Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '12

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

Sibel Geziyor-Gün Doğarken, Rahiplerle Birlikte

Bugün Luang Prabang’taki üçüncü günüm. Buradaki tapınakların enerjisi o kadar farklı ki, 10 dakika süren bir meditasyon evde yaptığım bir saatlik meditasyonlara bedel. Aranızda “Su Büken” filmini seyreden var mı bilmiyorum. Su büken çocukken birçok sınavdan geçirilir ve Avatar olduğu anlaşılır. Böyle bir sorumluluğu almak istemediği için yaşadığı yerden kaçıp gider.  Yıllar sonra su elementi halkı  onu buzulların arasında bulur.  Avatar güçlerini nasıl kullanacağını bilememektedir.  Çünkü eğitim almadan köyünü terk etmiştir.  Ateş halkı su halkını yok etmeye geldiğinde saldırıyı tek başına nasıl önleyeceğini bilemediğinden meditasyon yapmaya karar veriyor.  Meditasyon yapacağı yerin kutsal bir yer olması gerektiğini söyler. Ve içinde kutsal bir ruhun bulunduğu balığın yaşadığı bir mağaraya onu götürüyorlar ve orada meditasyon yaparak aradığı yanıtı bulur.  Sanırım avatarda olduğu gibi Kutsal yerlerde meditasyon yapmak kesinlikle meditasyon kapasitenizi arttırıyor.

Neyse bu kadar meditasyon edebiyatına bırakıp Luang Prabang’a dönelim. Bu sabah saat 5.30’da yataktan kalktım. Amacım buradaki rahiplerin özel ritüeline katılmaktı.  Bu özel ritüel Buddha’nın zamanından beri aynen uygulanmaya devam etmiş. Buddha bu ritüeli, insanların içlerindeki cömertliği hatırlamaları, rahiplerin de rahip olma yolunda olanlara alçak gönüllüğü, tevazu sevgi ve şükranı öğrenmeleri için başlatmış. Ritüel şöyle; Pilav, meyva vb gibi içinizden her ne geliyor ise satın alıyorsunuz ve güneş ağarmak üzere iken önünüzden rahiplere ikram ediyorsunuz. Rahipler kendilerine ikram edilen her ne ise kesinlikle kabul etmek zorundalar.  İkramı yaparken rahiplerle göz temasında bulunmamanız, temiz giyinmeniz ve hiç konuşmamanız isteniyor.

İşte ben de o sabah erkenden Wat Xieng Thong’a doğru yürüdüm. Wat Xieng Thong tapınağı1560 yılında Kral Setthathirat tarafından yaptırıldığında saray olarak kullanılmaktaymış.  Bu tapınağın en meşhur yeri mozaikten yapılmış yaşam ağacı figürü.  Şu yaşam ağacı figürü de hayatıma arada sırada hayatıma girip çıkıyor. İlk olarak Kudüs’te seramik yapan bir adamdan üstünde yaşam ağacı figürü olan küçük bir seramik satın almıştım. O zamanlar bunun yaşam ağacı olduğunu bilmiyordum.  8 yıl sonra sevgili dostum Semra üzerinde ağaç figürü olan kilden yapılmış seramik bir hediye etmişti. 2009’da çıkan Gerçeğiniz Arzu ve İsteklerinizdir isimli kitabımın kapağına üzerinde dilek kurdeleleri olan bir dilek ağacı olması konusunda ısrar etmiştim. Şimdi de burada mozaik yaşam ağacı. Hadi bakalım.

Wat Xieng Thong tapınağına geldiğimde hava henüz aydınlanmamıştı. Laos’lu bayandan pilav ve meyve satın alıp rahipleri beklemeye başladım. Benim gibi bu ritüele tanık olmak isteyenlerin sayısı gittikçe artmaya başladı. Herkes büyük bir merakla rahipleri bekliyordu. Saat 6.50 gibi rahipler göründüler.. Herkes büyük bir saygıyla diz çökerek rahiplere yiyeceklerini sundular.  Bir ara Laoslu küçük çocukların da bizim gibioturmaya başladığını fark ettim. Bazı Rahipler bizlerden aldıkları yemekleri çocuklara vermeye başladılar. Hepsi çok şekerdi. İki ellerinin avuçlarını iç içe birleştirip rahiplerin suratına bakmadan önlerindeki sepetlere yiyecek bırakılmasını bekliyorlardı. Bu dilenmekten öte bir şeydi. Bu durum karşısında insanın duygusallaşmaması mümkün değildi. Derin nefes alarak kendimi sakinleştirmeye ve o duygunun içine girmemeye çalıştım. Ama nafile.. Bence burada bir ay boyunca bu ritüeli katılın kibrin “K” sı kalmaz

Bu anlamlı ritüel tamamlandıktan sonra Wat Xieng Thong tapınağını dolaştım. Bahsettikleri mozaikten yapılmış yaşam ağacını ve tapınağın içindeki buddha heykellerini gördüm.  Ayrıca Tapınak içerisindeki binalardan birinin içinde başında ejderha heykeli bulunan büyük bir gemi yerleştirilmişti. Her şey çok etkileyiciydi.

