Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '20

 
Kategori
Üniversitelinin Sesi
 

Şia ve siyasi yansımaları

Şia ve siyasi yansımaları

İslam siyasi/düşünce tarihinde baş gösteren akımlardan olan şia İslam’ın ilk yıllarına kadar gider, bu oluşumu siyaset etrafında şekillenmiştir.

Daha çok Hz. Alin’in Hz. Peygamberden (sav) sonra halife olduğu ve bunun engellendiği görüşü etrafında teşekkül etmiştir.

İlk üç halife döneminde varlığını görmediğimiz bu akım cemel ve sıffın savaşından sonra siyasi olarak ortaya çıkmış ve hicazdan daha çok ırak topraklarından kendilerine zemin hazırlamıştır.

Daha sonra Hz. Âlinin iki oğlu Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin katledilmesi bu işin siyasi ve psikolojik açısından kemal derecemsine ulaştığını kabul etmek gerekir.

İbn hazım: Sasani imparatorluğunun yıkılmasıyla boşta kalan tebaası,  hiçbir şekilde Arap ve Müslümanlara karşı sempati yâda son dinin mümessilleri olarak kendilerini kabul etmediler. Dolayısıyla imparatorluk topraklarında gelişti. Hz. Hüseyin’in son sasani imparatorunun kızıyla da evli olması ona sempati duymalarına vesile oldu, dolayısıyla Şia’da asıl figür Hüseyin’dir Hasan değil, ehlibeyti de kullanarak düşüncelerini özde ilk üç imam, genelde sahabenin çoğuna yansıtacak derecede düşmanlık derecesinde şekillendirmiş bir siyasi akımdır.

  Şia mezhebi kendi içinde pek fazla guruba ayrılmıştır, İslam’ın ilkeleri inanç değerleri ile uyuşmayan guruplarda kendi içlerinde barındırmıştır. Eski İran hükümdarları yarı tanrı kabul edilirdi. Bugün hala varlığını sürdüren masum imam ve imama yüklenilen misyon/akide i bu inanç imparatorluktan kalma inançlar olarak kabul edilmiştir.

Bütün asırlarda varlığını göstermiştir. Özellikle 19. yy. Arap yarım adasında  uygulamaları işi ifrat derecesine ulaştırdı ve yeni bir düşünce gurubunu oluşturmasına sebep oldu ‘vahabilik’.

Evet vahabiliğin oluşturmasında en önemli sebep Şiilik olduğunu kabul etmek lazım zira vahabiliğin doğruları. Şiiliği kabul etmediği ya da tenkit ettiği konular üzerinde şekillenmiştir.

Şiilik: Tarihte hep varlığını göstermiştir. Siyasi ve askeri olarak’ta başarılı olduğu bilinen bir gerçektir.

Son olarak İran’da kurmuş kurdukları şii devleti cereyanı İslam coğrafyasında acılara sebep olmuştur. Iraktaki Şiaların ehli beyti, Hz. Alin’in kabri ve Kerbelada’ki Hz. Hüseyin’in kabrini savunacağız diye giriştikleri İran ırak savaşı, orta doğunun en güzel ve ticaret ülkesi Lübnan’ınbaşkentini Beyrut’u bu hale gelmesinde bu siyasi ve dini düşüncenin sebep olduğu bir gerçektir.

Daha sonra körfez Savaşı ile ırakta oluşan siyasi istikrarsızlık İran’ın fiilen ırak devleti üzerinde siyasi hâkimiyetini sağlamıştır.

Daha sonra Arap baharı ile başlayan iç kargaşanın sebep olduğu Suriye’nin bu hale gelmesinde gene  İran birinci derecede faildir. Şii yayılmacılığından vahhabilikte nasibini aldı yemende çıkardıkları iç savaşta binlerce çocuğun ölümüne yüz binlerce kişinin acılarına sebep oldular.

Filistin davasında Müslümanların gerilemesinde İran’ın önemli derecede sebep olduğu bir gerçektir.

Kısacası 1979 İran devriminden sonra Ortadoğu rahat ve huzur yüzü görmedi. Hala her sene dünyanın her tarafından Kerbelaya giden yüz binlerce şii  1380 sene evvel şehid edilen Hz. Hüseynin katilinim intikam yemini ediyorlar, nitekim Haşti şabi adındaki milisler ırakta Hz. Hüseynin intikamını alacağız diye kan döküyorlar.

 

Batı devletleri ihtilaf konularını iyi değerlendirir başarılı bir diplomasi ile var olan siyasi ve mezhebi çıkmazları daha da körükler ve savaşa sürükler.

Batıyı orta doğuya taşıyan en önemli sebeplerden biri siyasi ve mezhebi farklılıklar olarak bilinir.

Irak İran savaşı batının orta doğuya yerleşmesi olarak kabul edilirse bunu birinci sacayağı Şia gerçeği ikinci Osmanlı toraklarında kurulan hanedanlıklardır.

Vesselam.

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 57
: 83
Kayıt tarihi
: 10.09.20
 
 

Bilimsel olarak yaklaşan, Tarihte ve günümüzde yaşananları kanaatine ve vicdanına uyarak yorumlayan..