarıp yakmaya çalışır fakat pipo yanmamakta inat etmekedir.

Ş: Şu illetten de kurtulamadım bir türlü. Ulan Vatsın, çıkmadan tütün koy demedim mi pipoya? Şimdi bu pipoyu nerene yerleştirim?

V: Cebime. Ha ha ha ha!

Ş: Kim öğretiyor lan sana bu şakaları? Doktor olacan bir de. Ağır ol biraz ağır. Bi cigara ver bari.

V: İyi valla ha! Tütün bitti bahanesiyle otlanmaya başladın yine.

Ş: Attır cigarayı da arkadaşın olayını çözelim.

V: Al kardeşim al!

Ş: Bu ne?

V: Sigara istemedin mi?

Ş: Ulan şimdi de ucuz sigaraya mı döndün? Bafra nerden çıktı?

V: Verdiğin parayla anca Bafra alıyorum. Dişleri sapsarı yapıyor ama napim.

Ş: Uzatma neyse. İçelim bakalım. Sen anlat kardeş neler oldu?

M: Abi eşimle yürüyordum..

Ş: Nerde?

M: Sokakta

Ş: Yok ya? Duydun mu Vatsın sokakta yürüyormuş?

V: Valla çok ilginç bir davaya benziyor. Ulan anlat şunu adam gibi.

M: Abi bi cigara yakmak için durdum. Cebimden çakmağı çıkarırken dalgınlığımıza geldi biri hanımın çantayı kaptığı gibi uzadı.

Ş: Hmm…Bu planlı bir kap kaça benziyor. Ne dersin Vatsın?

V: Ben doktorum anlamam böyle işlerden. Ha ha ha

Ş: İyi o zaman sen polikliniğe dön, benim verdiğim parayı veren çıkar belki.

V: Allah canını almasın şakadan da anlamıyorsun hiç. Bence de planlı, planlı tabi.

Ş: Sen devam et güzel kardeşim.

M: Bu kadar abi.

Ş: Nasıl bu kadar? Hani kapkaççının tipini anlatmadın, neyle kaptı nasıl kaçtı? Accık detaya girsek ne dersin?

M: Abi hızla arabayla gelip rüzgar gibi gittiler. Ne yüzünü görebildim ne plakayı.

Ş: Allah’ım ya! Sen hak etmişsin ama bunu. Bana niye geldin peki?

M: Abi olayı ancak Şerlok Holmez çözerler dediler. Ben de geldim.

Ş: Olayı çözdük oğlum biz. Senin parayı alan arkadaş şimdi çatır çatır yiyordur büyük ihtimalle. Sen şimdi eve gidiyorsun…

M: Evet?

Ş: Güzelce bir soğuk su içiyorsun. Dur bakim. Ulan bu telefon da! Alo! Yalçın sen misin? Ne diyosun gitti mi paralar? Lan oğlum bizi Konya’nın kalecisi yaktı benden söylemesi.

M: Abi ben gideyim o zaman.

Ş: Nereye ya olur mu? Üç çay! Gel otur şöyle. Ortaya bi beşlik attır bakalım.

M: O niye?

Ş: Cigara aldıracaz. Ben dumanlı bir şey olmadan olay çözemem bilirsin. Hadi Vatsın uza bakkala. Adam gibi sigara al kırarım kafanı.

 
Toplam blog
: 128
: 1989
Kayıt tarihi
: 03.10.06
 
 

Gözlerini kapat ve düşün: bir cümle kaç kişide farklı etki yaratır? Birbirimizi anlamanın gittikçe z..