Wat Xieng Thong tapınağını gezdikten sonra Phu Si tapınağına doğru yürüdüm. Tapınağa gidebilmek için 300-400 basamaklı merdiveni çıkmanız gerektiğinden sabah serinliğinde burayı gezmek akıllıca bir seçim olacaktı. Bu yüzden kahvaltımı yapmadan Phu si tapınağını ziyarete gittim.  Tapınağın bulunduğu bölümden tüm Luang Prabang izlenebiliyordu.  Tepedeki tapınakta dua ettikten sonra aşağıya inmeye başladım. Aşağıya indiğimde Türkçe konuşan dört kişiye rastladım. Ve gülerek merhabalaştım. İçlerinden bir tanesi sizi çıkaramadım nereden tanışıyoruz demez mi? Türk olduklarını duyunca merhaba dediğimi ilettim. Az daha merhaba dediğim için özür bile diyebilirdim. FEST tur ile Laos’a gelmişlerdi.  Sizi nereden tanıyorum diyen bayan bu sefer de eğer Türkçe konuşmak istersem tapınağın giriş kapısında konuşmaya meraklı türk arkadaşları olduğunu bilgisini verdi.  Gülümseyip teşekkür etmekten başka alternatif bırakmamıştı. Konuşmaya meraklı olan diğer bayanların keyfini bozmadan aynı komplexin içindeki Wat Tham Phu Si’yi görmeye gittim. Burası da duvarlarındaki resimleri ile meşhurdu. Unesco, burayı da koruma altına almıştı.

Phu si’den sonra Royal Place Museum’a gittim. Burada da krallık zamanında kullanılan eşyalar sergileniyordu. Kral ve kraliçenin odası, misafir kabul salonu ve diğer kraliyet eşyalarını ziyaret ettim.  Müzenin bir bölümünde, diğer ülke temsilcilerinin Laos kralına verdiği hediyeler sergileniyordu. Gümüşler,  porselenler hepsi de özel parçalardı.  Amerikaya ait olan bölüme geldiğimde üzerinde Ay’a giden ilk defa uzay aracının maketi olan plaket dikkatimi çekti. İçimden şu Amerikalılar “Ne reklamcı memleket”diye düşünürken, uzay mekiğinin yanında küçük bir Laos bayrağı dikkatimi çekti. Ve Amerikalıların uzaya giderken Laos bayrağını da yanlarına aldıkları bilgisi yer alıyordu. Ben de boşu boşuna Amerikaların günahını almıştım.

National Museumdan sonra sabah kahvaltımı yapıp tapınak gezime devam ettim. Ve o gün Wat Wisunalat  tapınağı dışında Luang Prabang’taki tapınak gezimi tamamladım. Güneş,  şiddetini arttırmaya başlamıştı. Otele gidip biraz dinlenmeye karar verdim.  Akşamüstü olup hava serinlediğinde tekrar dışarı çıktım, bu sefer Mekong nehrinin etrafını dolaştım. Mekong Nehrinin en dar olduğu bölgede bambudan bir köprü inşa etmişlerdi.  Köprüyü geçince karşı tarafta yabancılar için plaj alanı oluşturulmuştu. Yabancılar güneşlenip nehirden yüzüyorlardı.  Buraya geldiğinizde Mekong Nehri plajına da uğramanızı tavsiye ederim. Nehirde yüzmek gerçekten de çok zevkli olabiliyor.   O gün akşam yemeğimi de yedikten sonra gece hayatına katılmadan otele dönüp yazılarımı yazdım. 

Yarın Luang Prabang’ta son günüm.

Sevgiler 

 
Toplam blog
: 615
: 248
Kayıt tarihi
: 09.11.10
 
 

Geçmişte finans sektöründe ağırlıklı olarak iyileştirme ve geliştirme projelerinin hayata geçiril..